-
2019
Planlama, en genel tanımıyla gelecekte nereye ulaşılmak ve neleri gerçekleştirmek istendiğine bugünden karar verilmesidir. Planlama, çoğunlukla işletmeler özelinde incelenen bir konu olsa da bölgelerin birer turizm destinasyonu olarak planlanması da en az işletmelerin planlanması kadar önemlidir. Plansız yönetilen destinasyonlarda kontrolsüz bir turizm gelişimi ortaya çıkar; doğal, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik büyük ölçüde zarar görür. Bu kapsamda, özellikle fiziksel, sosyal, psikolojik ve biyolojik taşıma kapasitelerinin aşımı söz konusu olmaktadır. Destinasyonlarda taşıma kapasitesini aşmanın ise, yerel halkın yaşam kalitesinin bozulması, tarihi-doğal-kültürel değerlerin zarar görmesi, yerel halk ile turist toplumunun birbirinden rahatsız olması vb. olumsuz sonuçları vardır.
Destinasyon planlama, bölgesel planlama konusunun bir parçasıdır. Bölgeler açısından planlama, toplumun amaç ve hedeflerine bağlı olarak, bir bölgeye yönelik stratejik vizyon geliştirme süreci ve bu stratejik vizyonun uygun yönetim yaklaşımı ve arazi kullanımı modeliyle uygulanmasıdır. Günümüzde destinasyon planlamayla ilgili en yaygın kabul, planlama yapılırken stratejik bakış açısının geliştirilmesi gerektiğidir. Zira destinasyonlar hızla değişen iç ve dış çevrede faaliyet göstermektedir. Gelecekteki değişimleri öngöremeden kısa vadeli planlarla hareket eden destinasyonlar rekabetin giderek arttığı turizm pazarlarında dezavantajlı duruma düşmektedir. Stratejik destinasyon planlama, bir turizm bölgesinde, bölgenin iç ve dış çevresinin analizini gerçekleştirerek, belirli bir dönemde ulaşılmak istenen hedeflerin, bölgeyi bu hedeflere ulaştıracak araçların, olanakların ve örgütlerin/kişilerin tespit edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, bu yaklaşımda destinasyon planlama açısından uzun vadeli düşünme ve çevre analizi önem kazanmaktadır. Bu kapsamda, 10-15 yıllık uzun vadeli dönemler açısından gelişim hamleleri düşünülmeli ve gerek destinasyon içi gerek destinasyon dışı fırsatlar, tehditler değerlendirilmeli, destinasyonun güçlü ve zayıf yönleri dikkate alınarak planlar oluşturulmalıdır.
Destinasyon planlama açısından uzun zamandır üzerinde durulan en önemli konulardan biri planlama süreçlerine destinasyon paydaşlarının, özellikle de yerel halkın katılımının sağlanmasıdır. Zira merkezi yönetim tarafından veya yerelde sadece bazı kesimler tarafından planlanan destinasyonlarda zamanla sürdürülebilirlik açısından önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Ancak yerel halkın tam katılımının sağlanması da mükemmel bir çözüm değildir. Çünkü yerel halkın katılımını sağlama yüksek maliyetli bir iştir ve yerel halkın planlama konusundaki bilgi düzeyi tartışmalı bir konudur. Bu noktada stratejik planlama yaklaşımının, yerel halk da dahil pek çok destinasyon paydaşının planlama sürecindeki fikirlerini bilimsel yöntemlerle toplayarak ortak bir görüş ortaya çıkarması söz konusudur. Bu çerçevede destinasyonun gelişiminden sorumlu kişiler/örgütlerin, her birinin destinasyon gelişiminden farklı beklentileri olan paydaşların (devlet, işletmeciler, yerel halk, üniversiteler, yerel yönetimler, turistler, sivil toplum kuruluşları vb.) çıkar çatışmalarını dengeleyerek, karar süreçlerine dahil olmalarını sağlamaları, gelecekte yaşanacak sorunları minimize etme açısından önem taşımaktadır.
Son olarak, destinasyon planlama sürecinin aşamalarına kısaca değinmek gerekirse; bu sürecin üç aşamadan oluştuğu ifade edilebilir. Birinci aşamada destinasyonun fırsatları ve kısıtları değerlendirilmelidir. Bu kapsamda, öncelikle destinasyonun turizmde kullanılabilecek kaynakları tespit edilmeli, bu kaynakların gelecekteki olası değişimleri hesaplanmalı ve mevcut ve potansiyel pazarlar tanımlanmalıdır. Ardından destinasyonun gelişiminde engel niteliği taşıyabilecek kısıtlar tanımlanmalı ve destinasyonun güncel sorunları önem sırasına göre sıralanmalıdır. İkinci aşamada, destinasyonun gelişim amaçları ve hedefleri belirlenmelidir. Bu kapsamda, birinci aşamada yapılan durum analizinden yararlanılarak, destinasyonun turizm gelişimiyle neyi hedeflediği tanımlanmalı; destinasyonun turizm politikası, amaçları, hedefleri ve eylem planları ortaya konmalıdır. Üçüncü ve son aşamada ise, plana son şekli verilmeli ve eylem planı tasarlanmalıdır. Bu noktada, daha önce belirlenen hedeflere ve amaçlara hangi yöntemlerle, hangi kaynaklarla ve hangi aktörlerden yararlanarak ulaşılacağı bir eylemler dizisi şeklinde ortaya konmalıdır. Bu aşamada, belirsizlikten uzaklaşılmalı; eylemler, görevli kişiler ve tanımlanan süreler net olmalıdır. Planlama süreciyle ilgili belirtilmesi gereken son bir nokta da, stratejik yönetim yaklaşımının temel gereklerinden biri olarak, planlama sürecinin sürekli kontrol edilmesi ve olası aksaklıklarda planının revize edilmesidir. Aksi durumda, denetleme aşamasına gelindiğinde destinasyon gelişiminin kontrolü açısından geç kalınmış olabilir.
Referanslar
Dredge, D. (1999). Destination Place Planning and Design, Annals of Tourism Research, 26 (4): 772–791; Türkay, O. (2014). Destinasyon Yönetimi: Yönetimbilim Bakış Açısıyla İşlevler, Yaklaşımlar ve Araçlar. Ankara: Detay Yayıncılık; Yüksek, G. (2015). Destinasyon Planlama ve Geliştirme. İçinde; D. Yüncü (Editör), Destinasyon Yönetimi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Türkay, O. (2014). Destinasyon Yönetimi: Yönetimbilim Bakış Açısıyla İşlevler, Yaklaşımlar ve Araçlar. Ankara: Detay Yayıncılık.