İstanbul Avcılar’da, Gümüşpala Mahallesi sınırları içerisinde, - Londra Asfaltı üzerinde (No: 186)- yer almaktadır. Müzenin kurucusu olan Halûk Perk, aslen avukat olup eski eserlere karşı olan ilgi ve merakı neticesinde, 1995 yılında, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne bağlı koleksiyoncu oldu. Zamanla nitelikli eserlerden oluşan koleksiyonlarının büyümesi üzerine de 2002 yılında, Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak özel müzesini açtı. Kayıtlı 15 binin üzerinde arkeolojik eserin yer aldığı müzede, başlıca tematik konularda koleksiyon oluşturuldu ve bu konular üzerinden yayın hazırlamaya yönelik çalışmalar yapıldı. Koleksiyonlar oluşturulurken arkeolojik eserlerin yanında, etnografik obje, belge ve fotoğraf gibi tarihi ve bilimsel değeri olan pek çok malzeme bir araya getirildi. Böylelikle belirli konularda, eserlerin tarihi gelişiminin mümkün olduğunca kesintisiz olarak izlenebildiği koleksiyonlar oluşturulup, bu yolla Anadolu kültürünün aydınlatılması ve tanıtılması amaçlandı. Müzede sergileme alanı bulunmazken, eserler tasnif edilmiş bir şekilde depoda saklanmaktadır. Fakat müze ile iletişime geçilerek eserleri görebilmek mümkündür. Eserlerin teşhiri, kamu ve özel kuruluşlarla yapılan işbirliği ile İstanbul başta olmak üzere, Anadolu’nun çeşitli kentlerinde açılan süreli sergilerle sağlanmaktadır. Ayrıca eserlerin sergilenebileceği uygun bir binanın tahsisi için de çeşitli kuruluşlarla görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Müze tarafından, bünyesinde barındırdığı koleksiyonlarla ilgili 20’nin üzerinde kitap veya katalog yayınlandı. Ayrıca dışarıdan gelen araştırmacıların müzedeki eserlerle ilgili gerçekleştirdikleri çeşitli yayınlar da bulunmaktadır.

Tıp tarihi, ağırlık ve mühür koleksiyonları, Haluk Perk Müzesi’ndeki en zengin eser gruplarını oluşturmaktadır. Bu koleksiyonlar da kendi içinde tematik alt gruplara ayrılmaktadır. Özellikle sağlık alanında; Anadolu Antik dönem tıp aletleri, ecza havanları, şifalı su kapları, hacamat ve biberon koleksiyonları, göz ve diş hekimliği koleksiyonları, hamam kültürü, berber ve sünnet araç-gereçleri ve Kızılay koleksiyonu gibi pek çok alt başlıkta sistematik olarak gruplamalara gidildi. Böylelikle -koleksiyona göre değişmekle birlikte- birçok alanda, Kalkolitik Çağ’dan günümüze kadar uzanan zengin koleksiyonlar elde edildi. Bu tematik grupların dışında müzede, Roma ve Bizans dönemine ait yazılı stel ve sunak örnekleri gibi taş eserler, Tunç Çağı’na kadar uzanan, çeşitli dönemlere ait madeni ve seramik kap-kacak vb. objeler ile çeşitli araç-gereçler, süs eşyaları ve litürjik (dinsel ayinle ilgili) objeler yer almaktadır. Bunlar arasında, Amasya-Gümüşhacıköy civarında toplu olarak ele geçen Tunç Çağı’na ait; madeni idoller, çeşitli takı ve süs eşyaları, kesici aletler ve günlük kullanım eşyalarından oluşan 120 parçadan müterakim eserler, müzenin en değerli koleksiyonları arasındadır. Müzede ayrıca Anadolu-Türk dönemine ait zengin bir sikke koleksiyonu da bulunmaktadır. Sikkeler arasında Selçuklu, İlhanlı ve Anadolu Beylikleri dönemine pek çok örnek içerisinde özellikle Karamanoğulları dönemine ait olanlar, gerek sayısal niteliği gerekse daha önceden varlığı bilinmeyen çok sayıda örnekler ihtiva etmesi bakımından oldukça önemlidir.