Hoşgörü ve Birlikte Yaşamın Simgesi Dört Dilli Mezar Taşı Sergisi

Etkinlik Sergi

(İstanbul, 2010)

Sicilya; Afrika, Asya ve Avrupa kıtalarının arasındaki bir iç deniz olan Akdeniz’deki en büyük adadır. Adadaki insana ait ilk izler MÖ 12 bininci yıla kadar uzanmaktadır. Tarih MÖ 750 olduğunda Sicilya, üç farklı Fenike, bir düzine de Yunan kolonisine ev sahipliği yapmıştır. MS V. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun yıkılışının ardından, Erken Ortaçağ’dan itibaren sırasıyla Vandallar, Ostrogotlar, Bizans ve Mağribiler’in idaresine giren ada Norman, Alman, İtalyan, İspanyol, Fransız ve Habsburg kraliyetleri tarafından da yönetilmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren İtalya’nın bir parçası olan Sicilya’nın tam da bu sebeplerle eşsiz, çeşitli ve zengin bir sanat, müzik, edebiyat, mimari ve mutfak kültürü vardır.

Mağrip terimi, Afrika kıtasının kuzeybatısı ile bu kültürün İber Yarımadası, Malta ve Sicilya’yı da içine aldığı dönemleri ifade etmektedir. Mağrip bölgesi, Atlas Dağları ve Sahra Çölü ile Afrika’nın geri kalan kısmından ayrılan bölgede Akdeniz iklimi ve buna bağlı olarak da Akdeniz etkisindeki bir kültür görülmektedir.

Bugün bir müze olarak hizmet vermekte olan Zisa Kalesi ve 1148 yılına tarihlendirilen Norman dönemi Anna’nın Mezar Yazıtı’na ev sahipliği yapmaktadır. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan altıgen şeklindeki mermer mezar yazıtı yarı değerli taşlarla yapılan Yunan haçı biçimli bir mozaiğin etrafındaki dört farklı dil ve alfabe ile yazılmış yazılardan oluşmaktadır. Norman kralların idaresindeki Sicilya, zengin ve etkili bir Akdeniz süper gücüne dönüşmüştür. Ortaçağ’ın savaş ortamındaki Palermo’nun iki sahil kıyısı arasındaki çok uluslu yapısını gözler önüne seren yazıtın sol ve sağ bölmelerinde Latin ve Yunan alfabeleri ile Latin ve Yunanca, üst bölmede İbrani alfabesi ile yazılan Yahudi Arapçası, alt bölmede ise Arap alfabesi ile Arapça metinler bulunmaktadır. Dört farklı metinde yer alan ölüm tarihleri de ilgili kültürün takvimine göre hesaplanarak yazıldığı Hristiyan Peder Grisandus’un annesine ait mezar yazıtının yanı sıra Zisa Müzesi’nin ev sahipliği yaptığı diğer bir mezar yazıtı ise yine pederin babası Drogo için yaptırdığı üç farklı dildeki mezar yazıtıdır. Bunun sebebi adada aynı anda varlık gösteren Batı, Bizans ve Arap kültürleridir ve Sicilya’yı tüm toplumsal alanlarındaki yazıların en az iki ya da üç farklı dilde yazıldığı bir kente dönüştürmüştür.

2010 yılında İstanbul İtalyan Kültür Derneği, 2 Haziran’da gerçekleşen İtalyan Cumhuriyet Bayramı kutlamaları için Anna’nın Mezar Yazıtının İstanbul’a gelmesine aracı olmuştur. Bir ay boyunca İstanbul’un Beyoğlu ilçesisinin Asmalımescit semtindeki İtalyan Kültür Derneği’nde sergilenen mezar taşı, 02. 08. 2010 tarihinden itibaren de İstanbul Arkeoloji Müzesi ikinci katındaki Ortaçağ Bölümünde düzenlenen bir törenin ardında izleyici ile buluşmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Türkiye Cumhuriyeti Heyetleri ile İstanbul İtalyan Konsolosluğu ve Sicilya Kültürel Miras Müdürlüğü temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen törende bilgi ve deneyimin paylaşılmasında kültürün etkisi ve gücünün altı çizilmiştir. Bir hoşgörü ve birlikte yaşam sembolüne dönüşen Anna’nın Mezar Taşı, 06. 09. 2010’da Almanya’nın Mannheim şehrinde Suabyalılar temalı etkinlikte sergilenmek üzere yola çıkmıştır.

Referanslar

Dummet, J. (2015). Palermo: City of Kings: The Heart of Sicil. Londra: I. B. Tauris; Hartnell, J. (2019). Medieval Bodies: Life and Death in the Middle Ages. New York: W. W. Norton & Company.; https://britishmuseum.tumblr.com/post/146298264447/tombstone-for-anna, (Erişim tarihi: 20.03.2020).; https://palermo.repubblica.it/dettaglio-news/14:09/3819216, (Erişim tarihi: 25.03.2020).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Hartnell, J. (2019). Medieval Bodies: Life and Death in the Middle Ages. New York: W.W. Norton & Company.