Bizans Mimarisi

Doğal ve Kültürel Miras

Yunan, Pers ve Ermeni kültürünün hakim olduğu topraklar üzerinde, Roma yapı sanatının doğuya taşınması ve Hz. İsa’nın öğretilerinin vücut bulması ile şekillendi. Bizans mimarisini askeri, sivil, dini ve kamu binaları olarak dörde ayırabiliriz. Mabed olarak çoğunlukla dikdörtgen planlı, doğu yönünde apsisle sonlanan, batı yönünde bir ön avlusu olan Bazilikalar kullanılıyordu. Hristiyanlığı destekleyen I. Constantin, kiliselerin yapımını da üstlendi. Askeri yapılar ise surlar ve hisarlardan oluşur. Kamu binaları, halkın talepleri doğrultusunda gelişip evrildi. Halkın su ihtiyacı olduğunda sarnıçlar ve su kemerleri ile hizmet sağlanmış, eğlence ihtiyaçları hipodrom ve tiyatrolar ile karşılandı. Ticaretin gelişmesi, inşa edilen limanlar ve meydanlarda kurulan pazarlar sayesinde oldu. Şehir planlamasında dikey ve yatayda ana hattı oluşturan iki geniş cadde bulunur ve diğer sokaklar ızgara oluşturacak şekilde 90 derecelik açıyla bu akslara bağlanırlar. Bu sayede denizyoluyla karaya ulaşan mallar, hızlı bir şekilde iç pazarlara dağılıyordu.

Bizans mimarisini tipik yapan en önemli özellik, kubbelerin oldukça küçük, fener ışıklıklı yapılması ve duvarlarda tuğla kullanımıdır. Ayasofya’ya kadar kiliseler ve bazilikalar aksiyel planlı yapılırken AyaSofya, hem merkezi planlı hem de aksiyel tasarlandı. Kubbe çapı geç döneme kadar yedi metreyi geçmezken AyaSofya da ise görenleri hayran bırakan kubbe, 32 metrelik çapa ulaşır. Haç planlı kiliselerde kubbeyi taşıyan dört ana kemer, dört sütun tarafından taşınır. Diğer mekanların üstleri ise çapraz veya kubbeli tonozlarla örtülmüştür. Bizans yapılarının dışı ne kadar sadeyse, iç mimari tam tersine zengin ve görkemlidir. Kullanılan teknikler, dini figürleri ve onların hikayelerini resmetmek amacıyla uygulandı. Dini hikayeler, mozaikler ve ikonalar vasıtasıyla betimlenirdi. Zeminler genellikle mermer kaplamadır. Duvarlardaki mermer kaplamalar genellikle skoutlosis tekniği kullanılarak iki plakanın damarları birbirlerine örtüşecek şekilde düzenlendi. Bizans mimarisinde en sık rastlanan kesme taş ve aralarda tuğla hatıllar yapılmasıdır. Bu yapım tekniği, deprem yüklerini karşılamak ve binaya esneklik kazandırmasından kaynaklanmaktadır. Bizans mimarisi birçok ülkede Neo-Bizans akımını oluşturmuş ve yapılarda etkisini sürdürdü.

Yararlanılan Kaynaklar

Akoğlan Kozak, M. ve Çakır O. (2012). A Conceptual Study on Recreational Leadership. İçinde; 6th World Conference for Graduate Research in Tourism, Hospitality and Leisure (ss. 24-29), Fethiye; Berkin, G. (2018). Bizans Mirası: Mimarlık ve Sanat, International Journal of Social and Humanities Sciences, 2(2): 53-64; Duzguner, F. (2004). Iustinianus Döneminde İstanbul’da Yapılar. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Gray, E. D. (1984). Managing Our Way to a Preffered Future, Parks and Recreation, 47-49; Karaküçük, S. (2008). Rekreasyon Boş Zaman Değerlendirme. Ankara: Gazi Kitabevi; Öngen, S. ve Aysal, N. (2017). Malzeme ve Rengin Dili: Mermer Kaplama Tekniği Skoutlosis ile Giydirme, Restorasyon ve Konservasyon Araştırmaları Dergisi, 1 (20): 24-32.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Eyice, S. (1984) Aya Sofya. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.