Müzik Turizmi
Kavram Turizm Çeşitleri Üretim Yönetimi ve Pazarlama
-
2019
Müzik, turizm faaliyetlerinin önemli bir parçasını oluşturmakta ve ülke/bölge/şehirlerin kimliklerini ciddi ölçüde şekillendirmektedir. Müzik, hem önemli bir kültür endüstrisi hem de mekanların tanındığı ve temsil edildiği bir metindir. Turizmin gelişimi için yeni bir görüntü ve ses kaynağı sunmaktadır. Böylece müzik; doğduğu, üretildiği ve tüketildiği mekanlarda kültürel mozaiğin bir parçası haline gelirken, kültürel ürünler için yeni pazarlar yaratarak ekonomik boyut kazanmaktadır.
Müzik, bir turist ikonu veya turizmde bir tanıtım aracıdır. Müzikle bir bölge/şehir arasında yakın bir ilişki simge düzeyine dönüşürse turistler için cazip hâle gelmekte ve turistleri müziğin kökenine çekmek mümkün olmaktadır. Müzik türünün doğduğu ve geliştiği yer ile özdeşleşen yerler, diğer yerlerden ayrılarak önemli bir merkez oluşturmaktadır. Örneğin, Blues müziği Mississippi, New Orleans, Memphis gibi şehirlerle anılmakla birlikte esas olarak Blues’un Evi veya Blues’un doğduğu yer olan Beale Street ile sembol haline dönüştü.
Müzik turizmi; edebiyat ve film turizmi gibi diğer kültürel turizm biçimlerini yansıtır, fakat görsel (sanatçılar, enstrümanlar, sahneler vb.) olduğu kadar işitsel (ses) yapıya da bağlı olmasından dolayı benzersizdir ve dikkat çekicidir. Bu nedenle, müzik özünde görünmez ve geçici bir duyusal deneyimdir. Sanatçı evleri, mezarlıkları, sahneler ve kayıt stüdyoları gibi müzikle ilişkili yerler, turistik mekanlara dönüşmektedir. Müzik turizmi, insanların ve kültürel anılarına açılan bir kapıdır ve aynı zamanda bir turist kulağı olduğunun göstergesidir.
XVII. yüzyılda Avrupa’da modern turizmin başlangıcı sayılan Grand Tour’un (Büyük Tur), Avrupa’nın edebiyat, arkeolojik, mimari ve sanatsal kültürünü müziğe, konserlere, resitallere ve festivallere dönüştürerek müzik turizmini başlattığı söylenebilmektedir. Daha sonra müzik turizmi, belirli yerlerde, dönemlerde ve sosyal sahnelerde ortaya çıktı: 1960’lı yıllarda San Francisco’da psychedelic rock, New Orleans’ta caz, Viyana’da vals yapılması gibi. Müzisyen, kompozisyon, yaratıcılık ve coğrafya bir araya geldiğinde müzik büyüsü oluşmakta ve şehirler müzikle imaj haline gelmektedir. Beyrut, Viyana, Seville, Salzburg, Liverpool, New Orleans, Memphis ve Nashville gibi şehirler müzik şehirleri olarak anılırken, bu şehirler müzik turizmi destinasyonları olarak tanımlanmaktadır.
Bu şehirlerle birlikte ivme kazanan müzik turizmi, bölgesel, ulusal ve uluslararası ölçekte de değişim ve dönüşümler sağlamaktadır. Örneğin; flamenko bazlı turizmle Seville/Endülüs/İspanya uluslararası çapta kendini tanıtmakta ve imajına büyük bir katkı sağlamaktadır. Müzik turizmi genellikle eğlence ve kaçışla ilgilidir, ancak özgünlük, duygu ve mirasa ilişkin kültürel öğelere de katkı sağlamaktadır. Küba’daki müzik turizminde turistler, müziğe, sosyalliğe, hoş duygulara, dans performanslarının görsel doyumuna ulaşmak için katılmaktadırlar. Aynı zamanda müzik turizmi, gelir, istihdam ve yatırım gibi ekonomik faktörlere de hareket getirmektedir. Los Angeles, Memphis, New York ve Londra gibi şehirlerin ekonomisine gelir ve istihdam yaratmaktadır. Avusturalya/Byron Körfezi ise turizm yoluyla genç izleyiciler için aktif bir dünya müziğine katılım merkezi haline gelirken benzersiz bir kültürel ekonominin ortaya çıkması sağlandı.
1990’lı yıllarda Chicago’nun Wicker Park Mahallesi/Hasır Park’ta gerçekleştirilen müzik ve sanatla kaliteli bir kentsel kültür alanı yaratılmakta ve ulusal bir üne kavuşarak kültür ekonomisinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamaktadır. Günümüzde müzik, seyahat için temel bir unsur haline gelmiştir. Tatilin önemli bir parçası olarak turistler, Paris’te bulunan Abbey Road kavşağı’ndaki Jim Morrison, Chopin ve Edith Piaf’ın mezarlarını ziyaret etmektedirler. Aynı zamanda turistler Bayreuth’de Wagner’in Ring (müzikal tiyatro) döngüsünü izlediklerinde, Route 66 seyahatinde, Senegal’de davul dersleri aldıklarında veya Grateful Dead’le tur yaptıklarında müzik, turizmin merkezindedir ve seyahat için katalizördür.
Müzik turizmindeki yükseliş, müziği, tatilin merkezine konumlandırmaktadır. Turizm ile farklı müzik türleri keşfedildikçe, yeni destinasyonların ortaya çıktığı ve tanıtıldığı görülmektedir. Ses ve ritim, ilgi çekici yerler ve deneyimler yaratmada kilit bir rol oynamaktadır. Paris, Miami ve New York gibi belli başlı turistik şehirlerde müzik dinlemek önemlidir. Nostalji, neşe, enerji ve melankoli gibi bireysel duygular uyandıran yerlerle kurulan bağlar hem turistler için bir cazibe alanıdır hem de turizm destekleyicileri için iyi bir fırsat ve gelecektir.
Yararlanılan Kaynaklar
Gibson, C. (2005). Recording Studios: Relational Spaces of Creativity in the City, Built Environment, 31: 258-273; Pearce, P.L., Morrison, A.M. ve Moscardo, G.M. (2003). Individuals as Tourist Icons: A Developmental and Marketing Analysis, Journal of Hospitality & Leisure Marketing, 10 (1/2): 63-85; Smith, S.J. (1994). Soundscape, Area, 26: 232-240; Thimm, T. (2014). The Flamenco Factor in Destination Marketing: Interdependencies of Creative Industries and Tourism-the Case of Seville, Journal of Travel & Tourism Marketing, 31 (5): 576-588; Wood, N. ve Smith, S. J. (2004) Instrumental Routes to Emotional Geographies, Social and Cultural Geography, 5: 533-548.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Gibson, C. ve Connell, J. (2005). Music and Tourism: On the Road Again. Toronto: Channel View Publications; Gibson, C. ve Connell, J. (2007). Music, Tourism and the Transformation of Memphis, Tourism Geographies, 9 (2): 160-190.