Düşük bütçeli turizm, rutin yaşamdan ve sorumluluklardan kaçmak, kısa bir yıllık tatilin ötesine geçmek isteyen bireylerin düşük bütçe ile katıldığı bir turizm çeşididir. İngilizce dilinde budget tourism olarak isimlendirilen bu turizm çeşidi, gerçek özgürlüğü deneyimlemek, egzotik ya da en azından farklı yerlerde macera aramak ve yabancı yerleri keşfetmek üzere haz ve kişisel gelişim güdüleri ile şekillenmektedir. Düşük bütçeli turizm 1970’li yıllarda başladı, 1990’lı yıllarda ivme kazandı ve kazandığı ivme ile birlikte ekonomik açıdan öneminin farkına varıldı. Özellikle Avustralya, Yeni Zelanda ve Güneydoğu Asya ülkelerinden katılımın arttığı görüldü. Genellikle toplumların orta gelirli sınıfından 20 ile 30 yaş arasındaki gençlerin ve bekarların daha fazla katıldığı bilinmektedir.

Düşük bütçeli turizm, kendine özgü değerleri olan bir alt kültür ortaya çıkardı. Bu kültürün içerisinde farklı ve egzotik bölgeleri keşfetme amacının yanı sıra, macera olmayan ve konforu ön planda tutan kitle turizminden farklılaşma ve ucuz yaşam sürme yer almaktadır. “Düşük bütçeli turist gettosu” ismi verilen toplanma yerleri, ucuz konaklama imkanları, ucuz ulaşım seçenekleri, ucuz yeme-içme mekanları ile ilgili düşük bütçeli turistler arasındaki bilgi dağılımı ve işlevsel bir iletişim ağı, düşük bütçeli turizm için çok önemlidir. Düşük bütçeli turizme katılanlar hostel veya hostel tipi ucuz konaklama mekanlarını tercih etmektedir. Düşük bütçeli turizme katılanlar farklı özelliklere sahip bireyler olsa da her birinin başlıca motivasyon kaynağı kendini keşfetmek ve geliştirmektir. Bu nedenle bu bireyler kâşif olarak nitelendirilmektedir. Bunun yanı sıra farklı kültürleri anlamak, yerel halk ile iletişim kurmak, yerel halkın günlük yaşamlarını görerek ve buna dahil olarak güzel vakit geçirmek, duygusal bağ kurmak ve tarihi öğrenmek gibi amaçlar da bireyleri düşük bütçeli turizme katılmaya motive etmektedir. Düşük bütçeli turizm uzun süreli katılım ile şekillendiğinden yerel halk ile turist arasında daha derin bağ kurulmaktadır. Kurulan bu bağ kültürlerin birbirini daha iyi anlamasını ve insani duyguların ön plana çıkması ile toplumlar arası karşılıklı anlayışı sağlamaktadır.