Arkeometri

Kavram Arkeoloji

Kimya, fizik, matematik, biyoloji, istatistik gibi temel bilimler ile malzeme bilimi, çevre, jeoloji, inşaat gibi mühendislik alanından faydalanan, kurgusal yönü ile mimarlıktan, geçmişi modellerken bilgisayar teknolojilerini kullanıp bu alanların tümünü en genel anlamda arkeolojik malzemenin tanımlanması için kullanan ve veri üreten bir bilim dalıdır. Bir diğer anlamı da geçmişin uygarlıklarını anlamaya ve anlatmaya çalışan teknik çalışmaların tümüdür.

Kelime kökenini oluşturan erkeo eski, metri de ölçme anlamındadır. İngilterede 1950’li yıllarda üretilen bu kelime Türkiye’de de aynen kabul edilmiştir.

Gün ışığına çıkarılan her arkeolojik buluntuda akla gelen sorular buluntunun niteliği, ne zaman, nasıl ve nerede üretildiği, ne amaçla kullanıldığı yolundadır. Bu karmaşık sorulara ancak arkeolojik, fen ve doğa bilimsel yöntemlerin birlikte uygulanması yoluyla cevap bulmak olasıdır. Arkeolojik buluntuların tam ve doğru olarak değerlendirilmesi ve böylece dünya kültür tarihinin daha iyi anlaşılabilmesi için buluntu ile ilgili yanıt verilmesi gereken sorular şunlar olmalıdır:

1) Buluntu nedir?

2) Hangi madde veya maddelerden yapılmıştır?

3) Hangi teknik ya da teknikler kullanılarak üretilmiştir?

4) Ne amaçla kullanılmıştır?

5) Bulunduğu yerde mi yapılıp kullanılmıştır yoksa farklı bir yerden mi alınıp getirilmiştir?

6) Ne zaman yapılmıştır?

7) Buluntu orijinal halinde midir yoksa bulunduğu ortamda (toprak veya su altında) kaldığı sürece değişikliğe uğramış mıdır?

8) Buluntu orijinal halinde midir yoksa üzerinde birtakım değişiklikler yapılmış mıdır?

9) Buluntuların yaşayan kültürlerle olan bağlantısı nedir?

Bu soruların yanıtını ararken arkeolog, hem sosyolog gibi geçmişte yaşamış uygarlıkları her yönü ile anlamak ve değerlendirmek hem de fen ve doğa bilimlerinin tüm yöntemlerini kendi disiplini içerisine sokmak zorundadır. Arkeometristler bu aşamada çalışmalara katkı vermekte, sorulara metodolojik cevaplar aramakta ve sunmaktadır.

Günümüzde arkeometrik çalışmalar aşağıda belirtilen başlıklar altında yürütülmektedir: Taş/kayaçlar, toprak, sediman ve killer, seramik ve camlar, sıva (duvar resmi katları) ve harçlar, madenler, curuflar ve metal buluntular, boya, pigment, sırlar, ahşap, tekstil, deri, fildişi, reçineler, paleocoğrafya (arkeobotani, arkeozooloji, paleoklima vb.) çalışmaları, biyomateryaller (hububat, gıda kalıntıları, kan lekesi, tekstil, dna), kaynak çalışmaları (provenance), çeşitli yöntemlerle tarihlendirmeler, çeşitli yüzey tarama çalışmaları (prospection), teknoloji-modelleme çalışmaları (3D modelleme), koruma ve onarım (konservasyon ve restorasyon) çalışmaları ve etnoarkeolojik çalışmalar.

Atatürk, bir ulus yaratmanın tarihiyle ve geçmişiyle ancak bir bütün olacağına emindir. Genç Cumhuriyetin kurumları da bu yönde oluşturuldu, çağdaş eğitim almış kadrolar ve kurumlar yaratılmaya çalışıldı. Üniversitelerde Arkeoloji, Antropoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri kurulurken, alan çalışmaları da başladı. Gerçekleştirilen kazılarla Anadolu’nun binlerce yıl ötesine ulaşan değerleri açığa çıkmaya başladı. 1960’lı yıllara gelindiğinde Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden temel bilimci akademisyenlerin arkeologlarla işbirliği halinde ilk defa sistemli olarak arkeometrik araştırmalar yapmaya başladıklarını görülür. 1975 yılında yapımına başlayan Keban Barajı bu alanda arkeolojik çalışmalara önemli bir ivme kazandırdı. ODTÜ’de 1975 yılında zamanın rektörü Kemal Kurdaş’ın desteği ile ortaya çıkan inisiyatif, yapımına başlanan Keban Barajı ile Aşağı Fırat Havzası’nda su altında kalacak tarihi eserlerin kurtarılmasına yönelik kurtarma projesi altında çok disiplinli çalışma gruplarının oluşturulması ve koordinasyonu ile sonuçlandı. Bu durum doğrudan ve dolaylı olarak ilk sistematik kazıların başlatılmasına, buralarda çağdaş kazı tekniklerinin uygulanmasına, yeni ekip çalışmalarına ve organizasyonuna, belgeleme çalışmaları ve yayınları ile ilk bilimsel buluşmaların ve ortaklıkların başlamasına neden oldu. Bu dönemde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Prehistorya Anabilim Dalında çalışmalarına başlayan Ufuk Esin’in (1933-2008) metal buluntular üzerine gerçekleştirdiği araştırmalar, arkeometri alanının Türkiye’deki öncü çalışması olarak kabul edilmektedir.

