Çobankale Kazısı

ARKEOLOJİK KAZI VE YÜZEY ARAŞTIRMASI DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Sit Alanı Kale

Çobankale Kazı Çalışmaları, Yalova’nın Altınova ilçesi Karadere Köyü sınırlarında 102 ada / 135 parselde gerçekleştirilmektedir. Yalova şehir merkezine 25 km., Altınova ilçe merkezine yedi kilometre uzaklıkta bulunan kale, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 16.04.2004 tarih ve 10461 sayılı karar ile arkeolojik alan olarak tescil edilmiştir. Kazı çalışmaları; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Altınova Belediyesi tarafından desteklenmektedir.

Çobankale’nin Tarihi

Yalova’nın Altınova ilçesi sınırlarında yer alan ve günümüzde Yalakdere Vadisi olarak adlandırılan Antik Drakon Vadisi’ne hâkim, doğal bir tepe üzerinde yükselen Çobankale, kaynaklarda Xerigordon adı ile anılmaktadır. Kalenin, XI. yüzyılın sonlarında, Kuzeybatı Anadolu’da giderek artış gösteren Selçuklu tehdidine karşı İznik’ten Helenopolis’e (Hersek) ulaşan vadi yolunu kontrol altına almak isteyen Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. I. Konstantinos’un annesi Helena onuruna kurulmuş olan Helenopolis kentindeki iskeleden, karşı kıyıdaki Lbyssa’ya (Diliskelesi) ve buradan da Konstantinopolis’e uzanan kara ve deniz ulaşım ağı göz önünde bulundurulduğunda, Çobankale’nin inşa edildiği dönemden itibaren stratejik bir kontrol noktası haline geldiği anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda, Bizans ve Selçuklu’nun bölgedeki mücadelelerinde etkili rol oynayan kale, dönem dönem Selçuklu hâkimiyeti altına girmesi nedeniyle, Selçukluların en batıdaki sınır kalesi olarak da değerlendirilmektedir. Türklerin bu dönemde bölgedeki etkin faaliyetlerine karşı oluşturulan I. Haçlı Seferi’nde, Çobankale yine önemli bir rol üstlenmiştir. Bu doğrultuda, sefer için Helenopolis’te kamp kuran ve arkadan gelecek desteği bekleyen Haçlı orduları ile Selçuklu birliklerinin mücadele içerisinde olduğu ve Çobankale’nin kontrolünün sık sık Selçuklular ve Haçlılar arasında el değiştirmiş olduğu kaynaklardan öğrenilmektedir.

Çobankale, Osmanlı ve Bizans arasında gerçekleşmiş olan Bapheus Muharebesi’ne de yakından tanıklık etmiştir. XIV. yüzyılın başlangıcında, Yenişehir civarında etkili olan Osman Bey, İznik’i almak için girişimlerde bulunmuştur. Bu doğrultuda, ordusu ile İznik’i kuşatan Osman Bey’in, kente giriş çıkışları kapatarak halkın direnişini kırmak istediği bilinmektedir. Kuşatma esnasında İznik, Konstantinopolis’ten yardım istenmiş bunun üzerine İmparator II. Andronikos, Heteriarkos Mouzalon’u ordusu ile birlikte İznik’e göndermiştir. Ancak Osman Bey, Konstantinopolis’ten bir ordunun üzerlerine doğru harekete geçtiği haberini önceden almış ve İznik’ten hareketle Drakon Vadisi güzergahını izleyerek Helenopolis dolaylarına ulaşmıştır. Burada, üzerlerine gelmekte olan Bizans askerlerine pusu kuran Osman Bey, 27 Temmuz 1302’de günümüzdeki Hersek Sahili’ne yakın bir noktada gerçekleşen savaşta, kesin bir zafer elde etmiştir. Kaynaklarda Bapheus Muharebesi olarak anılan bu savaş neticesinde, Bizanslı tarihçi Pachymeres hâlâ daha bir Bizans kenti olan İznik’e, kuzeyden ulaşan vadi yollarının Osman Bey’in kontrolüne geçtiğini bildirmektedir. Çobankale’nin de bu vadinin başlangıcında yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda, Osman Bey tarafından stratejik bir kontrol noktası olarak ele geçirilmiş olduğu tahmin edilmektedir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemlerinde Yalova ve çevresinde siyasi hakimiyetin sağlamlaştırılmasıyla birlikte, bölgenin askeri ve stratejik dengelerinde önemli değişimler yaşanmıştır. Bu süreçte İznik ile Bursa’nın Osmanlılar tarafından fethedilmesi ve Bizans’ın bölgeden geri çekilmesiyle, önemli bir savunma yapısı olan Çobankale’nin stratejik önemi kademeli olarak azalmıştır. Bununla birlikte sürekli olarak kullanılan bir karayolu güzergahında bulunması ve çevresel hakimiyeti nedeniyle tamamen terk edilmediği anlaşılan kalenin; Osmanlı döneminde Kırkgeçit olarak adlandırılan bölgede yerel güvenliği sağlamak ve geçiş yollarını denetim altında tutmak amacıyla bir karakol olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Seyyahların Anlatımlarında Çobankale

