Turizm ve Yerindenlik (Subsidiarite)
Kavram Sosyoloji Kamu Yönetimi
-
2019
Yardım etmek, destek sağlamak, yedekte yer almak, ikinci olma gibi anlamlara gelen subsidiarite kavramı ilke olarak, yeni bir kavram olmakla birlikte, 1980 sonrasında hem ulusal hem de uluslararası çeşitli kurum ve kuruluşların aldıkları kararlarda yer almaktadır. Yerel yönetimler bazı üst yönetimlerle ilişkiler kurmakta, bu ilişkiler esnasında ortaya çıkabilecek aksaklıkların önlenmesi ve çeşitli düzenlemelerle özgürlüklerin korunabilmesini sağlayabilmektedir. Kelime anlamı ile subsidiarite kavramı, ilk kez 1992 Maastrich Anlaşması’nın imzalanmasıyla hukukumuzda yer almaya başladı. Bu antlaşma ile yapılan faaliyetlerin Avrupa Birliği’nin amacının gerçekleştirilmesi için gerekli unsurların yeterli olmadığı zamanlarda, topluluğun kendi yetki alanı dışında da yerellik ilkesine uygun olarak harekete geçebilecek duruma gelmesi sağlandı. Zira devlet kademeleri ve çeşitli ulusüstü yapılanmalar sayesinde yerel, ulusal ve bölgesel yönetimler arasındaki ilişkiler subsidiarite ilkesi ile şekillendirilmektedir.
Subsidiarite kavramını, literatüre Avrupa Birliği ile girdi. Ancak bu kavramın özüne ilk kez Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nda rastlanmakta, hizmette yerindenliğe, ulusüstü bir düzenleme olarak yer verilmektedir. Kavram, yetki ikamesi ya da hizmette yerellik olarak Türkçe’ ye çevrilebilmektedir. Latin askeri terminolojiye dayanmakta olan bu kavram, aynı zamanda cephenin gerisindeki ana birliğe yardımcı yedek asker anlamında kullanılmakta ve yardımlaşma anlamındaki subsidium kelimesinden türetilmektedir.
Turizm sektöründe kalkınma amaçlı yaklaşımların desteklenmesi ile bireyler ekonomik süreçlere dahil edilerek, katılım amaçlı bir yaklaşım hedeflenmektedir. Bu durum ancak turizm çerçevesinde alınacak önlemler doğrultusunda gerçekleşmektedir. Turizmde yerindenlik ilkesi ortak amaç ve kuralların benimsenmesi ile mümkün iken, yerel yönetimler genel olarak olumsuz etkileri küçümseyerek, kısa vadede ekonomik faydalara odaklanmaktadır. Subsidiarite ilkesinde kararlar halka en yakın yönetsel birimler tarafından alınırken, aslında bizzat halk tarafından alınmış olmaktadır. Ancak yönetsel bağlamda bakıldığında, kararların alınmasında siyasetin dışına çıkma ortamını oluşturmakta olan bu ilke, merkezi yönetimin yetkilerini yerel yönetimlere bırakmak yerine daha fazla yetki almasına sebep olma olasılığıdır. Subsidiarite ilkesinin hayata geçirilmesindeki koşullar hizmetlerin faydasının yayıldığı alan (terörle mücadele), bölgesel malların varlığı (eğitim hizmetleri), hizmete olan talebin belirlenmesi (kamusal malların fiyatı belirlenemez), dışsallıkların ortadan kaldırılması ve azalan verimler yasası (sabit tutulan kaynağın ve hizmet alanının, daha fazla kişi ekleyerek kişi başına hizmet alanı giderek azalır) etkisi şeklindedir. Bununla birlikte, turizm sektörüne yönelik trafik tıkanıklığı, çevresel ve kültürel bozulmalar, doğal güzelliklerdeki kayıp gibi dışsallıkların iyi bir turizm planlaması ve turizmin gelişmesine katılan aktörlerce çözülmesi oldukça önemlidir.
Referanslar
Brokaj, R. (2014). Local Governments Role in The Sustainable Tourism Development of A Destination, European Scientific Journal, 10(31); Demir, H.Karakütük, M. (2003). Yerel Yönetimler ve Hizmette Yerellik: Subsidiarite İlkesi, Bilgi Sosyal Bilimler Dergisi, (2): 65-77; Dumont, E. ve Teller, J. (2007). Cultural Diversity and Subsidiarity: the Case of Cultural Tourism in the European Unio, İçinde; Media and Cultural Policy in the European Union (ss. 45-64). Brill Rodopi; Gül, H. ve Özgür, H. (2004). Ademi Merkeziyetçilik ve Yerinden Yönetim İlişkileri, Çağdaş Kamu Yönetimi ll (H. Özgür ve M. Acar (Editörler), Nobel Yayın Dağıtım, Ankara; Metin, Y., ve Altan, Y. (2011). Lizbon Antlaşması Sonrasında Subsidiarite İlkesi, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 16: 131-147.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Zeyrekli, S. ve Ekizceleroğlu, R. (2007). Avrupa Birliği Bağlamında Hizmette Yerellik (Subsidiarite) İlkesi ve İlkenin Türkiye Açısından Ele Alınışı, Çağdaş Yerel Yönetimler, 16(3): 29-48.