Beylikler Dönemi Türk Mutfağı ve Kültürü
Gastronomi Türk Mutfağı Anadolu Mutfağı
-
2020
Türklere, Anadolu’nun kapılarını açan 1071 yılındaki Malazgirt Zaferi sadece siyasi sonuçları bakımından irdelememek gerekmektedir. Bunun gibi zaferlerin getirdiği siyasi değişimlerin yanında güçlü sosyal değişimler de yaşanmaktadır. Sosyal değişimlerde belki de insanı en çok etkileyip fakat en son değerlendirilen unsur yemek ve yemeğin meydana getirdiği mutfak kültürüdür.
Mutfak kültürü yemeğin ön hazırlığından pişirilmesine ve takdiminden yenmesine kadar birçok unsuru içinde barındırmaktadır. Bu unsurların en başında gerek üretiminde kullanılan madenin cinsi gerekse işlenişi ve üzerindeki motifleriyle toplumun kültürünü ve sanatını eşsiz bir şekilde yansıtan mutfak araç ve gereçleri gelmektedir. Beylikler döneminde Anadolu’da madeni eşyanın üretim merkezleri arasında ilk sırayı Artuk bölgesi alırken ikinci sırada ise Konya yer almaktadır. Bunlara ilaveten Muş, Siirt-Madenköy, Bitlis, Murgul, Erzincan, Maden, Ergani ve Küre gibi merkezlerde bakır işletildiği bilinmektedir. Ayrıca bu merkezlere ilaveten Erzurum, Sivas, Kayseri ve Konya gibi ticaret merkezlerinde ise bakırcılık önemli bir zanaat dalı olarak değer görmekteydi.
Bakır araçlar günlük mutfak işlerinde yoğun olarak kullanılıyor olsa da misafir ağırlanırken ya da kız çocuklarının çeyizleri hazırlanırken maddi durumu iyi aileler tarafından altın veya gümüş mutfak araç gereçleri tercih etmekteydiler. Bu dönemde topraktan ve camdan araç gereçlerin sıklıkla kullanıldığı bilinmekle birlikte seramik hamurundan üretilen çini, Anadolu’da birçok usta tarafından icra edilmiş ve mimarinin yanında kap-kaçak, kâse ve taba gibi gereçlere de uygulanmasıyla sofraları süslemiştir.
Yemekte kullanılacak malzemeler havan, elek ve kalbur gibi mutfak gereçleri vasıtasıyla birtakım işlemlere tabi tutulduktan sonra güveç, kazan ve tencerelerde pişirilir ve akabinde de sofra hazırlama işine geçilirdi. Evvela yere serilen sofra bezinin üzerine ahşap bir kaide, bu kaidenin üzerine de genellikle bakırdan yapılan bir sini yerleştirilirdi. Sininin üzerine kâse, tas ya da tabaklara kepçe yardımıyla kazan, tencere ya da güveçte hazırlanan yemeklere koyulurdu. Sofranın hazır olmasıyla birlikte aile efradı ya da orada bulunan herkes sinin etrafına dizilir ve birlikte pişen aşa kaşık çalarlardı. Ayrıca siniden daha küçük olan tepsiler de vardı. Yalnız bunlar ürünleri takdim etmek amacıyla kullanılırdı.
Beylikler dönemi sofralarını süsleyen yemeklerde kullanılan maddeleri çeşitli tahıllardan yapılan unlu mamullere, baklagillerden kabakgillere, meyvelerden sebzelere, et ve süt ürünlerinden yağ çeşitlerine, şeker (tatlandırıcı olarak genelde bal kullanılırdı) ve tuzdan çeşitli baharatlara kadar çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Beylikler dönemine temel besin maddesi buğday, arpa, çavdar, yulaf, pirinç, mısır ve darı gibi tahıllardan oluşmaktaydı. Bunların içinde ekmek yapımında da kullanılmasından dolayı en çok buğday tercih edilmekteydi. Lakin buğday ve diğer tahıllardan ekmek haricinde unlu mamul olarak simit, börek, çörek, çukmin, nükûl, bazlama ve bulamaç da yapılmaktaydı. Kaynaklardan edinilen bilgiye göre Beylikler dönemi Anadolu’da baklagillerden bakla, fasulye, börülce, mercimek ve nohut en çok yetiştirilen ürünlerdi. Bu dönemde kabakgillerden ise kabak, hıyar, kavun, karpuz ve ebucehil karpuzu yetiştirildi. Ayrıca iklimin el verdiği ve bilinen her türlü meyve de Anadolu’da yetiştirildi. Hatta bazı bölgelerdeki çiftçiler geçim kaynaklarını meyve yetiştiriciliğinden sağlamaktaydılar.
Hayvan ürünleri arasında kırmızı ve beyaz et, süt ve süt ürünleri yer almaktadır. Küçük baş hayvancılığın yanında Orta Asya’da hantal olduğu için pek tercih edilmeyen inek Anadolu’da yetiştirilen ve hem etinden hem de diğer ürünlerinden faydalanılan hayvanlar arasında kendine yer buldu.
Selçuklular döneminden itibaren Türk mutfağı hem Orta Asya mutfağının hem de göçle beraber Arap ve Fars kültüründen alınan öğelerin tesiriyle birlikte mahiyet değiştirdi. Ayrıca buna Anadolu’da yer alan halkların mutfak kültürü ve coğrafyaya özgü avantajları da eklenince Türk mutfak kültürü zenginleşmeye başladı ve yemek türleri çeşitlendi. Beylikler döneminde çorba çeşitlerinden, et ve sebze yemeği çeşitlerine, av yemeklerinden kebaplara kadar birçok yemek mutfak kültürünün zenginliğini göstermesi açısından önemlidir.
