Bünyesinde bulundurduğu ahşap köşkler ve taş binaları Birinci Dünya Savaşı sonrasına aittir. Yurtdışında açılan ilk Amerikan üniversitesi olması sebebi ile Amerikan eğitim tarihi açısından da önemlidir. Türkiye topraklarında ilk çelik taşıyıcı sutunlar bugün orgun bulunduğu Büyük Toplantı Salonu’ndadır. Ayrıca erkek yurdu ve kız yurdunda da taş binaları taşıması amacı ile çelik stunlar ilk kez Anadolu topraklarında bu binalarda kullanıldı. Zamanın mimari teknolojisi bu binalarda kullanılmış. Eski bir taş ocağı olan bölgeden binalar çıkarılan taşlarla yapıldı.

Boğaziçi Üniversitesi Kampüsü içinde köklü tarihi yansıtan taş ve ahşap köşk binalar mevcuttur. Bu binalar sırası ile: Hamlin Hall (1871), Huntington House (1881), (Scott House)(Heritage Museum), Kennedy Lodge (1891), Albert Long Hall (1892), Theodorus Hall (1902), Dodge Gymnasium(1904), Washburn Hall (1906), Barnum House, (1904-1911) Kennedy fonuyla yapıldı. Gates Hall West Wing (1912), Anderson Hall (1913), Alexander Van Millingen-Huntington Library(1932),(Rektörlük Binası 2019), Salone Hall (1914), Nafi Baba Türbesi(1451), Rasat Binası (1868), tarihi binaları mimarlık tarihi, zamanın yapım tekniklerini gösteren eşsiz örneklerdir. Her bir yapının kendine has hikâyeleri ve geçmiş tarihi kimlikleri bulunmaktadır. Bu binalardan bazıları eğitim amaçlı kullanılırken bazıları üniversite müze binası olarak değerlendirilmektedir. Sismografi Laboratuvarı olan Rasat Binası, 1932 yılında kurulan Van Millingen Kütüphanesi, Kültürel Miras müzesi olarak öğrencilerin ve uzmanların hizmetine açıktır.

Bu tarihi yapılar gerek dış yapı unsurları, gerekse iç tasarımları düzenlemeleri ile zamanının eşsiz örnekleridir. Kültür Mirası Müzesi olarak bilinen, tarihi binalardan bugün Büyük Toplantı Salonu olarak anılan binada dünyanın en eski beşinci orgundan biri bulunmaktadır.

Feza Gürsey Bilim Arşivi'ni, Traugott Fuchs’un Bilim, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Kültür ve Sanat arşivi, yazma eserler arşivleri bilimsel çalışmalara kaynak oluşturmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi geçirdiği tarihsel değişim süreci ile yarattığı ve koruduğu değerleri, kurumsal geçmişe sahip çıkan varlığıyla, mimarisiyle bir müze enstitü olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Boğaziçi Üniversitesi giderek genişleyen kampüsünde bulunan ilk inşası 1863 yılına dayanan tarihi yapıları, fauna ve flora doğal dokusu yanında kütüphanesi, yazma eserleri, tarihi kitapları, Rasathane aletleri, sanat koleksiyonları ile günümüzde açık hava müzesi özelliği taşımaktadır.