Eski Doğanbey Köyü (Domatia)
Doğal Sit Alanı Kentsel Sit Alanı YERLEŞİM MERKEZİ Köy Yerleşimi
Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
-
2025
Aydın’ın Söke ilçesinde Büyük Menderes Havzası’nın delta bölümünde Mykale (Samsun) Dağları'nın güney yamacında kurulmuş olan bir Rum Köyü’dür. Osmanlı kayıtlarında Domatya, Domatça ve Tomatçe gibi isimlerle alınan köyün isminin Yunanca "oda" kelimesinden türediği düşünülmektedir. Dilek Yarımadası Milli Parkı sınırları içerinde yer alan köy, hem doğal hem de tarihsel zenginliğe sahip bir bölgededir. Herodotos’un, övgüyle bahsettiği bölge, Menderes Havzası’nın verimli ovaları hayvan ve bitki çeşitliğiyle sayısız canlının doğal yaşam alanıdır. Flora çeşitliği açısından çok sayıda endemik tür barınan bölge Milli Park kapsamıyla koruma altına alınmıştır.
Prehistorik döneme uzanan bölgedeki insan yerleşimi İonlarla birlikte yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Felsefe, matematik ve şehircilik alanlarında başarılı olan İonlar ticaret yoluyla ekonomik güç elde etmişlerdir. Miletos, Thebai ve Priene gibi antik çağın önemli şehirlerine komşu olan Domatia’nın tam olarak hangi dönemde kurulduğu kesinlik kazanmamıştır. Osmanlı dönemine ait 1840 tarihli nüfus defterleri Domatia’nın demografik yapısına ait bilgiler ihtiva etmesi bakımından oldukça önemlidir. 2959 ve 2960 numaralı defterlerden, köyün Söke’ye bağlı olduğu ve 507 Rum erkek nüfusunda sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca yine bu belgeler, köyün genç nüfusa sahip, gelir dağılımın orta düzeyde olduğu ve haklın büyük çoğunluğunun çiftçilikle ile uğraştığını göstermektedir. 1891 tarihli Aydın salnamesinde Domatia’da üç yüzün üstünde hane ve 1468 kişinin yaşadığı kaydına ulaşılmaktadır. Osmanlı’nın son dönemlerinde Söke bölgesinde meyan kökü ticaretinin İngiliz kökenli tüccarlar tarafından yönetilmesi, bölgeye adalardan gelen Rum nüfusu arttırmıştır. Bu dönemde Domatia bölgedeki en yoğun Rum nüfusa sahip olmasıyla ön plana çıktığı anlaşılır.
Mykale Dağı’nın eteklerinde, Büyük Menderes Deltası’na hâkim bir konumda olmasıyla dikkat çeken Domatia’nın kurulmasında, birçok faktör rol oynamıştır. Nehirden daha geride kurulmasının temel nedenlerinden biri, dağdan esen rüzgârın etkisiyle bölgenin sivrisineklerden korunan bir özelliğe sahip olması yatar. Yazın kavurucu sıcaklığının bu kesimde daha az hissedilmesi ve ovaların tarım için kullanılması yine yerleşim yerinin belirlenmesinde belirleyici unsurlardır.
Taş döşemeli dar sokakları, tek veya iki katlı konutlarıyla dikkat çeken köyün kuruluşunda topografyanın getirmiş olduğu esaslarla göre Şarlak Deresi’nin doğusuna ve batısına doğru yayılım göstermiştir. Yerleşim alanın daha fazla olması ve kamu yapılarının bu kesimde yoğunlaşması bakımından batı yakasının ilk ikamet yeri olduğu düşünülmektedir. Çiftçilik, balıkçılık ve küçük ticaret işleriyle uğraşan bölge halkı avlulu taş evlerde yaşam sürmüşlerdir. İki küçük köy meydanına sahip yerleşkede, konutun haricinde kilise, eczane, bakkal, tuhafiye dükkânı, köy kahvesi, yağ ve sabun imalathaneleri gibi dini, sosyal ve ticari yapıların da varlığı bilinmektedir. Ayrıca köyde bir hastanenin olması dikkat çekicidir.