1980’li yıllarda, ODTÜ ve TÜBİTAK’ın desteğinde bir araya gelen araştırmacılar (Ufuk Esin, Halet Çambel, Sevim Buluç, Bahadır Alkım, Handan Alkım, Raci Temizer, Ergun Kaptan, Ay Melek Özer, Önder Öztunalı, Şeref Kunç, Alaattin Çukur, Yeter Göksu, Volkan Ediger, Naif Türetken, Mehmet Ergin, Muzaffer Sanver, Mustafa Özbakan, Emine Caner, Gülay Dereli, Zehra Yeğingil, Olcay Birgül ve Şahinde Demirci) ilk kez bir arkeometri çalışma grubu oluşturdular. Bu çalışma grubu, gerçekleştirdikleri çalışmaları her sene düzenledikleri Arkeometri Kolokyumları’nda paylaştı, sunulan bildiriler periyodik olarak yayımlandı. Bu çalışmalar 1986-1992 yılları arasında TÜBİTAK desteği ile AKSAY (Arkeolojik Kalıntıların Spektroskopik ve Analitik Yöntemlerle İncelenmesi) Ünitesi’ne dönüştü. 1985 yılında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün her yıl düzenlediği Uluslararası Kazı ve Araştırma Sempozyumu’na, Arkeometri bölümü de ilave edilerek sempozyumun başlığı Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu olarak değiştirildi. Bu sempozyumda sunulan bildiriler Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu bildiri kitapları arasında Arkeometri Sonuçları Toplantısı adı altında ayrı bir kitap serisi halinde yayınlanmaya devam etmektedir.

ODTÜ Arkeometri Anabilim Dalı, 29. Uluslararası Arkeometri Sempozyumu’na düzenleyici olarak 1994 yılında ev sahipliği yaptı. 2009 yılında ise ODTÜ’de arkeometri alanında tematik çalıştaylar düzenlenmeye başlandı. İlki, Türkiye Arkeolojisi’nde Seramik ve Arkeometrik Çalışmalar Çalıştayı, 2011 yılında ikincisi Türkiye Arkeolojisi’nde Cam: Arkeolojik ve Arkeometrik Çalışmalar Çalıştayı”, 2013 yılında üçüncüsü Türkiye Arkeolojisinde Metal: Arkeolojik ve Arkeometrik Çalışmalar Çalıştayı, 2015 yılında dördüncüsü Türkiye Arkeolojisinde Taş: Arkeolojik ve Arkeometrik Çalışmalar Çalıştayı ve sonuncusu da 2019 yılında Türkiye Arkeolojisinde Takı ve Boncuk: Arkeolojik ve Arkeometrik Çalışmalar Çalıştayı”olarak gerçekleşmiş ve bildiriler basılı halde yayın haline getirilmiştir. Bu arada Arkeometri alanında çalışmalarda bulunan temel bilimci, arkeolog, sanat tarihçi, mimar ve koruma uzmanlarının katılımıyla hayat bulan 37 makalae içeren bir armağan kitap da 2012 yılında alana kazandırıldı.

Arkeometri çalışma grubu bu araştırmalarını sürdürürken ODTÜ’nün birçok bölümünün desteği ile 1990 yılında ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü’ne bağlı olarak Arkeometri Anabilim Dalı eğitim vermeye başladı. Daha sonra Çukurova Üniversitesi’nde de yüksek lisans eğitimi verilmeye başlandı, Boğaziçi Üniversitesi’nde de Prof. Dr. Hadi Özbal’ın sorumluluğunda Arkeometri Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu. 2004 yılında ODTÜ Arkeometri Anabilim Dalı, Doktora Programı’nı da alana kazandıran birim oldu. 2015 yılında Batman Üniversitesi’nde de Arkeometri Yüksek Lisans Programı eğitime başladı.

Referanslar

Akyol, A.A. (2012). Archaoemetrical Perspectives in Turkey, Selevcia Ad Calycadnvm, 2: 201-208; Esin, U. (1986). Arkeolojide Kullanılan Arkeometrik Araştırmalara Genel Bir Bakış. İçinde; I. Arkeometri Sonuçları Toplantısı. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları; Leute, U. (1990). Spectroscopy and Archaeometry, Spectrochimica Acta Review, 13 (2): 167-190; Renfrew, C. ve Bahn, P. (1993). Archaeology - Theories, Methods and Practice, A Reprint. Londa: Thames and Hudson Ltd; Tite, MS (1991). Archaeological Science-Past Achievements and Future Prospects, Archaeometry, 33 (2): 139-151.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Akyol, A.A. (2013). Dünyada ve Türkiye’de Arkeometrinin Dünü ve Bugünü (Prof. Dr. Levent Zoroğlu’na Armağan). İçinde; M. Tekocak (Editör). İstanbul: Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Armağan Dizisi-3: 55-62.