Klimaterapi (İklim Tedavisi)

Kavram Sağlık Yönetimi

İklim, herhangi bir yerde yaşanan hava olaylarının uzun yıllar ortalamasıdır. Dünya üzerinde çok çeşitli iklim tipleri görülmektedir. Genel olarak ekvator ve çevresinde sıcak iklimler, orta kuşakta ılıman iklimler, kutuplar ve çevresinde soğuk iklimler hüküm sürmektedir. Turistlerin arzu ve istekleri gerçekleştirilen turizm faaliyetleri üzerinde, başka bir değişle turizm-iklim ilişkisi üzerinde belirleyici olmaktadır. Bununla birlikte turistler gittikleri yerlerde tatillerini rahatlıkla geçirebilecekleri hava koşullarının görülmesini isterler. Bu açıdan turizm faaliyetlerinin yıl boyunca sürdürülebilir olması ve insan sağlığı ve konforu açısından iklim tipi olarak özellikle Akdeniz ikliminin öne çıktığı söylenebilir.

Sağlıklı bir insanın vücut sıcaklığı 36,5°C’dir. Hissedilir sıcaklık, havanın nispi (bağıl) nem ve rüzgâr durumuna göre değişir. Örneğin termometrede 33°C ölçülen sıcaklık, nispi nem yüzde 20 olduğunda 31°C, yüzde 75 olduğunda 47°C hissedilir. Yine termometrede 0°C ölçülen sıcaklık 5 kilometre/saat hızla esen rüzgârda -2°C, 20 kilometre/saat hızla esen rüzgârda -5°C hissedilir. Yüksek nispi nem ile birlikte görülen yüksek veya düşük sıcaklıklar termal konfor şartlarının değişmesine ve insanların rahatsız hissetmelerine neden olur, hatta hayati tehlikelere yol açar.

Klimaterapi, çeşitli cilt hastalıklarının tedavisi için MÖ 500 yılından bu yana uygulanmaktadır. Modern tıbbın babası Hipokrat, aynı zamanda klimaterapinin öncüsüdür. Doğal kaynakların alternatif tedavi yöntemlerini içeren klimatoterapinin farklı uygulama yöntemleri vardır. Arazide, eğimli patikalarda belirli bir hızda yürüme, temiz havada hafif soğukta dinlenme, terlemeden temiz havada kalarak hava banyosu yapmak, vücudun hasta kısımlarının veya vücudun tamamının güneş ışınlarına maruz kalması, deniz ve kaplıca suyu ve ürünlerinin şifalı özelliklerinin kullanılmasıdır. Dünyadaki önemli klimaterapi merkezleri Türkiye’deki Sivas Kangal Balıklı Kaplıcası, İzlanda’daki Mavi Lagün (Blue Lagoon), Ölüdeniz (Dead-Sea) ve Bulgaristan Karadeniz kıyısıdır. Öte yandan Türkiye’de Uludağ (Bursa), Kayışdağı (İstanbul), Buca’da (İzmir) tüberküloz hastalıklarının tedavisi için sanatoryumlar kurulmuştur. Yüksek dağ havasının (1560-2018 metre) çeşitli deri ve cilt hastalıkları ile alerjik solunum yolu hastalıklarının tedavisinde etkili olduğu düşünülmektedir. Benzer bir tedavi yöntemi Almanya’da Kuzey Denizi adalarında uygulanmıştır.

İnsan sağlığı açısından uygun şartlar taşıyan iklimler çeşitli hastalıkların tedavisi yanında, insanların sağlıklı bir yaşam sürmesi açısından da tercih edilmektedir. Sağlık, güzellik, huzur, dinçlik, şifa, güç ve canlılık kaynağı vb. özellikler taşıyan yerler eski çağlardan beri insanların gezip görme faaliyetleri için ilgi alanı olmuştur. Alternatif turizm faaliyetlerinin önem kazandığı günümüzde klimaterapiye olanak sağlayan doğal ortamlar turistik çekim merkezi olmaktadır. Şehirlerin gürültüsünden, kirliliğinden, stresinden ve boğuculuğundan rahatsızlanan insanlar için iklim şartları uygun, temiz, havadar, doğayla iç içe doğal ortamlar tedavi edici olarak cezp edicidir. Jean - Jacques Rousseau’nun bir yüzyıldan fazla bir süre önce doğaya dönüş dediği gibi, klimatoterapi olanakları sunan ülkeler yerli ve yabancı turistler açısından önemli rağbet görmektedir. Türkiye doğal ortam özelliklerini koruyan dağlık ve tepelik alanları, yaylaları, ormanları, kaplıcaları, şifalı suları ve çamurları ile klimaterapi potansiyeli yüksek bir ülkedir.

Referanslar

Agan, P. N. (2018). Climatotherapy the Need for Novel Applications in Nigeria, Journal of Climatology & Weather Forecastin, 6: 223-229; Atalay, İ. (2013). Uygulamalı Klimatoloji. İzmir: Meta Basım Matbaacılık Hizmetleri; Kazandjieva, J., Grozdev, I., Darlenski, R. and Tsankov, N. (2008). Climatotherapy of Psoriasis, Clinics in Dermatology, 26: 477-485; Özgüç N. (2015). Turizm Coğrafyası Özellikler ve Bölgeler. İstanbul: Çantay Kitabevi; Schuh, A. (1993). Climatotheraphy, Experientia, 49: 947-956.