Köydeki yapıların büyük çoğunluğu yöreye özgü irili ufaklı bej ve sarımtırak renkteki kayrak taşı ve mermerle yığma tekniğiyle inşa edilmiştir. Kuru duvar tekniğinin uygulandığı bu yapılarda toprak harç bağlayıcı malzeme olarak kullanılmıştır. Farklı cins malzeme kullanılmış olmasın karşın, sık örgü biçimi cephelerde bütünsellik oluşturur. Ayrıca kireç harçlı ve sıvalı kırma çatılı hımış yapılar da köyde mevcuttur. Kapı ve pencere açıklıkları ahşapla çerçevelenmiş ve ahşap kepenkler zarif metal mandallarla duvara tutturulmuştur. Ancak ticari yapıların kepenklerinde metal tercih edilmiştir. Köydeki yapılar genellikle iki katlı olarak inşa edilmiş, alt kat depo ve mutfak, üst katlar ise ahşap kirişler üzerine oturan odalardan meydana gelmiştir. Evin arazisine göre biçimlenen avlular hem konutların giriş alanlarını hem de tuvalet veya banyo gibi bölümlerini kapsamaktadır.
Asırlar boyunca birlikte yaşam süren Türk ve Rum halkı 1923 yılında imzalanan Nüfus Mübadelesi Sözleşmesi ile zorunlu göçe tabi tutulmuştur. Domatia’da yaşan Rumlar bu zorunlulukla Yunanistan’a giderken; Yunanistan’ın Selanik bölgesinde yaşayan Türkler Domatia köyüne yerleştirilmiştir. Türk göçmenlerin buraya gelmesiyle köyün ismi Doğanbey olarak değiştirilmiştir. Bir süre bu yeni bölgeye alışmaya çalışan Türk yerleşikler, topografyanın getirmiş olduğu zorluklara uyum sağlayamadıklarından ve köyün sokaklarının araç geçişi için uygun olmadığından yeniden göç etmek durumunda kalmışlardır. 1980’li yılların ortasında yavaş yavaş yer değiştiren köy haklı Yeni Doğanbey Köyü olarak anılan bölgede yaşamlarını sürdürmektedir. Doğanbey’in terk edilmesiyle başlayan süreç evlerin kısa sürede harabeye dönmesine yol açmıştır.
Doğanbey Köyü’nün bu ıssız durumu, binlerce yıllık geçmişe sahip bir kültür dokusunun yok olma tehlikesini beraberinde getirmiştir. Köyün yeniden ayağa kaldırılması süreci ise yine 1980’lerin ortasına dayanır. Çoğunluğu İstanbul’da yaşayan, bölgenin kültürel ve doğal yapısının önemini bilen bir grup akademisyen, sanatçı ve mimar köyün ihyası için uzun ve zorlu süreçler yaşamışlardır. 2010 yılında D Köy Projesi ile bölgesinin tüm zenginliklerine dikkat çeken Mimar Erhan İşözen başta olmak üzere, köyün son sakinleri kendi olanaklarıyla evleri ayağa kaldırmışlardır. Özellikle koruma amaçlı imar planlarının çıkarılması ve aslına uygun restorasyonlarının gerçekleştirilmesi neticesinde Domatia / Doğanbey Köyü özgün kimliğine yeniden kavuşmuştur. Ayrıca Doğanbey’in son sakinleri, aynı zamanda köyün dışa açılan kapısı olan Karina bölgesinin de kalkınması için yerel halk ile çalışmalar yürütmüş ve sahil boyunca sıralanan yapıların balık restoranlarına dönüştürülmesinde yol gösterici olmuşlardır.
