Çobanoğlu, Pandeli

Kişi Lokanta İşletmecisi

(1881 - 1967)

On iki yaşında İstanbul’a göçerek babası ile birlikte hamallık yapmaya başladı. Ardından berber ve bakkal çıraklığı yaptı. Bu dönemde Eminönü Kürkçü Han’ın yanında bir köftecide bulaşıkçılık ve ardından aşçılık yaptı ve bu onun yaşamında önemli bir dönüm noktası oldu. Burada köfteciliği öğrendi ve kendi lokantasını açmak istedi. Kısa süre sonra ise Mısır Çarşısı’nın arkasındaki Mercan Yokuşu’nda seyyar bir arabada ve yine Eminönü’nde Çukur Han’ın merdivenleri altında köfte ve piyaz yapmaya başladı. Sonrasında da Tahtakale, Mercan’da pilav ve fırınlanmış kuzu başı sattı. Çukur Han’da bir ayazmanın yanında mum ardiyesi olarak kullanılan küçük bir barakayı köfteci dükkânına çevirdiği 1901 yılında, bir anlamda Pandeli markası doğmuş oldu. Bu ilk lokanta, bölgedeki hamal esnafına köfte ekmek ve piyaz satmakla başladığı yaşamına, Birinci Dünya Savaşı yıllarında çevredeki entelektüel, gazeteci, şair, yazar ve siyasilerin ilgisini çekmeye başlamasıyla ünlenerek ve gelişerek devam etti. Pandeli, yeni denemelerde bulunarak buğulama ve ızgara konusunda uzmanlaştı ve ünlendi. Dükkân Fıçıcılar Han ve Arabacılar Caddesi gibi farklı yerlere taşınsa da, ününü sürdürdü. Savaş şartlarından dolayı bir süre Niğde’ye dönmek zorunda kalan Pandeli Usta, 1926’da yeniden İstanbul’a dönerek, Eminönü’nde (eski) Yağcılar İskelesi’nde üç katlı bir binada lokantasını tekrar açtı ve bu dükkânı 1958’e dek işletti. Burada geliştirdiği kâğıtta levrek, piliç dolması ve bademli kurabiye gibi önemli mönü kalemleri, çok sayıda ünlü ismi bu küçük lokantaya çekti. İkinci Dünya Savaşı’nın yokluk zamanlarında, yenilikçi yöntemlerle yiyecek – içecek üretimini sürdürmeyi başardı. Un bulunamadığı zamanlarda havanlarda pirinç döverek ekmek üretti. 1955’te gerçekleşen 6-7 Eylül olaylarında lokanta yağmalandı. Pandeli Çobanoğlu, eve kapandı, restorancılığı bırakmaya ve İstanbul’dan ayrılmaya karar verdi. Restoranın müdavimlerinden dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderes, 1956’da Vali Fahrettin Kerim Gökay aracılığıyla Mısır Çarşısı’nın üst katında yer alan, Çarşı Lokantası, Pandeli’ye tahsis ederek Pandeli’yi kalmaya ikna etti. Buna ek olarak Yağcılar İskelesi’ndeki restoran da iskele 1958’de şehircilik çalışmaları sırasında yıkılana dek Pandeli Çobanoğlu, oğlu Hristo ve kendi yetiştirdiği Cemal Usta tarafından işletilmeye devam etti. Pandeli Çobanoğlu’nun 1967’de vefatının ardından Mısır Çarşısı’ndaki tek Pandeli Restoran’ın işletmesini Hristo Çobanoğlu ve Cemal Biberci devraldılar. 2016’da, önce Mısır Çarşısı’nın restorasyona girmesi, ardından Türkiye turizminde yaşanan genel durgunluk nedeniyle bir yıl kadar hizmete ara vermek zorunda kalsa da, 2017 sonunda Topaz Restoran'ın sahibi Yücel Özalp ile işadamı Menderes Utku tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden yeniden kiralandı, aslına uygun kısa bir restorasyonun ardından da yeniden açıldı.

Pandeli Çobanoğlu, Türkiye’nin gastronomi tarihi ve genel kültürünün önemli köşe taşlarından Pandeli Restoran’ın, felsefesinin, markasının ve mirasının kurucusudur. Çocuk yaşta önce çalışan, sonra 1901’de girişimci olarak atıldığı yiyecek – içecek hizmetinde 60 yılın üzerinde geçirdiği süre boyunca simgesel yemekler geliştirmekle kalmadı, günümüzde hala yaşayan Pandeli geleneğinin temelini oluşturdu. Neredeyse tüm çalışma yaşamını burada geçiren çalışanların Pandeli Çobanoğlu’nun yiyecek – içecek hammadde seçiminde, hazırlanmasında ve sunumunda gösterdiği hassasiyeti, sonraki nesle devretmesi sayesinde, çok sayıda olumsuzluğa rağmen günümüze ulaşan Pandeli, yalnızca çok sayıda ünlü ismin ziyaret ettiği, İstanbul turizminin önemli bir çekim unsuru ve kent simgesi değil, aynı zamanda çok kültürlülüğümüzün ve ortak mirasımızın bir dışavurumudur. Bu anlamda Pandeli Çobanoğlu, Türkiye’nin gastronomi kültürünü derinden biçimlendiren, önde gelen şef ve işletmecilerinden biri kabul edilmektedir. Pandeli Usta, yakın çevresi ve konukları tarafından neşeli ve esprili kişiliğiyle tanınmaktaydı. Konuklarla birebir ilgilendiği, masalarına uğrayarak sohbet ettiği, saygılı biçimde şakalaştığı hatta kadeh tokuşturduğu anlatılır. Yiyecek – içecek hammaddesini en tazesi ve kalitelisinden kendinin seçtiği, restorana dışarıdan eleman almadan kendisinin yetiştirdiği, yemekleri özellikle bakır kaplarda ve kömür ateşinde pişirdiği söylenir. Bu gelenekler günümüze kadar uzanmıştır. Restoran ayrıca Türkiye dışına taşan tanınırlığını, ağırladığı önemli konuklarla da sergilemektedir. Özellikle Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili Hristo Çobanoğlu’nun aktardığı bir anıya göre, 1910’larda genç bir subay (kolağası) iken Pandeli’de sık sık köfte yemeye gelen Ulu Önder için Pandeli Usta, subay maaşı aksadığında "Aybaşında verirsin beğumi" diyerek bir veresiye hesabı açar. Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, konuklarını yine Pandeli’de ağırlar, ancak kalkarlarken Pandeli Çobanoğlu hesabı almak istemez: Aybaşında verirsin beğumi.

Referanslar

Çınar, Ö. ile 29.05.2019 tarihli görüşme. (Görüşen: Ö. Yıldız); Kiraz Halkla İlişkiler. (2018). Basın Bülteni. Gerçek İstanbullunun Dönüşü: Pandeli; Pandeli. (2019). Hakkında. Pandeli: https://www.pandeli.com.tr/hakkinda, (Erişim tarihi: 02.05.2019); Raday, G. ile 29.05.2019 tarihli görüşme. (Görüşen: Ö. Yıldız); Yıldırım, A. (2016). 115 Yıllık Pandeli Geleceğini Arıyor (31.10.2016). Cumhuriyet, http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/623815/115_yillik_Pandeli_gelecegini_ariyor.html, (Erişim tarihi: 11.05.2019).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Pandeli. (2018). Pandeli Arşivi. Kiraz Halkla İlişkiler.