El-Ayyâşî, Ebû Sâlim

Kişi Seyyah

(1628 - 1679)

Berberi asıllı Ayt Ayyâş kabilesine mensup olarak 1628 yılında -bugünkü adıyla Fas olarak bilinen- Mağrib’in Sicilmâse bölgesinde dünyaya gelen Ebû Sâlim el-Ayyâşî, hayatının büyük bir kısmını da bu coğrafyada geçirdi. Yönetimin baskılarına maruz kalan Ayyâşî Ailesi zaman zaman Fas şehrine sürgün edildi. Bölgenin önde gelen mutasavvıf ailelerinden birine mensup olması sebebiyle, eğitim hayatına henüz küçük yaşlarda iken zaviye şeyhi olan babasının gözetiminde başlayan Ebû Sâlim, Kuzey Afrika’nın önde gelen medrese ve zaviyelerinde eğitimine devam etti. Şâzeliyye tarikatına intisap ederek, babasının vefatı ile devraldığı zaviyenin de şeyhliğini üstlendi. Zaviye yönetimini sürdürdüğü yıllarda babasının vakfettiği kitapları ile kurulan kütüphaneyi genişletti, seyahatlerinden elde ettiği pek çok kitabı ve kendi yazıya geçtiği eserleri de bu kütüphaneye bağışladı ve pek çok eserin günümüze ulaşmasında büyük katkıları oldu.

Kısa süren hayatı boyunca, Hac ibadetini yerine getirmek amacıyla Hicri 1059-1064-1072 yıllarında üç defa Hicaz’a seyahat eden el-Ayyâşî, bu yolculuklarından edindiği bilgi ve tecrübelerini, oldukça hacimli olarak vücuda getirdiği er-Rihletü’l-Ayyâşiyye adlı eserinde kaleme aldı. Sadece bir seyahatname olarak değerlendirilemeyecek olan eser, dönemin Kuzey Afrika, Mısır ve Hicaz tarihine ışık tutmaktadır.

Ayyâşî Seyahatnamesi aynı zamanda XVII. yüzyılın kervan yollarını, şehirlerin ve toplumların yapısını, Osmanlı yönetimi altındaki Hicaz’ın sosyal, ekonomik ve kültürel hayatını tanıtan bir rehber niteliği de taşımaktadır. Cezayir, Tunus, Mısır ve Hicaz’a, Osmanlı tebaası olmayan Müslüman bir alim bakışını yansıttığı için de ayrıca önem arz etmektedir. Kahire’de toplanan Kuzey Afrika hacıları hakkında Osmanlı arşivlerinde bulunmayan birtakım bilgilere, şehirde uzun müddet ikamet eden Ayyâşî’nin aktardığı bilgiler ile ulaşmak mümkündür. Örneğin; Kahire sürresinin şehirden görkemli bir şekilde ayrılışı ve halkın yoğun ilgisine geniş bir şekilde yer verdi. Ayrıca bu eser, Mısır’ın entelektüel ve kültürel ortamını da net bir şekilde ortaya koydu. Dönemin meşhur eğitim-öğretim kurumlarında Arap dili, mantık, hadis gibi farklı alanlarda dersler alan el-Ayyâşî, bu seyahatleri sayesinde kültürel birikimini genişletti.

Yazma nüshaları günümüze kadar ulaşmış olan eserin taş baskısı ve tahkikli neşirleri de mevcuttur. Üç Hac yolculuğuna dair bilgilerin bulunabileceği eserinde özellikle seyahatindeki tecrübelerini aktaran el-Ayyâşî son seyahatinin tarihi ile başladı ve şehirlerde kaldığı süreleri ve mevsim geçişlerini anlatmayı tercih etti.

El-Ayyâşî’nin uzun süren seyahatinin amacı kutsal mekanları ziyaret etmek ve yol güzergahındaki medreselerin eğitim-öğretim ortamından istifade etmekti. Uğradığı birçok şehirdeki ders halklarında kimi zaman dersler verdi, tartışmalara katıldı, kimi zaman da bir öğrenci olarak bulundu. Osmanlı yönetimi altındaki Trablus şehrine hayranlığını dile getirmekten kendini alamayan el-Ayyâşî şehir için; “Kusurları gözle görülemeyecek kadar azdır.” sözlerini dile getirdi.

El-Ayyâşî’nin yolculuk boyunca en çok tedirgin olduğu konu kervan yolu güvenliği, su ihtiyacının karşılanması ve veba salgınıdır. Yol güvenliği konusunda epey sıkıntı yaşadı, zaman zaman kervanın yolu kesildi ve mallarına el konulmak istendi.

Mekke ve Medine’de uzun süre kalarak hac farizasını da yerine getiren el-Ayyâşî, kutsal beldelerin manevi atmosferini canlı bir şekilde aktardı. Osmanlı idaresine olan menfi tutumunu değiştirmedi ve yönetim ile irtibat kurmadı, daha çok eğitim-öğretim faaliyetlerini takip etti, pek çok ders halkasına katılarak, Mekke’nin ileri gelen alimlerinden dersler aldı. Şehrin kültürel ortamına hızla ayak uydurdu. Mescid-i Haram dışında şehrin önemli mekanları olan mescitleri, Hz. Peygamberin ordusunun savaştığı yerleri, sahabe kabirlerini ve türbelerini ziyaret etti. Şehirlerin mimari yapılarına dikkat çekti, Bedir su kuyuları, Hira Mağarası, Uhud Dağı gibi İslam tarihinin önemli olaylarının yaşandığı ve bir kısmı kutsal kabul edilen mekanlar hakkında detaylı bilgiler verdi. Kandil kutlamaları gibi dönemin toplumsal açıdan önemli olaylarını yakından takip etti, VII. yüzyılda Hicaz’ın siyasi, ilmî, sosyal hayatını geniş bir çerçeve içinde, detaylı bir şekilde ortaya koydu.

H. 2 Muharrem 1074 yılında Mağrib hac kafilesi ile birlikte seyahatini tamamlamaya karar veren el-Ayyâşî, Gazze, el-Halil, Kudüs ve Dimyat şehirleri üzerinden Kahire ve İskenderiye’ye geldi, Trablus’tan Fas’a doğru yola koyuldu ve nihayet 17 Şevval 1074 yılında Fas’a ulaştı. Eğitim- öğretim faaliyetlerine ülkesinde devam eden el-Ayyâşî henüz 53 yaşında iken bir veba salgınında 1679 yılında vefat etti.

Yararlanılan Kaynaklar

Alevî, A. B. N. (1998). Min ‘Alâ’mi’l-Fikri ve’l-Edebi fî fecri’d-Devleti’l-Alevîyye, Ebû Sâlim el-Ayyâşî el-Mutasavvıfı’l-Edîb. el-Memleketü’l-Mağribiyye Vizâratü’l-Evkâf ve Şuûni’l-İslâmiyye.; Ayyâşî, E. S. A. B. M. (2006). Er-Rihletü’l-Ayyâşiyye. Thk. Saîd el-Fâdılî, Süleyman el-Kuraşî. BAE: Dâru’l-Süveydî.; Câsir, M. (1984). Müktetifât min Rıhleti’l-Ayyâşî (Mâü’l-Mevâid). Riyad: Dâru’r-Rufâî.; Ersöz, Ş. N. (2019). 17. Yüzyılda Mağrib’den Bir Seyyah: el-Ayyâşî’nin Seyahatnamesinde Haremeyn Yolculuğu (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.; Zirikli, H. (2002). El-Alâ’m Kamûsü Terâcim li-Eşheri’r-Ricâl ve’n-Nisâ min’el-Arab ve’l-Müstarebîn ve’l-Müsteşrikın. Beyrut: Dâru’l-ilm li’l-Melayîn.