Geleneksel Keçe Atölyeleri

Doğal ve Kültürel Miras

Önceleri küçük topluluklar kendi ihtiyaçlarını karşılamak için keçe üretirken, toplumsal yaşam ve iktisadi hayatın gelişmesiyle keçe, ekonomik bir değere dönüştü ve üretenlerin geçimlerini sağlayan bir meslek dalı haline geldi. Bu gelişmeye bağlı olarak her meslek gibi keçecilik de kendi ihtiyaçlarına karşılayan atölyelerini oluşturdu. Zaman içerisinde atölyeler kasaba ve kentlerin ticari merkezlerinde toplu halde çarşı içlerinde bir sokakta veya bir bedesten içinde faaliyet gösterdi. Atölyeler, kültürel zenginliklerin üretilerek yaşatıldığı ve sonraki kuşaklara aktarılarak sürdürülmesine aracılık eden mekânlardır. Keçe, koyun ve kuzu yününün nemli bir ortamda sıcak su ve sabun yardımıyla sıkıştırılarak yapılan atkısız ve çözgüsüz ilk tekstil ürünüdür.

Keçe üretimi, el becerisine dayanan rutin tekrarlarla yapılan bir üretim biçimidir. Türkler Orta Asya’dan göç yoluyla Anadolu’ya geldiler ve mesleklerini icra etmeye devam ettiler. Her mesleğin üretim ve pazarlama faaliyetleri farklı mekânlarda yapılmaktadır. Bu mekânlara atölye veya işlik denilmektedir. Atölye, “İçinde sanatsal üretim ve el işçiliği düzeyinde imalat yapılan mekân” olarak tanımlanmaktadır. Keçe atölyeleri, üretimin başından sonuna kadar ustalık, kalfalık ve çıraklık şeklinde yapılaşan bir sistemde öğrenilen bilgi ve becerin kullanılarak emek esaslı küçük ölçekli ve sipariş üzerine üretimin gerçekleştirildiği mekânlar olarak tanımlanmaktadır. Geçmişte bazı yörelerde ustalar belli dönemlerde seyyar olarak köy ve mezralara gidip orada gösterilen mekânlarda keçe üretimi yaptı ancak günümüzde bu uygulama kalmadı. Anadolu’da keçe atölyeleri azalsa da işlevsel olarak üretimlerine devam etmiştir.

Geleneksel keçe atölyeleri genellikle 3-3.5 metre cepheli, birbirine bitişik iki katlı, derinlemesine ince uzun planlıdır. Hamamda pişirme geleneği olan soğuk iklime sahip merkezlerde dükkânın önü kapalıdır. Bu tür dükkânların cephesinde, kapı ile yerden bir metre yükseklikte bir veya iki pencere vardır. Pencereler çoğu zaman açık olup arkasında bir kişinin oturabileceği genişlikte bir sedir bulunuyor. Toprak taban iki yılda bir defa kazılarak bol su ile ıslatılıp çiğneniyor ve mala ile düzeltilerek sert ve düzgün zemin haline getiriliyor. Tabanın toprak yapılmasının sebebi toprağın yumuşak olması, soğuğu daha az geçirmesi ve kalıba dökülen suyun fazlasını emmesidir. Hamamda pişirme geleneği olmayan merkezlerde ise taban tahta döşelidir. Ancak zaman içinde dövme ve pişirme makinelerinin kullanımının yaygınlaşması sonucunda toprak tabanlar yerini beton zemine bırakmıştır.

Geleneğin sürdürüldüğü keçe atölyelerinin çoğu metruk yapılardır. Güneş görmeyen, sadece sokak cephesinden ışık alan, tek cephesinde boydan penceresi ve kapısı olan loş, dikdörtgen, toprak veya ahşap zeminli, ağıl ve koyun kokusunun hissedildiği dükkânlardır. Keçe atölyeleri yaz kış devamlı açıktır. Atölyeler yazın serin, kışın ise soba yanmasına rağmen soğuk ve nemlidir. Eskiden atölyelerin duvarında genellikle keçelik yünün atılmasına yarayan hallaç ve yayı ile yünlerin tartılmasında kullanılan kantar asılıyordu. Makineleşme sonrasında atölyelerde duvarın bir yanında yün atma (süme) makinası, diğer bir yanda tepme makinası bulunuyor. Köşede ufak tefek aletler de vardır. Bunlar: başlıklar için tahta kalıplar, sabun, ibrik ve hasır kalıplardır. Tarihsel süreçte geleneksel keçe atölyeleri hakkında yapılan araştırmalarda sadece üretim faaliyetinin yapılmadığı, ustaların yanında yetişen çırak ve kalfalara hayatla ilgili görgü, adap ve zanaat öğretiliyordu. Atölyelerde üretim, sergileme, pazarlama ve depolama olmak üzere birçok işlevi yerine getiren mekânlar olduğu görülmektedir. Dönemin şartlarına uygun malzemelerle inşa edilen atölyelerin büyüklüğü ve planı ihtiyaçları karşılayabilecek şekildedir. Atölyelerin kapı ve pencereleri iklim şartlarına göre şekillenmektedir.

Referanslar

Seyirci, M. ve Topbaş, A. (1999). Anadolu’da Keçecilik, Erdem, İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 10(30): 577-597; Sözen, M. ve Tanyeli, U. (1994). Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi.