Grand Tour

ETKİNLİK KAVRAM Tarih

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: CRİSTİANO BEDIN (2019) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: ALAATTİN OĞUZ (2025) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

Tarihi gelişimi İngiliz aristokratlarının Avrupa’ya seyahat etmeye başladığı Kraliçe I. Elizabeth dönemiyle başlar. Bu dönemde, diğer ülkeleri ve diğer kültürleri tanıma arzusuyla seyahat eden genç aristokratlar tarafından yapılan ilk Avrupa gezilerine rastlanabilmektedir. Bu anlamda Grand Tour, özellikle XVII. ve XVIII. yüzyıllarda çok önemli bir kişisel tecrübe olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim Rönesans döneminde, İngiliz, Fransız ve Alman aristokratların zihinlerinde klasik kültür için yeni bir duyarlılık, Baconian Yeni Bilim’e dayanan farklı bir bilimsel yaklaşım ve yeni bir tarihsel bilinç doğmuştur.

İlk olarak Grand Tour ifadesinin, 1670’te Richard Lassels tarafından yayınlanan The Voyage of Italy (İtalya Seyahati) adlı rehberinde kullanıldığı görülür. Bununla birlikte, Thomas Coryat’ın Coryat’s Crudities (1611) adlı kitabının başarısı genellikle Grand Tour modasının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. XVIII. yüzyılda, Grand Tour olgusu zirveye ulaştı ve bir eğitim geleneğinin özelliklerini aldı. Bu olgu iyi bir eğitimin beklenen varış noktası haline gelmiştir. Nitekim Avrupa’da seyahat ederken genç aristokratların coşku, cesaret, liderlik becerileri, karar verme yeteneği, iyi davranış tarzları ve yabancı dil bilgisi kazanacağı varsayılmaktadır. Bu yüzden, Grand Tour’un belli ideolojik özellikleri vardır: temel amaç, egemen sınıflardan gelen gençlerin eğitimini, en önemli sanat eserleri ve rafine Avrupa asaleti hakkında doğrudan bilgi edinerek tamamlamaktır.

Böylece bu seyahat, genç aristokratları evde kendileri için önceden belirlenmiş olan liderlik pozisyonlarını üstlenmeye hazırlama amaçlı bir sosyal ritüeldir. Ayrıca seyahat etmek, Grand Tour’u yapan bireylere, saraylarında sergilenecek olan sanat eserleri edinme fırsatı da sunmaktadır. Nitekim birçok zaman ülkelerine resim, heykel, arkeolojik buluntu gibi büyük değerde kültürel hazineler götürümüşlerdir. Bunun yanı sıra Grand Tour çok sayıda rehber kitabın yayınlanmasına vesile oldu: Bunların ilk örneği, İngiliz ressamlar Jonathan Richardson the Elder (1665-1745) ve oğlu Jonathan Richardson the Younger (1694-1771) tarafından yazılan An Account of Some of the Statues, Bas-Reliefs, Drawings, and Pictures in Italy (İtalya’daki Heykellerin, Bas-Rölyeflerin, Çizimlerin ve Resimlerin Bazılarının Raporu 1722) kitabıdır.

XVIII. ve XIX. yüzyıllarda, eğitimli genç İngilizlerin çoğu Grand Tour geleneğini yaşadılar. Ayrıca bu geleneğe Almanya ve Fransa gibi diğer ülkelerden gelen gençler de katıldı. Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832) de, Italienische Reise (İtalya Seyahati) adlı kitabında anlattığı İtalya’daki Grand Tour’unu 1786-1788 yılları arasında gerçekleştirdi. Daha sonra bu seyahat genç soylu kadınlar için de moda oldu. Şaperon olarak evlenmemiş teyze ile özellikle İtalya’ya yapılan bu seyahat, üst sınıf kadınların eğitiminin bir parçasına dönüştü. Grand Tour geleneği Fransız Devrimi (1789) ve Napolyon savaşları (yaklaşık 1803-1815) sırasında bir azalma göstermiş, fakat bir önceki yüzyılın popülerliğine erişemeden Restorasyon döneminde yeniden canlandı. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, buhar makinesi ve yeni ulaşım araçlarının icadı ve ilk turizm acentalarının yayılması ile Grand Tour, yeni burjuva turizmi karşısında önemini yitirdi.

