Kültür Ekonomisi

Kavram Ekonomi

Değer, kültür ve ekonominin işbirliğiyle yaratılmaktadır. Buna karşılık ekonomi dâhil yaşam, içerikler bütünü olduğundan temelde kültürle değerlenmektedir. Bu nedenle kültür ekonomisi terimi uzun süre kültürün ekonomik, ekonominin de sosyo-kültürel boyutunu vurgulamak amacıyla kullanılmıştır. 1930’ların Frankfurt Okulu’nun mensupları Max Horkheimer ve Theodor Adorno’nun tüketim, kültür ve seri üretim arasındaki ilişkiyi tartışmak için kitle kültürü yerine kültür endüstrisi terimini kullanmaları (1944) bir yana bırakıldığında kültür ekonomisi terimi 1960’lı yıllardan itibaren belirginleşmeye başladı.

Kültür ekonomisi kavramı, savaş sonrası dönem olan 1960’lı yıllarda sanat ve kültürel miras alanlarında artan maliyet ve özellikle kamunun veya devletin bu süreçteki işlevi üzerine yapılan tartışmalarla ortaya çıktı. Bu kapsamda Baumol ve Bowen’in 1966 yılında yayımlanan Performing Arts: The Economic Dilemma (Gösteri Sanatları: Ekonomik İkilem) başlıklı kitapları, kültür ekonomisi konusunda kavramsal ve teorik altyapıyı sunan öncü bir yayın olarak kabul edilmektedir.

1973 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Akron Üniversitesi Profesörü William Hendon tarafından kurulan Association for Cultural Economics’in (daha sonra Association for Cultural Economics, International’ın/ACEI) kuruluşu, bu kurumun dergisi Journal of Cultural Economics’in (1977) yayımlanmaya ve yıllık toplantılarının (ilki 1979 yılında Edinburg’da) düzenlenmeye başlamasıyla birlikte kültür ekonomisi terimi yaygınlaşırken alan da özerkleşti. Latin Amerika ve Avrupa’da kültürel ekonomi terimi uzun süre kültürel politikanın ekonomik boyutuyla ilgili olarak kullanıldı.

1970’li yıllarda kültürel bellek/öz temelinde yaratılan içeriklerin kitlesel üretiminin ve küresel ölçekte dağıtımının ve tüketiminin/deneyimlenmesinin etkinleşmesi ile özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin bu alandaki hâkimiyeti Avrupa ülkelerinde kültür endüstrileri tartışmalarını yaygınlaştırdı. Nitekim 1980’lerde İngiltere başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde kültür endüstrileri ile ilgili araştırmaların arttığı gözlendi. Dolayısıyla kültür endüstrisi/leri konusundaki tartışmalar kültür ekonomisi ve yönetimi alanının gelişmesini sağladı. Benzer bir durum İngiltere’de The Department for Culture, Media and Sports (DCMS) rehberliğinde 1990’lardaki yaratıcı endüstriler merkezli çalışmalarda da gözlendi. Zaman içinde bütün bu kavramlar/alanlar bütünleştirilerek “Merkezinde kültürel miras ve öz sanat alanları (arşiv, müze, sit alanları, yaşayan kültür/festivaller, el sanatları, kütüphane; heykel, resim, tiyatro, fotoğraf vb.), bu merkezin dışındaki ilk dairede kültür endüstrileri (sinema, radyo, televizyon, kayıtlı-canlı müzik, yayıncılık, video oyunları vb.) ve ikinci dairede yaratıcı endüstrileri (tasarım/moda, iç mekân, üretim, mimari, reklamcılık, yazılım, oyuncak, ar-ge vb.), dış dairede de ilgili diğer alanları (PC üretimi, mobil teknolojiler vb.) içeren” bir iç içe geçe daireler şeklindeki modelleme belirginleşti. Bu süreçte yaratıcı ekonomi (BM-UNDP/UNCTAD), copyright endüstrileri (WIPO), içerik endüstrileri (OECD), kültür endüstrileri (AB- Fransa), yaratıcı endüstriler (AB- İngiltere), kültürel ve yaratıcı endüstriler (AB- İngiltere), deneyim ekonomisi (AB- İskandinav Ülkeleri) ve kültürel miras ekonomisi gibi farklı terim ve yaklaşımlar ortaya çıktı. Sonuçta bugün kültür ekonomisi/endüstrileri ve yönetimi alanı farklı oluşumları içeren çatı bir alan olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye’de, çeviriler dışında, kültürel ve yaratıcı endüstriler ile kültür ekonomisi konusundaki öncü özgün çalışmalar ise XXI. asrın başından itibaren ortaya çıkmaya başladı (örnek için bkz. N. Özdemir 2012- Kültür Ekonomisi ve Yönetimi’in içinde; Tüketim- Kültür İlişkisi ve Kültür Ekonomisi- 2007; Kültür Ekonomisi ve Yunus Emre -2008; Kültür Ekonomisi ve Endüstrileri ile Kültürel Miras Yönetimi -2009). Bu alandaki ilk lisansüstü ders Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halkbilimi Anabilim Dalı yüksek lisans programında Kültür Ekonomisi ve Yönetimi başlığıyla verilmiş ve verilmeye de devam etmektedir.