Eko turizm alanında yapılan çalışmaların yanı sıra pek çok yapının butik konaklama mekânı olarak hizmet etmesi bölgenin giderek daha fazla tanınmasını sağlamış ve köye olan ilgiyi arttırmıştır. Sanat, doğa ve kültür köyü olarak varlığını sürdüren Domatia / Doğanbey her geçen gün daha çok insanın ziyaret ettiği, doğasına hayran olduğu, taş sokaklarında geçmişin izlerini rahatlıkla anlayabildiği bir değer olarak yaşamaktadır.
Domatia / Doğanbey’de yapılan çalışmalar hali hazırda devam etmektedir. Mimari faaliyetlerin yanı sıra Erhan İşözen tarafından kaleme alınan Mykale’ye Yolculuk Taş Köyün Hikâyesi adlı kitap 2025 yılı içerisinde Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanacaktır. İşözen, bu eserde köye dair tüm değerleri ayrıntılı bir şekilde anlatarak, burada yapılan çalışmalara ışık tutmuştur. Ayrıca bu kitap köyden göç edenler ile köye gelen mübadillerle yapılan sözlü tarih çalışmalarını ihtiva etmesi bakımından belgesel değere de sahiptir.
Referanslar
Akdeniz, E. (2002). Büyük Menderes Havzasında Prehistorik Yerleşim Dokusu, Belleten,LXVI (245): 1-5; Avcı, M.- Avcı, S. (2014). Resimli Türkiye Florası, 1 (Editör: A. Güner, T. Ekim). İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları; Başar, H. (t.y). Dilek Yarımadası- Büyük Menderes Deltası Milli Pakının Rekreasyon Amacıyla Kullanımının Ekonomik Değerinin Saptanması: Bir Seyahat Maliyet Yöntemi Uygulaması. İzmir: Çevre ve Orman Bakanlığı Yayınları; Çelik, İ. (2019). Büyük Menderes Havzasında Tarihi Kaynaklar ve Kültür Turizmi, Yeni Fikir Dergisi. 11(23): 47-56; Herodotos (1983). Heredot Tarihi, (Çev. M.Ökmen- A. Erhat). İstanbul: Remzi Kitabevi; İşözen, E. (2014), Domatia Doğanbey Köyü D Köy Proje Sunumu. İstanbul; Kemaloğlu, M. (2021). Türkiye Selçuklularında Gayr-ı Müslim Tebaa ile Kurulan Sosyal İlişkiler, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 4 (7): 166-185; Niewöhner, P. (2016). Miletos/ Balat Arkaik’ten Osmanlı Dönemi’ne Kadar Kent Planlaması ve Anıtlar. İstanbul; Özdemir, M. (2009). 275 Nolu Söke Ser’iyye Sicilinin (1-212 Arası Hükümler) Trankribi. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi; Özekmekçi, M. M. (2018). 1840/41 Tarihinde Balat Kazası Nüfusu ve Demografik Özellikleri (2961 Numaralı Nüfus Defterine Göre), MCBÜ Sosyal Bilimler Dergisi.16 (3): 385-406; Salğar, E. (2023). Bilim Tarihinde Dönüm Noktası: Milet Okulu, Dört Öge (24): 53-70; Sarı, M.- Şimşek, M. (2016). 1841 Tarihli Nüfus Defterine Göre Söke’de Rumların Nüfus Yapısı”. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9 (44): 484-495; Sütgibi, S. (2008). Doğal Ekosistemler Üzerinde İnsan Faaliyetlerinin Doğrudan ve Dolaylı Etkileri: Büyük Menderes Deltası, Marmara Coğrafya Dergisi. 18: 222-237.