Referanslar

Brilli, A. (1995). Quando Viaggiare Era Un’arte. Il Romanzo Del Grand Tour. Il Mulino: Bologna; Buzard, J. (2002). The Grand Tour and After (1660-1840). İçinde; P. Hulme ve T. Youngs (Editörler), The Cambridge Companion to Travel Writing (ss. 37-52). Cambridge: Cambridge University Press; De Seta, C. (1992). L’Italia del Grand Tour. Da Montaigne a Goethe. Electa: Napoli.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Walter, M. ve Arque, S. (2017). The Grand Tour. The Golden Age of Travel. Köln: Taschen.

2 / 2

Grand Tour, XVII ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa genelinde gerçekleştirilen kapsamlı seyahatler aracılığıyla erken modern turizm pratiklerini kayda değer ölçüde etkileyen, hem eğitsel bir paradigma hem de kültürel bir olgu olarak işlev görmüştür. Bu geziler özellikle Britanyalı ve Kuzey Avrupalı genç aristokratlar tarafından, klasik bilgi, sanatsal beğeni ve sosyal görgü edinme amacıyla üstlenilmiştir. Grand Tour’un kurumsal biçimde ortaya çıkışı, yaklaşık olarak 1660’taki İngiltere Restorasyonu sonrasına tarihlenir ve 1789 Fransız Devrimi ile onu izleyen Napolyon Savaşları’na dek sürer. Bazı tarihsel anlatılar kökenini on altıncı yüzyılın sonlarına kadar götürse de başlıca etkinlik dönemi 1700–1780 aralığıdır. 1790’lardan itibaren savaşlar nedeniyle kesintiye uğrayan bu eğitsel yolculuk, 1815 sonrasında yeniden canlanmış; fakat demiryollarının ortaya çıkışı, rehber kitaplarının yaygınlaşması ve orta sınıf hareketliliğinin artmasıyla belirgin bir dönüşüm geçirmiştir. XIX. yüzyıla gelindiğinde Grand Tour, daha ticarileşmiş bir yapıya evrilerek kitle turizmi yoluyla erişilebilir hâle gelmiştir.

Başlangıçta Grand Tour, genç soylular için genellikle bir mürebbi eşliğinde, birkaç aydan birkaç yıla uzanan ve Paris, Cenevre, Torino, Milano, Venedik, Floransa, Roma ve Napoli gibi kentleri içeren önceden belirlenmiş bir rota boyunca icra edilen eğitsel bir geçiş ritüeli olarak işlemiştir. Bu yolculuk sırasında aristokrat gençler dil yeterlikleri, toplumsal görgü, antikite bilgisi, sanatsal duyarlık ve siyasal-toplumsal bağlamlara ilişkin kavrayışlar geliştirirken, koleksiyonculukla uğraşmış ve portreler sipariş etmişlerdir. Bu eğitsel müfredatın temel bileşenleri, Roma’daki antik anıtların ziyareti, doğa gözlemleri ve İtalya genelindeki sanat akademileri ile saray koleksiyonlarıyla kurulan temasları kapsar. Söz konusu güzergâh; konaklama, ulaştırma ve rehberlik ağlarının tesisine kayda değer katkıda bulunarak erken turizmin biçimlenmesine zemin hazırlamıştır. Bu elit pratiğin sahadaki imkanlarını, Londra ve diğer mali merkezlerdeki finans kurumları, kıta ölçeğinde işleyen kredi mekanizmaları, idari yazışmalar ve konaklama işletmeleri oluşturmuştur. Roma’daki antikacılar, Napoli’deki doğa tarihçileri ve Venedik’teki gravürcüler bilgi dolaşımına önemli katkılar sunarken, Londra’daki sanat ve seyahat meraklıları hem eğitimi hem seyahatleri finanse etmiştir. Britanya Müzesi dâhil pek çok koleksiyon, Grand Tour’larda edinilen eserlerin koleksiyonlara katılmasıyla zenginleşmiş, bu eserlere olan kamusal ilgi artmıştır. XVIII. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, Grand Tour’un kimliğini çerçeveleyen temsiller ile ona eşlik eden rehber metinler standartlaşmış; tutarlı bir görsel ve yazınsal repertuar ortaya çıkmıştır.