Kültürel ekonomik değer temelli bütün üretim, aktarım, tüketim ve değerlendirme aşamaları kültür ekonomisini oluşturmaktadır. Doğal, tarihi ve kültürel miras veya bellekten beslenen kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında değerlendirilen sektörler temel kültürel ekonomik alanlar olarak belirginleşmektedir. Kitle kültürü, sanat ve mirasın desteklenmesi merkezli ilk dönemdeki değerlendirmeler bugün yeni konu ve alanlarla zenginleşirken kültür ekonomisi ve yönetimi de özerkleşerek etkinliğini artırmaktadır.

“Kültür girişimciliği ve destekçiliği, kültürel tasarım, kültür yönetimi, kültür turizmi, müzecilik, kültürel miras, kültürel sermaye, kültürel ekonomik ürün ve hizmetler, yaratıcı kümeler, kültürel ekonomik talep/arz-katılım-dağıtım-tüketim, sanat piyasası ve fonları, gösteri sanatları, görsel ve plastik sanatlar, arşivler, kültürel mekân, kayıtlı ve canlı müzik sektörü, kültürel ekonomik teşvikler, kent kültürü ekonomisi, kültürel organizasyonlar, sinema, eski ve yeni medya, kültürel ekonomik fırsatlar ve gelişmeler, yaratıcı bireylerin mülkiyet haklarının korunması, eğlence endüstrisi, festival ekonomisi, yaratıcı kent, korsan yayıncılık, kültür ekonomisinin hukuki boyutu, yaratıcı ortaklıklar, kültürel ekonomik havzalar, tasarım ekonomisi, geleneksel bilgi ve genetik kaynakların kültürel ekonomik boyutu, geleneksel/doğal yaşam ekonomisi, dizi ekonomisi, kültürel ekonomik küreselleşme- yerelleşme- küyerelleşme, kültürel ve yaratıcı endüstrilerin örgütlenmesi, kültürel ekonomik haritalar, ödül ekonomisi, moda, mimari, reklamcılık, sanal ve dijital kültür, kültürel ekonomik projelerde verimlilik, yaratıcı eğitim ve çevre, koleksiyonculuk ve antika piyasası, ticarileşen kültür, alternatif ve tamamlayıcı tıp, hediyelik eşya, mutfak ekonomisi, internet ekonomisi, sanal-dijital yayıncılık ve kütüphanecilik, el sanatları, animasyon, elektronik oyun ve oyuncak, yazılım ve akıllı teknolojiler” gibi farklı alanlar kültür ekonomisi kapsamında değerlendirilmektedir.

Kültür ekonomisi özellikle kent merkezli bir kalkınma alanı olarak belirginleşmektedir. Kent kimliği ve markası çalışmaları doğal, tarihi ve kültürel mirasın korunmasını ve çağdaş yaratıcılıklarla geliştirilmesi sağlanmaktadır. AB- Avrupa Kültür Başkenti, UNESCO- Yaratıcı Kentler Ağı ve Türkiye- Marka Kentler gibi projelerle kent merkezli kültürel ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. WIPO’nun geleneksel bilgi, geleneksel kültürel ifadeler, genetik kaynaklar ve yaşayan kültürel miras temelli coğrafi işaretler kapsamındaki tescilleri kent markalarının yaratılmasında oldukça önemlidir.

