Müze-i Hümayun Nizamname-i Dahilisi
Hukuki Alanına Giren Konular Yönetmelik
-
2019
Tanzimat Fermanı ve ardından yapılan düzenlemeler sosyal, ekonomik, kültürel ve daha pek çok alanda etkisini gösterdi. Tanzimat’ın getirdiği değişimin bir sonucu olarak Osmanlı devlet adamlarının eski eserlere bakışı da değişti; eski eserlere ve müzecilik fikrine önem verilen ve müzeciliğin bir kurum olarak kabul edildiği bir döneme girildi. Devlet adamlarındaki bu farkındalık sonrasında basın da konuya el atmış; yurtdışına kaçırılan eserler konusunda çok sayıda eleştirel yazı kaleme alınmıştır. Basında konuyla ilgili çıkan haberlerde, Osmanlı başkentinde eski eserlerin sergilenebileceği bir müzenin olmayışı ve buna duyulan ihtiyaç sürekli bir şekilde gündemde kalmıştır.
Tanzimat devlet adamları, aydınları ve basınının müzeciliğe olan ilgisi ve yabancıların adeta baskıya dönüşen eski eser konusundaki açgözlü eğilimleri, Tanzimat döneminde Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan eski eserlerin açığa çıkarılması ve toplanması için faaliyetlerin çoğalmasına; Eskiçağa ve arkeolojiye olan ilginin artmasına yol açtı. Bunun neticesinde eski eserlerin yurtiçinde korunması fikri gelişti. Modern anlamda ilk Osmanlı müzesi Harbiye Ambarı’nda 1846 senesinde Fethi Paşa’nın girişimleriyle Mecmua-ı Asar-ı Atika adıyla kuruldu. Müzenin açılması dışında aynı tarihlerde Osmanlı yönetimi, vilayetlerdeki idarecileri eski eser toplama konusunda teşvik etti. 1852 senesinde eski binalar ve eserlere zarar verilmesini önlemek amacıyla tüm kaymakamlıklara ve müdürlüklere gönderilen bir talimatname yayımladı. 1869’da Mecmua-ı Asar-ı Atika adı değiştirildi ve müzenin adı Müze-i Hümayun oldu. Müzenin adındaki bu değişim Âlî Paşa’nın sadrazamlığı ve Safvet Paşa’nın Maarif Nazırı olduğu bir dönemde gerçekleşti. Müzenin ilk müdürü Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İrlanda asıllı İngiliz Edward Goold oldu. 1869, 1874,1884 ve 1906 senelerinde eski eserlerin korunması ve yurt içerisinde tutulmasına ilişkin Asar-ı Atika Nizamnameleri yürürlüğe konuldu. Buna ek olarak 1875’te bir Müze-i Humayun Mektebi kurulması teşebbüsü oldu, ancak Sanayi-i Nefise Mektebi açılınca bu girişim atıl kaldı. 1881’e kadar müze müdürlüğünü daha çok yabancılara teslim eden Osmanlı Maarif Yönetimi 1881 senesinde bu göreve Osman Hamdi Bey’i getirdi. Osman Hamdi Bey’in bu görevde bulunduğu bir sırada, 13 Ramazan 1306/13. 05. 1889 senesinde ise, Müze’nin işleyişini belirlemek üzere Müze-i Hümayun Nizamnamesi yayımlandı.
Müze-i Hümayun Nizamnamesi beş fasıl ve 43 maddeden oluşmaktadır. Nizamname müzenin yönetimi, müzede çalışacak uzmanlar, görevliler, çalışanlar ve bunların sorumluluklarını ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Nizamnamede eski eserlerin bakımı ve korunması konusunda önemli hükümler de yer almaktadır. Esaslarını büyük çoğunlukla Hamdi Bey’in hazırladığı Müze-i Hümayun Nizamnamesinde yer alan en önemli maddelerden biri de 14. maddedir. Bu madde ile vilayetlerde müze kurulması gerektiği vurgulandı.
Nizamnamenin birinci faslı (1-7. Maddeler) Müze-i Hümayun’un Suret-i Teşkili başlığını taşımaktadır. Bu fasılda daha çok müzenin bölümleri ve yapacağı işler vurgulandı. Müze-i Hümayun’un kurulma amacı olarak Osmanlı topraklarında bulunan eski binaların keşif ve kontrolünü yapma, iyi bir şekilde korunması için alınacak tedbirlere belirleme ve kazılar sonucu ortaya çıkan eserleri tanzim ve teşhir etme gösterildi. Müzenin altı daireden oluştuğu; birinci dairenin Yunan, Roma, Bizans; ikinci dairenin Asur, Keldani, Mısır, Fenike, Hitit başta olmak üzere Asya ve Afrika kavimleri, üçüncü dairenin eski İslam sanayisi, dördüncü dairenin eski paralar, beşinci dairenin eski yazmalar ve altıncısının tarih ve fen kitapları gibi eserlere ayrıldığı ifade edildi. Sonuncu dairenin aynı zamanda bir kütüphane şeklinde düzenleneceği de aktarıldı. Bu ilk fasılda belirtildiğine göre, Müze-i Hümayun doğrudan Maarif Nezareti’ne bağlı olacaktı. Müzede padişah tarafından atanacak bir müdür ve bir muavin idareci olacaktı. Müzenin altı dairesinden her birine ilgili dairedeki konulara vakıf müdürün seçip Maarif nazırının uygun göreceği birer muhafız görevlendirilecekti. Müzenin hesap işleri için bir muhasebeci tayin olunacaktı. Müzeye bağlı bir fotoğraf ve modelhane, eski eserleri tamir için bir ameliyathane bulunacak ve buralara birer memur atanacaktı. Yine müze dairesinde istihdamı gereken hademe, bahçıvan ve kapıcı müdürün seçimiyle belirlenecekti.
Nizamnamenin İkinci faslı (8-16. maddeler) Müze-i Hümayun Müdürünün Vezaifi başlığını taşımaktadır ve bu başlıkta müdürün yetki ve sorumlulukları sıralanmaktadır. Üçüncü fasıl (17-29. Maddeler) Muhafızların Vezaifi başlığını taşımakta ve muhafızların görevini ifade etmektedir. Dördüncü fasıl (30-31. Maddeler) Muhasebecinin vazifeleri başlığını taşımakta ve iki maddede muhasebecinin görevlerini dile getirmektedir. Beşinci fasıl (32-34. Maddeler) başkatibin vazifeleri başlığını taşımakta ve bu görevin tanımlamasını içermektedir. Altıncı fasıl (35-42. Maddeler) Hademenin vazifelerini içeren fasıldır. Hatime başlığındaki 43. Madde bu nizamnamenin yerine getirilmesinden maarif nezaretini yetkili kılmaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar
“Müze-i Hümayun Nizamname-i Dahilisi”, Düstur, I. Tertip, Cilt: Mütemmim, İstanbul Hilal Matbaası, 1333/1917: 105-112; “Müze-i Hümayun Nizamname-i Dahilisi”, Düstur, I. Tertip, Cilt: 6, Ankara Devlet Matbaası, 1939: 343-349.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Yurtseven, H. (2010). Osmanlı Devleti’nde Eski Eser Politikası ve Müze-i Hümayun’un Kuruluşu (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Çanakkale: Çanakkale Onsekizmart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.