Grand Tour’u ayırt eden husus, seçkin eğitimi mekânsal ve kültürel sermaye birikimiyle birleştirerek bir geçiş ritüelini Avrupa genelinde tanımlanmış bir güzergaha dönüştürmesidir. Bu yolculuk, yalnızca bireysel kültürlenmeyi değil, aynı zamanda özellikle neoklasik perspektiften bir estetik kanonun yeniden üretimini ve dolaşıma sokulmasını içerir. Grand Tour’un kurumsal çerçevesi, modern bağlamda ziyaret ve sergileme ekonomilerini birbirine eklemler. Bu nedenle, Grand Tour modern turizmin yalnızca bir öncülü değil, aynı zamanda onun kurumsal biçimlerinden biri olarak görülebilir. Bu zemin, seyahat güzergâhlarının standartlaşmasını, rehberlik ve konaklama alanlarında mesleki uzmanlaşmayı, seyahat yazınının türleşmesini ve destinasyonların görülmeye değer yerler olarak hiyerarşiklenmesini teşvik etmiştir.

Grand Tour’un mirası başlıca üç alanda tezahür eder: (1) Kurumsal/Kentsel Miras: Avrupa müzelerinin koleksiyon politikaları, saray ve galerilerdeki ziyaret pratikleri ile “görme”nin kurumsallaşması bu gelenekten derin biçimde etkilenmiştir. Roma ve Venedik gibi kentlerin imgesel ekonomileri, Grand Tour’un teşvik ettiği ikonografi aracılığıyla küresel dolaşıma entegre edilmiştir. (2) Pazar ve Metin: Rehber kitaplarının standartlaşması, gravür piyasasının genişlemesi, portre siparişleri ve hatıra nesneleri, günümüzün standartlaşmış seyahat ekonomi pratiğinin tarihsel öncülleri olarak işlev görmüştür. (3) Toplumsal Ayrım ve Kültürel Sermaye: Seyahat, sınıfsal farklılıkların bir gösterisi olarak işlemiş; ardından demiryolları ve buharlı gemilerin devreye girmesiyle orta sınıflar için erişilebilir hale gelmiş; ayrıca güzergâhlar ve izleme/görme biçimleri de kökleşerek modern turizm endüstrisinin repertuarına yerleşmiştir. Sonuç olarak Grand Tour, mekânların eğitsel ve ekonomik değeri nasıl edindiğini, görme pratiklerinin nasıl yapılandırıldığını ve seyahat ile turizmi birbirine bağlayan karmaşık ağların nasıl kurulduğunu incelemek için tarihsel bir laboratuvar işlevi görmektedir.

Referanslar

Black, J. (2003). Italy and the Grand Tour. Yale University Press; Chaney, E. (1998). The evolution of the Grand Tour: Anglo-Italian cultural relations since the Renaissance. Frank Cass; Chard, C. ve Porter, R. (Eds.). (1996). The Grand Tour: The lure of Italy in the eighteenth century. Yale University Press; Sweet, R. (2012). Cities and the Grand Tour: The British in Italy, c. 1690–1820. Cambridge University Press; Towner, J. (1985). The Grand Tour: A key phase in the history of tourism, Annals of Tourism Research, 12(3).

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: