Dini Metinlerde Seyahat

Kavram

Dinler açısından seyahat ve yolculuk ilk insan ve Peygamber olan Hz. Adem’den başlatılabilir. Hz. Adem’in Hindistan’daki Serendip bölgesinde bulunan Nud Dağı’nda ve eşi Havva’nın Cidde’ye indirildiği kutsal metinlerde yer almaktadır. Semavi dinlerde Hac/Hag gibi kelimelerle ifade edilen ziyaret kelimesi İslam dininde Kâbe, Arafat, Müzdelife ve Mina’ya gitmek ve belli ritüelleri yerine getirmek olarak anlaşılmaktadır. Dini bir maksatla yapılan gezilerde kutsal mekân güdüsü etkindir. Tek tanrılı dinler öncesi dönemde tapınakların önemlilerinin dağ başında veya yerleşim yerlerine uzak oluşu tesadüfi değildir. Bu mekânların gezilip görülmesi, bazı adakların bağışlanması oraların gelişip büyümesine yol açtı. Örneğin; Hititlerde krallar maiyetleriyle birlikte ibadet merkezlerini kış mevsiminde ziyaret ederlerdi. Uzakdoğu’daki dinlerde dağ üzerinde yapılan tapınaklar ve mabetler hac merkezi olarak kabul edilmekteydi. Gerek Budizm gerekse Taoizm dini hac mekânlarını yerleşim yerlerinden uzak yerlerde inşa ettiler. Hinduizm’de ise kutsal yerler etrafında dönülerek yapılan tavafın ardından mensuplarına Ganj Nehri’nde yıkanma şartı getirildi. Bu sayede günahlarından arınıp yeni bir doğuş gerçekleştirdiklerine inandılar. Japonya’da yaygın olan Şinto dininde yüksek dağlar hac merkezi olarak kabul edildi. İlkel dinlerde de benzer ritüellere rastlanılmaktadır.

Yahudilikte öncelikli olarak Kudüs’e gitmek ve belli ziyaretleri yerine getirmek gerekliydi. Bütün Yahudi erkekleri yılda en az üç defa Kudüs’te Yahve’nin önünde bulunmak mecburiyetindeydi. Yahudilikte Hz. Musa’dan önce yaşamış önemli kişilerin yaşadıkları yerleri ve su kaynaklarını ziyaret âdeti yaygındır. Mesela; Hz. İbrahim, İshak, Yakup gibi peygamberlerin mezarlarına gitmek gibi. İlgili yolculuklar Tevrat’ın değişik sayfalarında yer almaktadır. Hıristiyan inancında seyahat kültürüne baktığımızda Hz. İsa’nın doğduğu, yaşadığı ve çarmıha gerildiğine inanılan Kudüs şehrindeki Beytülahm, Golgota ve kiliseler, azizlerin, din şehitlerinin mezarlarını ziyaret daha çok öne çıkmaktadır. Azizlerin öldükten sonra sarıldıkları dokuma bez ve kumaşlar da kutsal kabul edilerek ziyaret dönüşü alınırdı. “O derece ki, hastalara onun bedeninden mendiller veya peştamallar götürülürdü ve onlardan hastalıklar gider ve kötü ruhlar çıkardı” (Resullerin İşleri, 19/12). Filistin toprakları da Hz. İsa’nın orada yaşamasından dolayı kutsallık kazanılarak gezilmesi gerekli yerler arasına girdi. Bu tür Hac merkezleri Roma’da Havari Petrus ve Pavlus’un İspanya’da Santiago de Compostela’da bulunan Havari Yacob’un mezarlarıdır. Yine Hz. Meryem adına hazırlanan sunaklar da ziyaret mekânlarıdır. Türkiye’de Efes’te bulunan Meryem Ana evi ve Demre’deki St Nicholas’ın defnedildiği yer ve Antakya kilisesi de bunlara ilave edilebilir.

İslamiyet’teki kutsal yerlere ziyarette ilk olarak Kâbe gelmektedir. Hz. Âdem’in eşi Havva ile Arafat’ta buluştuktan sonra meleklerin yol göstericiliğinde Kâbe’yi tavaf etti. Daha sonra gelen Peygamberlerden Hz. Şit tamir ettiyse de Nuh tufanında yerin altında kaldı. Hz. İbrahim ve İsmail tarafından tekrar yeniden yapıldı. Kuran’ın bildirdiğine göre haccın amacı şudur: “İnsanlar arasında haccı ilân et ki gerek yaya olarak gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde kendilerine ait birtakım yararları yakından görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini anmaları (kurban kesmeleri) için sana (Kâbe’ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yiyin hem de yoksula, fakire yedirin; sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve o eski evi tavaf etsinler” (el-Hac 22/27-29). Hac ibadeti Hz. Muhammed’in İslam dinini getirmesinden önce de cahiliyede yapılageldi. İslam’la birlikte şirk unsurları ayıklandı, Kâbe ve civarında yer alan putlar ortadan kaldırıldı. Hac ibadetinde Arafat’ta vakfe, Safa ve Merve tepeleri arasında say denilen gidiş geliş hac ibadetinin bir parçası oldu. Müslümanlar ayrıca bu dini ziyaretlere zaman içinde Hz. Peygamberin Medine’deki kabrini ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı görmeyi de eklediler. Dini bir yükümlülük olmamakla birlikte tasavvuf, din ve mezhep uluları dahil edildi.

Yararlanılan Kaynaklar

Aydın, F. (2007). Dinleri Tarihleriyle Okumak, Dinler Tarihi Yazıları. İstanbul: Ensar Neşriyat; Aydın, M. (2008). Dinler Tarihine Giriş (Dördüncü baskı). İstanbul: Din Bilimleri Yayınları; Eliade, M. (2003). Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, Taş Devrinden Eleusis Mysteria’larına (Çev. A. Berktay). İstanbul: Kabalcı Yayınevi; Harman, Ö. F., Özaydın, A. ve Öğüt, S. (1996). Hac. DİA, XXIV, 413-416. Ankara: Diyanet Vakfı; Özel, A. (2014). Kutsal Topraklara Yolculuk, Hac ve Umre Kılavuzu. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları; Schimmel, A. (1955). Dinler Tarihine Giriş. Ankara: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Özel, A. (2014). Kutsal Topraklara Yolculuk, Hac Umre Kılavuzu. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.