Viyana Dünya Sergisi

Etkinlik Fuar

(Viyana, Avusturya, 01 Mayıs–31 Kasım 1873)

Başlangıçta Almanca konuşulan ülkeler arasında düzenlenmesi amaçlandı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun önemi sebebiyle; Viyana bu dönemde öne çıkan dünya kentlerinden biriydi. Viyana’nın kent merkezinde, karakteristik mimari özellikli yapıların bulunduğu Ringstrasse serginin düzenlendiği sırada inşaat halindeydi. 1857’de başlayan inşaatlarla, bir Ortaçağ şehrinden metropole dönüştürülmeye çalışılan Viyana, dünya sergisine ev sahipliği yapmak isteyen Berlin, Roma gibi diğer şehirler arasında öncelik kazandı. Bu önceliğe neden olan unsurlardan biri de Viyana’nın altı adet ana istasyonu ve 1868’den beri iki katına büyüyen demiryollarıydı. Bu sayede ziyaretçilerin fuara ulaşımı ve sergilenecek eserlerin transferi oldukça kolaylaştı. 01. 05.–31 Kasım 1873 tarihleri arasında 42 bin metrekarelik alanda gerçekleşen Viyana Dünya Sergisi’nin teması Kültür ve Eğitim'di. Sergi, 35 farklı ülkeden yedi milyon kişiyi karşıladı. 1873 Dünya Sergisi’nin ana yapısının balık kılçığı şeklindeki planı, yaklaşık 200 metre uzunluğunda bir ana koridor ve bunu dikeyine bölen 16 ara galeriden oluştu. Bu koridorların aralarındaki avlular alanın katılımcı ülkeler için oranlı bir şekilde bölünmesini kolaylaştırdı. Balık kılçığı formundaki düzenlemede ana koridor, batıda Kuzey ve Güney Amerika ile başlatılıp, doğuda Çin ve Japonya ile sonlandırıldı. Rotunda, 84 metre yükseklik ve 108 metre çapa sahipti. İç mekânda Rotunda’yı saran İmparatorluk tacı, simgesel olarak serginin imparatorluk korumasında olduğunu temsil etti. Osmanlı Devleti’nin temsilinde birebir inşa edilen tek replika ana sergi girişinin önünde inşa edilen III. Ahmet Çeşmesi’ydi. Diğer temsili yapılar, Osmanlı mahallesi bütününde kurgulanan Hazine-i Hassa, Türk Kahvehanesi, Osmanlı Evi, Boğaziçi Yalısı, Hamam ve Türk Çarşısı’ydı. III. Ahmet Çeşmesi’nin temsil öğesi olarak seçimi, III. Selim döneminde yurtdışına elçi gönderilmesiyle başlayan Osmanlı Devleti’nin Batı’da nasıl algılandığı konusunda yaşadığı temsil sorunuyla ilişkiliydi. Osmanlı Devleti’nin mimari temsillerini oluşturan yapılar dışında temsile eşlik etmesi için Les Costumes Populaires de la Turquie en 1873 (Elbise-i Osmaniyye), Usul-i Mimari-i Osmani (Osmanlı Mimarlığı) ve Le Bosphore et Constantinople (Boğaziçi ve Osmanlı) olmak üzere üç farklı yayın hazırlandı. Bunlardan Usul-i Mimari-i Osmani, Türk mimarlık tarihinin ilk yazılı eseri olarak bilinmektedir. Yapıt, eski metinler, vakfiyeler, mahkeme kayıtları, inşaat belgeleri gibi kaynaklar dışında, bugün anladığımız şekilde bir mimarlık tarihine uygun olarak Osmanlı mimarisini inceleyen tek yazılı belgedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Ergüney, Y.D. (2018). Ondokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Dünya Fuarlarında Osmanlı Devleti’nin Mimari Temsili. İstanbul: Der Yayınları.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Ergüney, Y.D. (2018). Ondokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Dünya Fuarlarında Osmanlı Devleti’nin Mimari Temsili. İstanbul: Der Yayınları.