Yine UNESCO’nun 1972- Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi ve 2003- Yaşayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi (SOKÜM Sözleşmesi) ile 2005- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi doğal, tarihi ve kültürel mirasın korunarak insanlığın refahı ve barışı kapsamında değerlendirilmesini ve (bilhassa KİFAÇ Sözleşmesi) kültürel yaratıcı endüstrilerin desteklenmesini amaçlamaktadır. Özellikle turizm ve medyanın etkisiyle doğan bu sözleşmelerin de etkisi ve katkısıyla doğal, tarihi ve kültürel mirasın bütüncül olarak korunması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi temelinde kültürel miras ekonomisinin, dolayısıyla kültür ekonomisinin gelişmesi hızlanmıştır.

Özgün miras, içerik, deneyim, yaratıcılık, telif, tescil ve marka, sürdürülebilir kalkınma alanı olarak kültür turizmi kültür ekonomisi ve endüstrileri ile birlikte değerlendirilmelidir. Nitekim kültürel ekonomisi ve endüstrileriyle kültür turizminin birbirleriyle etkileşim ve işbirliği içinde geliştikleri gözlenmektedir. Dolayısıyla güçlü bir kültür turizmi sektörü, öncelikle kültürel ekonomik ve endüstriyel alanlardaki gelişmeyle gerçekleştirilebilir.

Yine sanal, dijital ve akıllı teknolojilerdeki gelişmelerle birlikte kültür ekonomisi ve endüstrileri, dolayısıyla kültürel ve yaratıcı alanlar ulusal ve uluslararası ölçekte daha önemli hâle gelerek belirginleşmektedir. Nitekim son dönemde kültürel ve yaratıcı endüstrilerle ilgili bilimsel, idari ve mesleki birimlerin (üniversite, fakülte, bölüm, program, araştırma merkezi, STK, kamu kurumu vb.), program ve projelerin dünyanın özellikle gelişmiş ülkelerinde ortaya çıkmaya başladığı gözlenmektedir. Gelecek kültürel ve yaratıcı alanlar üzerinden tasarlanmaktadır.

Sonuç olarak öz sanat ve kültürel miras temelinde turizm ve bilişim başta olmak üzere kültürel ve yaratıcı endüstriler, dolayısıyla sektörler kültürü yerel, ulusal ve küresel sürdürülebilir kalkınmanın kaynağı ve anahtarı haline getirmiştir.

Yararlanılan Kaynaklar

Anheier, H.K. (Editör) (2008). The Cultural Economy. Londra: Sage Publiations; Davies, R. and G. Sigthorsson. (2013). Introducing The Creative Industries – From Theory to Practice. Londra: Sage Publiations; Hartley, J. vd. (2013). Key Concepts in Creative Industries. Londra: Sage Publiations; Hasmondhalgh, D. (2007). The Cultural Industries. Londra: Sage Publiations; Scott, A.J. (2000). The Cultural Economy of Cities. Londra: Sage Publiations; Towse, R. (2014). Advanced Introduction to Cultural Economics, Cheltenham, UK: Edward Elgar Publishing Limited.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Adorno, T.W. (2008). Kültür Endüstrisi- Kültür Yönetimi. İstanbul: İletişim Yayınları; Baumol, W. ve W. Bowen (1966). Performing Arts: The Economic Dilemma, Hartford, CT: The Twentieth Century Fund; Florida, R. (2012). The Rise of The Creative Class. New York: Basic Books; Jones, C., M. Lorenzen and J. Sapsed. (2015). The Oxford Handbook of Creative Industries. The Oxford University Press; Özdemir, N. (2017). Kültür Ekonomisi ve Yönetimi. Ankara: Hacettepe Yayıncılık; UN- UNDP/UNCTAD (2008). Creative Economy Report 2008.