Doğu Roma ve Osmanlı imparatorluklarının başkenti olan İstanbul, tarihsel süreç boyunca ticari anlamda yoğun bir liman olmuştur. Doğal bir liman olma özelliği taşıyan Altın Boynuz ve Karadeniz ile Akdeniz’i bağlayan Boğaz’a sahip bu şehir; Avrupa, Asya ve Afrikalı tüccarlar için bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Fenikeliler, gemilerinde farelerin kontrolünü sağlamak amacıyla kedi bulundurmuşlardır ve ‘gemi kedisi’ kavramı pek çok ticaret, keşif ve denizcilik gemilerinin ortak noktası haline gelmiştir. Gemilerin şehirdeki uzun kalışları ve yoğun deniz trafiği şehrin yüksek bir kedi nüfusuna sahip olmasını mümkün kılmıştır.

Ortaçağ Avrupa’sında ise daha katı bir yaklaşım sergileyen Ortaçağ Katolik Kilisesi’nden farklı olarak Ortodoks Kilisesi ve İslam kedilere hoşgörülü bir tutum sergilemiştir. İstanbul sakinleri tarihin her çağında limandan şehrin sokaklarına süzülen sokak kedileriyle kesintisiz bir etkileşim halindeydi. Bu temas ise günümüz İstanbul’unda sayısını bilemediğimiz kadar çok kedi ve kedi dostu insanın ikameti için fırsat yaratmıştır. İstanbul’un hemen her köşesinde sokak canlıları için inşa edilmiş barınma malzemeleri, yemek ve su kaplarına rastlanılması bu kenti adeta bir Kedi Şehri’ne dönüştürmüştür. Birçok gönüllü bireyin ve oluşumun el birlikçi bir katılımla gözetme çabasına giriştiği sokak kedileri şehrin kültürünün ayrılmaz bir parçası konumundadır.

Galata mevkiinde yer alan ve Galata Kulesi’ne oldukça yakın olan Cat Museum İstanbul yine bu bölgede olan Aponia Clothing Co. grafik tişört markasının girişimiyle sokak kedilerini besleyerek ve şehrin kültürel değerini artırıp sokak hayvanları için de finansal değer sağlama hedefiyle kurulmuştur. 2022 yılında kiralanan ve Osmanlı dönemine ait,XVIII. yüzyıldan kalma eski bir bina olan müzenin ana binası restore edilmek durumundadır. Bu sebeple müzenin ilk sergisi Galata’da yer alan 200 metrekarelik stüdyoda sunulmuştur. 2024 yılının Ocak ayında, iki yıl boyunca toplanmış olan altmış iki eserden oluşma ilk sergi düzenlenmiştir. Henriette Ronner Knip, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fikret Otyam, Joan Miró, Louis Wain gibi sanatçıların eserlerinin eserlerin yer aldığı sergide birbirinden çeşitli kedi temasına sahip obje ve antika da ziyaretçilerle buluşturulmuştur.

Müzenin ambleminde yer alan ‘M’ logosu kalıcı kar hedefi ve farklı iş modelleriyle esnaf ve gönüllüler aracılığıyla sağlıklı gıda dağıtımı, daha geniş bir kısırlaştırma programı, sokak hayvanları için "ücretsiz" hizmet verecek tam donanımlı ticari veteriner klinikleri amaçlarını yansıtmaktadır. Müze,  her gün 09:00-19:00 saatleri arasında açık olup Pazartesi günü kapalıdır. Galata’daki stüdyolarında, şu ana kadar topladıkları yerli ve yabancı elliden fazla kedi temalı sanat eserini görmek mümkündür. Müzenin misyonu bir gün dünyadaki en büyük kedi koleksiyonunu kedi şehri olan İstanbul’da düzenleyebilmek ve karlarının yarısını sokak hayvanlarına adamaktır.