"Hastanın Başucunda (Au Chevet de la Turguie. Ourante Jours de Guerre)" Başlıklı Seyahatname

Kişi Yazar Seyyah

Stephane Lauzanne Fransız basınında dönemin dürüst haberciliğin simgesi ve toplumsal hakların savunucusu olarak yıldızlaşan Le Matin Gazetesi’ni temsilen Balkan Harbi’ni deneyimlemek için 12. 10. 1912’de İstanbul’a geldi, Türkiye’de 40 gün kalarak gözlemlerde bulundu ve Fransız olmasına rağmen savaş boyunca yaşanan gerçekleri çarpıtmamaya gayret ederek Hastanın Başucunda Kırk Gün seyahatnamesinde kaleme aldı. Seyahatname ilk olarak Paris’te bulunan La Fayard yayınevi tarafından Au Chevet de la Turguie. Ourante Jours de Guerre adıyla yayınlandıktan hemen sonra 1913 yılında İfham Matbaası tarafından Osmanlıca’ya çevrilerek Hastanın Başucunda Kırk Gün Muharebe başlığıyla yayınlandı. Mütercimi belli olmadığından kitaba sadece bir mukaddime yazıldı.

Osmanlı Devleti cepheye birçok yerli gözlemci ve gazeteci yollamasına rağmen, hiçbiri Balkan bozgununu olduğu gibi ifade edemedi ve çoğu detayları yazmaktan çekindiler. Tam o dönmelerde Stephane Lauzanne, zamanının en ünlü gazetelerinden Le Matin’i temsilen Balkan Savaşları’nı izlemesi için Fransa’dan 40 günlüğüne İstanbul’a gönderildi. Çok kısa bir zaman dilimi olmasına rağmen Hastanın Başucunda Kırk Gün adlı seyahatnamesi ile Türklerin Avrupa topraklarını kaybetme sebepleri, Batı ülkelerinin bu işi nasıl sonlandırdığı ve toplum vicdanında büyük yaralara sebep olan Balkan Savaşı’nın ne şekilde meydana geldiği konularına açıklık getirdi. Özellikle İstanbul halkının muharebe günlerindeki yaşamlarını detaylarıyla günümüze aktarmayı başarması yönüyle, tarihi açıdan oldukça önemli bir eser olarak değerlendirilmektedir.

Dönemin Rus Çarı I. Nikola Osmanlı Devleti için hasta adam tabirini kullanarak ölmekte olan bu hasta adamın mirasını adilane bir şekilde paylaşalım sözüyle diğer Avrupa ülkelerine teklifte bulundu. Stephane Lauzanne de kitabına Rus Çarı I. Nikola’nın bu söylemlerinden etkilenerek Hasta Adamın Başucunda adını verdi ve eseri için; “Ne tarih, ne diplomasi, ne muhakeme, ne de askerlik dersi vermek amacıyla yazılmış bir kitap değildir. Yalnızca 40 gün boyunca bir İmparatorluğun ‘Hasta Yatağının’ başında bulunmuş ve gördüğü şeyleri kaydetmeye çalışan bir gazetecinin fotoğraflarıdır.” sözleriyle dile getirdi.

Bu sözlerine rağmen Stephane Lauzanne’nın seyahatnamesi birçok gerçekliği otaya koymasıyla oldukça özgün bir eserdir. Yaptığı en önemli tespitlerden birkaçı; Osmanlı Devleti önemli bir savaşın içerisindeyken, günlük yaşamda küçük olaylar dışında hiçbir değişikliğin yaşanmamasıdır. Şehrin duvarları dönemin “Sefil Aşk” piyesi gibi tiyatro oyunlarıyla donatılmış durumdadır. Diğer yandan seferberlik ile ilgili olarak halk, en ufak belirti göstermemektedir. Oysa vapurların tamamı, Anadolu’dan gelen asker nakli için gönderilmişken ve azınlıklar da devletin yıkılmasını isterken bu sırada Türklerin durumdan hiç̧ etkilenmemesi oldukça önemli bir tespit oldu.

Stephane Lauzanne’nın bir diğer önemli tespiti ise Osmanlı Ordusu’nun seferberliği başarıyla tamamlamasına rağmen, savaşı başarısız olarak tamamlamasıyla ilgilidir. İki haftalık sürede 15 bin askerin sistemli bir şekilde Asya’dan Avrupa’ya nasıl geçtiğini gözlemledi, geçiş yapan bu askerlerin çok güçlü yapıdaki erkekten oluşan gruplar olduğunu ve her birinin iyi donanımlı olduğunu kaleme aldı. Tek sorun olarak, kumanya çantalarında pek yiyeceğin olmadığı yönündeki tespiti olsa da, askerlerin düzenli olarak günlük ücretlerini aldıklarını ifade etti. Coşkuyla cepheye giden bu askerlerin düşmanla karşı karşıya geldiklerinde düzensiz olarak geri kaçtıklarını, hatta hiç̧ savaşmadan bozguna uğramalarını ise büyük hayal kırıklığıyla karşılaması yazdıkları arasındadır. Savaş sonrasında Kamil Paşa ile yaptığı son görüşmenin etkisini Kamil Paşa’nın ‘sömürgeci oyunları” tespitini ölmekte olan hastanın son nefesine benzetti, bu sözlerin kendisinde top seslerinden bile daha derin bir etki bıraktığını ifade etti.

Stephane Lauzanne Fransız olmasına rağmen gerçekleri tarafsızca yazmaya çalışsa da bazı konularda ülkesinin milli menfaatlerini gözeterek, ülkesinin bakış açısıyla kaleme aldı. Tefrika halinde Le Matin gazetesinde yayımlanan bu yazılar, Fransız aydınların dikkatini çekti ve bekletilmeden aynı yıl kitap haline getirildi. Çok geçmeden 1913 yılında Osmanlıca yayımlanan kitap, aradan 70 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra ancak Latin harfleriyle basılabildi ve seyahatnamenin yeterli tanıtımı yapılmadığından gereken ilgiyi de görmedi.

Yararlanılan Kaynaklar

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/rusvet-ve-gercek-533758, (Erişim tarihi: 14. 01. 2021); Özgür, G. (2008). Balkan Savaşları ve Sonrasında Bulgaristan ve Osmanlı Devleti Arasında Nüfus Göçü (Yayımlanmamış doktora tezi). İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü; Sağlam, S. (2012). Balkan Savaşı’yla İlgili Bir Seyahatname, Hastanın Başucunda Stephane Lauzanne, Türk Yurdu Türk Yurdu Türk Yurdu, 32: 303.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Lauzanne, S. (1990). Balkan Acıları: Hastanın Başucunda Kırk Gün (Osmanlıcadan Çeviren: M. Çulcu). İstanbul: Kastaş Yayınları.