Beylikler döneminde ilk öğün kuşluk vaktinde başlar ve bazen öğleye iki saat kalana kadar devam ederdi. Öğle yemeği adedi olmadığından kuşluk vakti yenen bu öğünde genelde hamur işi gibi tok tutacak besinler tercih edilmekteydi. Ayrıca ilk öğünde bal, pekmez, mevsimine göre üzüm ve karpuz da bulunurdu. Akşam yemeğinden önce gün ortasında acıkanlar olursa şerbet, ayran ve meyvelere başvurulur lakin yemek yenmezdi.
Akşam yemekleri, mum ışığından başka aydınlık olmadığından genellikle güneş batmadan önce onun aydınlığı süresince tamamlanırdı. Akşam yemeklerinde de genelde et yemekleri tercih edilir ve bunlar arasında da av etleri başta gelirdi. Yemeğin ardından tatlılar getirilir ve başta helva olmak üzere birçok çeşitli tatlı tüketilirdi.
Tarih boyunca birçok kaynakta Türklerin milli yemeği olarak geçen tutmaç, beylikler dönemi Anadolu’sunda da tanınan bir çorba haline geldi. Tutamacın haricinde kelle-paça, mercimek, tarhana, işkembe ve lahana çorbaları da tüketilen diğer çorbalardır.
Herise (keşkek), ciğer, yahni ve kebap çeşitleri beylikler döneminde Anadolu’da tüketilen başlıca et yemekleridir. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların yanı sıra kaz, ördek, horoz ve tavuk gibi kümes hayvanlarının da etleri tüketilmiş ve bu etler çeşitli yemeklerde kullanıldı.
Boranî ve kalye ise beylikler döneminde tüketilen sebze yemeklerine iki örnektir. Pirinç önemli bir tüketim maddesi olup genelde pilav yapımında kullanılıyordu. Ayrıca bulgur pilavı pirinç pilavına oranda kırsal kesimde daha çok tüketilmekteydi. Sade, biberli ve etli pilav çeşitleri vardı.
Deniz balığı farklı şekillerde kızartma ve yahut pişirme usulleriyle Türk mutfağına Türklerin Anadolu’ya gelmesinden sonra girdi.
Beylikler döneminde tüketilen içecekler yiyeceklerden elde edilen ve özelliğine göre çeşitli besin maddelerinden hazırlanmaktaydı ve bunlara içki denirdi. Orta Asya’da kımız, şıra ve şerbetler hem sofralarda hem de ziyafetlerde tüketilmekteydi. Beylikler döneminde bu içecek kültürü zenginleşerek devam etmiş ve kaynaklardan tespit edildiği kadarıyla şarap, ayran, boza, şıra, şerbet ve hoşaf gibi içecek çeşitleri tüketilmiştir. Bu dönemde içeceklerin tamamı soğuk tüketilmiş hatta yaz aylarında buzla soğutularak içiliyordu.
Beylikler döneminde Türk mutfağında tatlılar şeker, bal ve pekmez ile tatlandırılıp ceviz, badem ve sair gibi kuru yemişler ilave edilerek yapılır ve misafir ağırlanırken takdim edilirdi. Bu dönemde helva, gülbeşeker, palûze (pelte), baklava, kadayıf ve zerde gibi birçok tatlı çeşidi yapıldı.
Sonuç olarak Beylikler dönemi Türk mutfağı farklı coğrafyalarda farklı halkların kültürleriyle tanışılarak olgunlaşmış ve zenginleşti. Bu zenginliğe rağmen asli değerlerini bırakmadı ve gelecek nesillere aktarma da usta rolü oynadı.
Referanslar
Bucak, T., Taşpınar, O. (2014). Türk Mutfağında Deniz Kültürünün Yeri ve Önemi, International Journal of Human Sciences, 11(1): 551-568; Ertaş, Y., Gezmen-Karadağ, M. (2013). Sağlıklı Beslenmede Türk Mutfak Kültürünün Yeri, Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2(1): 117-136; Güler, S. (2010). Türk Mutfak Kültürü ve Yeme İçme Alışkanlıkları, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 26: 24-30; Halıcı, N. (1997). Anadolu Bayramlarında Beyaz Renkler, Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar. Ankara: Türk Halk Kültürü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları; Halıcı, N. (1999). Siniden Tepsiye, Klasik Türk Mutfağı. İstanbul: Gategourmet–Usaş Yayınevi; Oral, Z. M., Türk Mutfağının Evreleri Selçuklu Mutfağı, http://www.turkishcuisine.org/print.php?id=175&link=http://www.turkishcuisine.org/tarihsel-gelisim-1/selcuklu-mutfagi-19/turk-mutfaginin-evreleri-selcuklu-mutfagi175.html, (Erişim tarihi: 21.12.2021); Ögel, B. (1982). Türk Mutfağının Gelişmesi ve Türk Tarih Gelenekleri. İçinde; Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yayınları; Özçelik, A. Ö., Özdoğan Y., (2007). Tarhananın Türk Beslenme Kültüründeki Yeri ve Önemi, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, 38. ICANAS; Özgüdenli, G. O.Uzunağaç, Ö. (2014). Selçuklu Anadolu’sunda Ekmek, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 1 (1): 43-72; Uzunağaç, Ö. (2015). Selçuklu Anadolu’sunda Beslenme ve Yemek Kültürü. İstanbul: Kitabevi.