Osmanlı Dönemi’nde Çobankale hakkında bilgi edinilebilecek başlıca kaynaklardan biri Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eseridir. Kalenin XVII. yüzyıldaki vaziyeti hakkında önemli bilgiler sunan eserde, “…Yaz ve kışta Kırkgeçit derelerinde ve Yalakâbâd Kalesi derelerinde aslâ ve katâ haramîler eksik değildir ki haramîlerin gizlendikleri ve barındıkları yataklardır…Buradan kıble yönüne dağlar üzere sık ağaçlı ormanlar geçip İznik Gölü…” şeklinde ifadeler yer almaktadır. Evliya’nın anlatımında geçen Yalakâbâd Kalesi’nin, tarif edilen çevresel unsurlar ve konumu dikkate alındığında Çobankale olduğu anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi’nin aktardığı satırlardan, XVII. yüzyılda kale çevresinin güvenlik açısından istikrarsız bir bölge haline geldiği ve çevredeki vadi ile ormanlık alanların eşkıyalar tarafından barınak olarak kullanıldığı yerler durumuna dönüştüğü görülmektedir. Bu durum, kalenin söz konusu dönemde askerî işlevini büyük ölçüde yitirdiğini gözler önüne sermektedir. 

XIX. yüzyılda gelindiğinde Çobankale’nin konu olduğu seyahatnameler incelendiğinde, kalenin artık tamamen kullanım dışı kaldığı anlaşılmaktadır. 18 Mart 1838 tarihinde bölgeden geçen Charles Fellows’un gezi notlarında, kalenin doğal güzellikler ile çevrili etrafından dere akan bir tepede konumlandığı kaleme alınmıştır. Bununla birlikte Fellows, tepenin zirvesinde Roma dönemine ait olduğu tahmin edilen bir sur yapısını gözlemlemiş ve bu sur sistemine ait sekiz ila on yuvarlak kulenin halen ayakta olduğunu belirtmiştir. Gezgin, kalenin adının da “Çoban Kalesi” olduğunu kaydetmiştir. 1861 yılında bölgeyi gezen gezgin Georges Perrot da Çobankale’yi gözlemlemiş ve ayrıntılı bir betimleme sunmuştur. Perrot’a göre, antik dönemde İznik – İzmit – İstanbul bağlantısını sağlayan Yalakdere yolunda, vadi içinde 70 x 16 metre (ölçüler hatalıdır) boyutlarında dörtgen bir kalenin kalıntıları yer almaktadır. Kalenin karakol işleviyle kullanılmış olabileceğini aktaran Perrot, sur duvarlarının büyük taşlarla örüldüğü ve iç pencere sekilerinin ulaşabildiği mazgal deliklerinin varlığından bahsetmektedir. Seyyah, kalenin bir Bizans yapısı olduğunu belirtmiştir.

Kalede Gerçekleştirilen İlk Bilimsel Çalışmalar

Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafından 1981 yılında, Anadolu Ortaçağ Kaleleri Araştırması yayımlarının yeni serisi başlatılmıştır. Bu kapsamda, seçilmiş Bizans kalelerinin plan ve fotoğrafik belgelerle kayıt altına alınmasını amaçlayan bir araştırma tasarlanmıştır. Proje doğrultusunda İngiliz araştırmacı Clive Foss, bölgeyi ziyaret ederek Çobankale hakkında ilk bilimsel çalışmayı hazırlamıştır. Bir kazı çalışma yapılmadan, yalnızca yüzeyden seçilebilen surlar ve yapı izleri takip edilerek kalenin ilk kez planı çıkartılmıştır. Hazırladığı raporda, kalenin inşa evreleri hakkında da çıkarımlarda bulunan Foss, antik kaynaklarda geçen Xerigordos’un şüphesiz Çobankale olduğunun kanısına varmıştır. 

Prof. Dr. Halil İnalcık ise Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarını anlatan eserlerinde sıklıkla Çobankale’nin önemine değinmiştir. Osman Bey’in bölgedeki hakimiyeti açısından Çobankale’nin stratejik bir nokta olduğunu belirten İnalcık, burada gerçekleşen Bapheus Muharebesi’ni Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı olarak kabul etmenin doğru olacağını dile getirmiştir. 

Kazı Faaliyetleri

Çobankale’deki kazı çalışmaları Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından verilen izin doğrultusunda, Bursa Müzesi başkanlığında ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Prof. Dr. Selçuk Seçkin’in bilimsel danışmanlığında 2017 yılında başlamıştır. 2017 ve 2018 sezonlarında kaledeki yoğun bitki örtüsü temizlenerek sur sisteminin önemli bir bölümü açığa çıkartılmıştır. Bununla birlikte sur sisteminin içerisinde kalan alanın da temizliği tamamlanmış ve bu temizlik esnasında Clive Foss’un çizmiş olduğu plandaki sarnıç yapısı olduğu düşünülen toprak dolgulu alan ile karşılaşılmıştır. 2019 yılında çalışmalar, sarnıcın planının tespit edilmesi amacıyla bu bölümde yoğunlaştırılmıştır. 

2020 yılında Çobankale Kazısı, yıl boyu devam eden kazı çalışmaları statüsüne alınarak Türk Tarih Kurumu tarafından desteklenmeye başlanmıştır. 2020 yılı kazı sezonunda, önceki sezondaki çalışmalarda bir kısmı açığa çıkartılan sarnıcın, konservasyon ve restorasyonu için zemin seviyesine ulaşılana dek kazısı devam ettirilmiştir. Yine Clive Foss’un, planında yapı kalıntıları olarak belirtmiş olduğu ve kalenin en yüksek noktasını teşkil eden alanda da çalışmalar başlamıştır. Yapılan kazı çalışmalarında, apsisli ve yaklaşık 6 x 2 metre ölçülerinde dar uzun planlı bir yapı kalıntısı ile karşılaşılmıştır. Yapılan kazılarla yaklaşık olarak 1,5 metre yüksekliğinde korunmuş duvar kalıntıları açığa çıkartılmıştır. Mimari özellikleri ile çevresinden ele geçen arkeolojik buluntuların değerlendirilmesi sonucunda, söz konusu yapının bir şapel olduğu belirlenmiştir. Şapelde devam eden çalışmalar sonucunda zemine gömülü iki iskelete de rastlanılmıştır. 

2021 yılından itibaren Çobankale Kazısı, 5272 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Prof. Dr. Selçuk Seçkin’in kazı başkanlığında yürütülmektedir. Aynı kazı sezonunda, kalenin sur sistemine ağırlık verilmiştir. Yürütülen kazı çalışmaları ile sur hattının kuzey kesiminin çift sur sistemi ile inşa edildiği ve üç adet dairesel planlı burçla tahkim edildiği açığa çıkartılmıştır. 2021 yılını takip eden yıllarda kalenin planının belirlenebilmesi amacıyla sur duvarları takip edilerek kazılar yürütülmüştür. 2023 yılındaki çalışmalar esnasında batı sur hattında yer alan ve K4 – K5 olarak adlandırılan iki burç arasında, kaleye giriş – çıkışların sağlandığı kapı açıklığı keşfedilmiştir. Yine aynı yıl yürütülen çalışmalarda, yaklaşık 180 x 120 metre ölçülerinde düzgün olmayan dikdörtgen plan sergileyen Çobankale surlarının tamamı gün yüzüne çıkarılmıştır. Tüm sur çevresi boyunca, farklı planlar sergileyen 17 burç ve bir gözetleme kulesi de açığa çıkartılmıştır.

Günümüzde devam eden kazı çalışmalarında, araştırmaların kalenin iç kesimlerinde yoğunlaştırılması planlanmıştır. Bu doğrultuda; kale içindeki yerleşimin dokusunun, yapılaşmanın ve olası mimari kalıntıların daha ayrıntılı bir biçimde ortaya çıkartılabilmesi amacıyla kazı çalışmaları sürdürülmektedir. İlerleyen yıllarda gerçekleşecek olan kazıların; bölgenin Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ilişkin tarihsel süreçlerinin daha iyi anlaşılmasına önemli katkılar sağlayacağı ön görülmektedir. 

Referanslar

Foss, C. (1996). Survey of Medieval Castles of Anatolia: Nicomedia 2. British Institute of Archaeology at Ankara Monograph, Oxford.; İnalcık, H. (1993). Osman Ghazi's Siege of Nicaea and the Battle of Bapheus. E. Zachariadou (Editör). The Ottoman Emirate 1300-1389. Institute for Mediterranean Studies, Heraklion, 77-100.; Pachymeres, Georges. (2009). Bizanslı Gözüyle Türkler. Çev. İ. B. Barlas. İstanbul; Seçkin, S. (2018). Tarihsel Süreçte Yalova/Altınova Çobankale, CEDRUS, 6: 535-553.; Seçkin, S. (2021). Yalova/Altınova Çobankale’de Yapılan Çalışmalar Hakkında İlk Değerlendirme. 24. Uluslararası Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Kitabı, ss. 602-618..

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: