Kıyı Kenar Çizgisi

KAVRAM Coğrafya

Kıyı coğrafyası ve kıyı hukuku içinde yer alan “kıyı kenar çizgisi” kavramını anlatmadan önce bir ön terimi açıklamak, okuyucunun anlam bütünlüğünü sağlaması açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda açıklanması gereken terim, kıyı çizgisidir. Kıyı çizgisi; taşkın durumları dışında, akarsu, doğal ve suni göl ile denizlerde suyun kara ile temas ettiği noktaların birleşmesiyle oluşan doğal çizgi olarak tanımlanır. Meteorolojik koşullara ve medcezir ile seş olayı gibi etkenlere bağlı olarak su kütlesinde meydana gelen yükselmeler ve alçalmalar, kıyı çizgisinin ön kıyı içerisinde yer değiştirmesine yol açar.

Kıyı kenar çizgisi, akarsu, doğal ve suni göl ile denizlerin alçak ve basık kıyı özelliği gösteren noktalarında, kıyı çizgisini takip eden kara alanında, su kütlesinin hareketine bağlı olarak oluşan bataklık, çakıllık, taşlık, kayalık, kumluk, sazlık gibi doğal alanların sınırını ifade eder. Alçak kıyıların aksine, dar ve yüksek kıyı özellikleri gösteren kesimlerde ise kıyı kenar çizgisi, yamaç veya falezin üst sınırını belirler.

Su kütlesi tarafından kıyı çizgisi ile kara tarafından kıyı kenar çizgisi ile sınırlanan sahada jeomorfolojik etken ve süreçlerin kontrolünde aşınım ve birikim olayları sonucunda kıyı olarak ifade edilen yeryüzü şekli meydana gelir. Kıyı, kendi sınırları içerisinde jeomorfolojik unsurları birbirinden farklı olan yüksek ve alçak kıyı olmak üzere iki başlığa ayrılır. Yüksek kıyılar, kıyı zonunun olmadığı ya da çok dar bir ön kıyı zonuna sahip olan kıyıları ifade eder. Hâkim olan ana jeomorfolojik unsuru, dalga ve aşındırma faaliyetlerinin sonucu ile oluşmuş falezler meydana getirir. 

Alçak kıyılar ise kendi içerisinde ön kıyı ve art kıyı olmak üzere iki alt başlığa ayrılır. Kıyının su kütlesi tarafında yer alan bölümü ön kıyı olarak adlandırılır. Ön kıyı, dalgalar, gelgit olayları, sürekli rüzgarlar ve kıyı akıntılarının etkisiyle şekillenir. Dalgaların karaya taşımış olduğu denizel kavkılar, yosunlar gibi organik atıklar ile fırtına setleri, kıyı okları ve plaj hilalleri, ön kıyı üzerindeki başlıca jeomorfolojik unsurları oluşturmaktadır. Kara tarafındaki bölümü ise art kıyı olarak adlandırılır. Bu alan, rüzgâr ile taşınan denizel kökenli malzemelerin birikmesi sonucu oluşan hareketli kumullar ve kumul tepelerini içerir. Ayrıca bataklık, sazlık ve lagüner ortam gibi kıyı alanları da arka kıyı kapsamında yer alır. 

Kıyı alanlarının korunması, düzenlenmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi önemlidir. Kıyılar deniz ile kara alanında bir geçiş noktasını oluşturduklarından üzerinde geliştirdikleri ekosistemler ile doğal açıdan, ekonomik ile sosyal alanlarda yararlanılması bakımından beşer faaliyetler açısından önemli bir sahayı meydana getirmektedirler. Bu bağlamda ortaya çıkan mülkiyet sorunları, planlama ve yapılaşmanın denetlenmesi ile kıyı alanlarının korunması, oluşturulan Kıyı Kanunu ile çözüme kavuşturulmaktadır.

Türkiye’de kıyı kenar çizgisinin tespiti, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre yapılmaktadır. Tespit, valiliklerce oluşturulan ve kamu personellerinden oluşan en az beş kişilik bir komisyon ile yapılır. Bu komisyonda harita ve kadastro mühendisleri, jeologlar veya jeomorfologlar, imar plancıları ve inşaat mühendisleri yer alabilir. Elde edilen veriler ve çizgi önerileri, valilik tarafından incelendikten sonra onay süreci için Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na iletilir. Bakanlık tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, kıyı kenar çizgisi resmen kesinleşir ve ilgili haritalara işlenir; böylece kıyı alanlarının hukuki statüsü ve planlamaya esas sınırları resmi olarak belirlenmiş olur.

Referanslar

Hoşgören, M. Y. (2021). Jeomorfolojinin ana çizgileri II. İstanbul: Çantay Kitabevi.; https://webdosya.csb.gov.tr/db/kastamonu/webmenu/webmenu14677.pdf, (Erişim tarihi: 01. 11. 2025); Turoğlu, H. (2009). 3621 sayılı kıyı kanunu ve onun uygulama problemleri, Türk Coğrafya Dergisi, 53: 31-40.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Turoğlu, H. (2009). 3621 sayılı kıyı kanunu ve onun uygulama problemleri, Türk Coğrafya Dergisi, 53: 31-40.

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: