Ekomüze

Kavram Müze

Ekoloji ve müze kelimelerinin birleşiminden türetilmiş olup, eko, insanın yaşadığı coğrafyadaki tarihsel, kültürel, sosyal ve doğal ilişkilerini kapsayan insan ekolojisi anlamındadır. Ekomüze kavramı, 1970’lerin başında Fransız müze bilimcileri George Henri Riviere ve Hugues De Varine öncülüğünde geliştirildi. Ayrıca, ICOM’un (International Council of Museums) 1970’li yıllarda yaptığı toplantı ve araştırmalar, kavramın gelişimine destek verdi. Ekomüze, doğal çevrenin ve onunla bütünleşmiş yerel nüfusun bozulmamış ve yaşayan hayatını, ziyaretçilere açan, sergileyen ve tanıtan doğal müzelerdir. Belli bir coğrafi bölgede yaşayan toplumun, gelenekleri, yaşam tarzı, tarihsel, doğal ve kültürel özellikleri sergilenir. Yerel halkın kültürel ve tarihsel kimliğini ortaya çıkarmak, gelecek kuşaklara aktarmak ve geleneksel değerlerin sadece kendileri için değil tüm insanlığın ortak mirası ve geleceği için taşıyıcılık misyonuna sahiptir. Toplumla, fiziki, kültürel, sosyal çevreyle dinamik ve karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Ekomüze içinde doğduğu çevre ve toplumun etkisine açık, onlardan beslenen ve onları da değiştiren bir konumdadır. Yerel toplumların ve ziyaretçilerin birbirilerine bakışını ve çevreleriyle olan ilişkilerini yansıtan bir aynadır. Uzun dönemli kültürel ve sosyal programlar gerçekleştirilebilir. Geleneksel üretim biçimleri, el sanatları, yerel mutfak kültürü, sosyal yapı ve kültürel dokunun, doğallığını koruyarak sürdürülebilirliğini sağlamaya ve doğal, tarihsel, kültürel ve sosyal mirasın korunmasına destek olur. Kırsal bölgelerin gelişimine katkı sağlayıp yerel toplumun yaşam standartlarını iyileştirmek, bölgesel eşitsizlikleri azaltmak gibi hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlar. Ekomüze, yerel toplumun gelişmesi ve temel toplumsal ihtiyaçların karşılanması noktasında halkla kamu kurumları arasında köprü işlevi görür ve kolektif bir sahiplenme duygusu yaratır. Yerel halkın ekonomik kalkınma ve gelişimine olanak sunar. Ekomüze, hareketli, değişken ve dinamik bir yapıya sahiptir. Yerel kimliğe odaklanır. Yerel halkın katılımı, birlikte yönetimi ve paylaşımı vardır. Yerel halk, yerel yönetim, sivil toplum örgütleri ve kamu otoritelerinin işbirliği ile kurulur. Yönetsel açıdan demokratik ve halkın katılımına açıktır. Dünyada 351 ekomüze bulunmaktadır ve 287 tanesi Avrupa sınırları içerisindedir. Avrupa’daki toplam ekomüzelerin yarıdan fazlası Fransa ve İtalya’dadır.

Türkiye, ekomüze konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye’deki eko müzelere benzer uygulamalar Hüsamettindere ve Boğatepe köylerinde gözlenmektedir. 2011 yılında kurulan Zavot Eko Müzesi Türkiye’nin ilk ve tek ekolojik müzesi olarak bilinmektedir. Geçmişten günümüze kaşar ve gravyer peynirinin yapımında kullanılan malzemeler ve köyün tarihine ilişkin bilgilerin yer aldığı müzeyi her yıl binlerce turist ziyaret etmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Borrelli, N. ve Davis, P. (2012). How culture Shapes Nature: Reflections on Ecomuseum Practices, Nature and Culture, 7(1): 31-47; Choi, M. S. (2017). A New Model in an Old Village: The Challenges of Developing an Ecomuseum, Museum International, 69(1-2): 68-79; Davis, P. (2008). New Museologies and the Ecomuseum, The Ashgate Research Companion to Heritage and Identity: 397-414; Doğan, M. (2010). Ekomüze Odaklı Sürdürülebilir destinasyon ve Gökçeada Üzerine bir Uygulama (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Çanakkale: Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Doğan, M. (2015). Ecomuseum, Community Museology, Local Distinctiveness, Hüsamettindere Village, Bogatepe Village, Turkey, Journal of Cultural Heritage Management and Sustainable Development 5 (1): 43-60; İleri Haber, https://ilerihaber.org/icerik/turkiyenin-ilk-ve-tek-ekolojik-muzesi-zavot-eko-79842.html, (Erişim tarihi: 13.10.2020)