-
2025
Eski Doğanbey Köyü (Domatia). Aydın ili Söke ilçesinin Doğanbey Mahallesi’nde yer alan tarihi köy. Eski Doğanbey Köyü, Söke ilçe merkezine 30 kilometre, Aydın il merkezine 75 kilometre uzaklıktadır. Antik Thebai yerleşiminin doğusunda bulunan köy, deniz seviyesinden yaklaşık 150 metre yüksektedir. Dilek Yarımadası’nın güney ucunda, sırtını Mykale Dağları’na (Samsun Dağları) yaslamış olan Eski Doğanbey Köyü, Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı sınırları içinde yer alan ve günümüzde yaşantının devam ettiği tek yerleşmedir.
Köyün eski adı farklı kaynaklarda Domatia, Domatya, Domatça, Damatça, Tomatçe ya da Tomanca olarak geçmektedir. Rumca’da odalar anlamına gelen “Domatia” kelimesinin, büyük avlulara sahip oda şeklinde inşa edilen yapıyı ifade eden “nmotia” kelimesinden türediği düşünülmektedir. İsim, zamanla Doğanbey’e dönüşmüştür.
Eski Doğanbey Köyü’nün geçmişi MÖ VII. yüzyıla uzanmaktadır. Köyün eski sakinleri olan Rumlar Samos, Sakız, Kıbrıs ve On İki Ada’dan gelmiş; çiftçilik, hayvancılık, balıkçılık, bağcılık, şarapçılık ve zeytincilikle geçimlerini sağlamıştır. Köy, mübadele yıllarına kadar, sunduğu ürün çeşitliliği ve pazarlara erişimi ile oldukça hareketli ve gelişmiş bir ticari ve sosyal hayata sahip olmuştur. 1800’lü yıllarda Padişah Abdülaziz’in fermanıyla bölgeye yerleştirilen Rumlar, 1924 yılından sonra, Lozan Anlaşması ile karara bağlanan mübadele çerçevesinde Yunanistan’a göç etmiş, onların yerine Selanik’ten gelen Türkler yerleştirilmiştir. Geniş aile yapısına sahip olan Türk göçmenler, bir süre, köydeki evleri herhangi bir değişiklik ve onarım yapmadan kullanmıştır. Nüfusun artmasıyla birlikte, eski yapılar çeşitli tadilatlarla ihtiyaçlara uygun hale getirilmeye çalışılmış, ancak, tarımda gerçekleşen modernizasyon çerçevesinde traktörün köylünün yaşamına girmesi, dar ve dik sokakların traktör kullanımına uygun olmaması, ayrıca köyün tarım arazilerine uzak olması, altyapı ve genişleme olanaklarının kısıtlı olması gibi nedenlerle, göçmen aileler 1980’lerin ortalarında köyü terk etmiş; iki kilometre güneyde, tarım alanlarına yakın bir düzlükte devletin desteğiyle yeni bir yerleşim yeri kurmuştur. Bundan sonra Doğanbey köyü, “Eski” ve “Yeni” olarak iki isimle anılmıştır. Boşalan ve kaderine terk edilen Eski Doğanbey Köyü’nde uzun bir süre yalnızlık hüküm sürmüştür. Bir zamanlar 375 hanenin olduğu Eski Doğanbey Köyü, 1992 yılında, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından kentsel sit alanı ilan edilmiş; köyün tarihi ve kültürel mirasının korunması için 17 konut, beş dükkan, iki kahve, bir kahve ve konut, üç çeşme, bir şapel, üç çınar ağacı ve bir meydan tescillenmiştir.
