-
2019
1987 yılında kurulan Fethiye Müzesi’nin içinde yer alan Fethiye civarında ele geçmiş olan eserlerin toplanması ve bir araya getirilerek korunmasına yönelik ilk çalışmalar müzenin kuruluş tarihinden daha eskiye gidiyor. 1957 yılında Fethiye ve çevresinde gerçekleşen deprem, kent çevresindeki birçok yapıyı tahrip etti ve bu tahribattan hemen sonra tarihi eserlerin de korunabilmesi amaçlı bir alanın oluşturulmasını gerekli kıldı. Bu amaçla halen belediye binası olan yapının depolarında 1962 yılında bu tarihi eserler toplandı ve 1987 yılına kadar da bu depolarda korundu. 1987 yılında Fethiye’de çok sayıda eserin varlığı yeni bir müzeyi gerekli kıldı ve bu durum günümüz müzesinin kuruluşuna vesile oldu. Fethiye Müzesi toplam 3.500 metrekarelik bir alanda kurulmuş olup kapalı teşhir alanı 224 metrekare, açık teşhir alanı 785 metrekare ve eserlerin korunduğu 185 metrekarelik depo birimine sahiptir.
Müzenin teşhirinde sergilenen eserlerin çok büyük bir çoğunluğu Fethiye (Telmessos) ve çevresindeki antik yerleşimlere yakın yerlerde yaşayan vatandaşlar tarafından veya Kaunos, Ksanthos, Letoon ve Tlos gibi her yıl bilimsel kazıları gerçekleştirilen sit alanlarından getirildi ve halen de müzeye zaman zaman getiriliyor. Fethiye Müzesi iki teşhire sahiptir. Bunlar: kapalı alanda teşhir edilenler ve açık alanda teşhir edilenlerdir. Seksiyon olarak da arkeolojik ve etnografik olarak ayrılıyor. Arkeoloji bölümündeki eserler Tunç Çağları’ndan başlayıp Bizans Çağları sonuna, etnografik eserler ise çoğunlukla Yeni ve Yakın Çağ’a tarihlenen eserlerdir.
Kapalı alanda teşhir edilen eserler çoğunlukla heykeller, heykel başları, steller, seramikler, camlar, metaller ve sikkelerden oluşuyor. Arkeolojik eserlerin sergilendiği salonlarda özellikle bölgenin tarihini, kültürünü ve eski dönem inanç sistemini konu alan çok sayıda yazıtlı örnekler yer alıyor. Bu yazıtlardan en önemlisi hiç şüphesiz birçok bilim insanı ve meraklıların ilgisini çeken üç dilli (Likçe-Yunanca-Latince) (Tringual) steldir. Halen net olarak okunamayan ve çözümlenememiş bu yerel Likçe dili, bölgede yaşayan yerel halkın dilini anlamak için önemli ve ünik bir örnektir. Ayrıca, oldukça yerel bir üsluba sahip olan Kakasbos/Herakles/Maseis tasvirli yerel atlı tanrılar ile Dioskurlar ve Tanrıça tasvirli yine yerel üslupta yapılmış adak stelleri çok az sayıda müzede görülebilecek ender örneklerdendir. Yine kapalı alanda yer alan etnografya salonunda Teke yöresine has folklorik eserler (dokumalar, kıyafetler, işlemeler, takılar ve süs eşyaları ile ev gereçleri) teşhirde yer alıyor. Bu salondaki eserlerden birinde Üzümlü çevresinde dastar dokumacılığında kullanılan tezgâh çalışır durumda ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Açık alanda teşhir edilen eserler müze bahçesinde yer alıyor. Sergilenen eserler büyük ebatlı sütun başlıkları, alınlıklar, heykeller, lahitler gibi mermer ve kireçtaşından yapılmış taş eserlerdir. Bunlar arasında lahit mezarlar, yazıtlı levhalar ve Likya kültürünün önemli eserlerinden Izraza Anıtı gibi önemli eserler oldukça dikkat çekici örneklerdir.
Referanslar
Muğla Müzeler ve Ören Yerleri. (Tarihsiz). Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. Sayfalar: 52-53; Muğla Müzeleri Ören Yerleri. (Tarihsiz). Muğla Valiliği İl Kültür Müdürlüğü. Sayfalar: 112-114.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Müzeasist, Fethiye Müzesi, https://muzeasist.com/muze/profil/fethiye-muzesi, (Erişim tarihi: 18.07.2019); Türkiye Kültür Portalı, Fethiye Müzesi – Muğla, https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/mugla/gezilecekyer/fethiye-muzesi, (Erişim tarihi: 17.07.2019).