1980’lerin sonlarına doğru, büyük şehirlerden gelen entelektüel ve akademisyen bir grup, Eski Doğanbey Köyü’nde terk edilen ve çoğu yıkılmak üzere ya da yıkılmış olan eski Rum evlerini satın almaya, restore etmeye ve ikincil konut olarak kullanmaya başlamıştır. 1890’larda inşa edilen eski hastanenin (daha sonraları ilkokul olarak kullanılmıştır) ve bazı tarihi yapıların aslına uygun şekilde restore edilmesi bir yandan köyün yeniden yaşanan bir yer olmasını, bir yandan da popülerleşmesini sağlamıştır. Eski Doğanbey Köyü’nde tarihi Rum evlerinin restore edilmesi, 2000’li yıllarda yerli ve yabancı film şirketlerinin ilgisini çekmiş, köy, filmlerde mekan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Alman yapımı “Pinokyo,” Türk yapımı “Entelköy Efeköye Karşı” ve “Dedemin İnsanları” Eski Doğanbey Köyü’nde çekilen filmlerdendir. Film endüstrisinin yanı sıra, köy, araştırmacıların da ilgisi çekmiş; mimarlık, şehir planlama, peyzaj mimarlığı, sosyoloji gibi farklı disiplinlerin bakış açısından incelenmiştir. Ayrıca, Eski Doğanbey Köyü’nün turizm potansiyeli farklı paydaşların katıldığı çalışmalarda ele alınmıştır. 2016 yılında, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün önderliğinde merkezi yönetimin, yerel yönetimin, sivil toplum kuruluşlarının ve yerel halkın katılımıyla Ekoköy Çalıştay’ı düzenlenmiş, köyde gerçekleştirilebilecek turizm aktiviteleri tartışılmıştır. Tartışmaların ışığında geliştirilen ekoköy stratejisi çerçevesinde, yöresel ürün satış birimlerinin, kuş gözlem kulesinin ve su kuşları müzesinin oluşturulması, doğa yürüyüş ve bisiklet parkurlarının düzenlenmesi planlanmıştır.
Günümüzde, yazın 60, kışın 10 kişinin ikamet ettiği Eski Doğanbey Köyü, büyük şehirlerden keşfe gelen ziyaretçileri ağırlamaktadır. Tarihi taş evleri restore edilen, mülkiyet yapısıyla birlikte toplumsal ve ekonomik yapısı da değişen Eski Doğanbey Köyü’nde varlıklı, eğitimli, entelektüel, akademisyen, yazar, sanatçı, koleksiyoner ve bürokrat olan kentli yeni sakinler, köyü görmeye gelen ziyaretçilere olumlu bakmakta, ancak, ziyaretçilerin çevreye duyarlı olmalarını beklemektedirler.
Eski Doğanbey Köyü’nde, taş evlerin şekillendirdiği, rengarenk çiçeklerin ve yemyeşil ağaçların süslediği, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, ziyaretçileri önce Şarlak Deresi, ardından da bir şapel ve cami karşılamaktadır. Köy, topoğrafyaya uygun olarak şekillenen organik bir yerleşme dokusuna sahiptir. Kuzey-güney doğrultusundaki vadi tarafından ikiye bölünen Eski Doğanbey Köyü’nde yapılaşma vadinin batı tarafında yoğunlaşmış, böylece konutlarda serin olması gereken depo ve mutfak gibi mekânların kuzeye, yaşam odalarının ise doğuya bakması sağlanmıştır. Yerleşme, sosyal ve dini olmak üzere iki merkez etrafında gelişmiştir. Sosyal merkez, köylülerin bir araya geldiği kahvelerin, dükkanların ve XX. yüzyıl ortalarında yerine cami inşa edilen eski zeytinyağı üretim atölyesinin bulunduğu kısımdır. Aios Konstantinos Kilisesi ise, köyün dini merkezini oluşturmuş, ancak, mübadele sonrasında önemini yitirmiş, kadınların çeşme başında çamaşır yıkadığı bir alana dönüşmüştür. Günümüzde ise Aios Konstantinos Kilisesi’nin yalnızca kalıntıları mevcuttur. Eski Doğanbey Köyü’nde, usta taş işçiliğinin ilk bakışta göze çarptığı evler yığma yapı tekniğinde inşa edilmiş olup, bir, iki ya da üç katlıdır. Bir kısmı tek odalı, bir çoğu iki ya da dört odalı olan bu evlerin bazıları sofalı, bazıları hayatlı, bazıları da cumbalıdır. 2001 yılında restore edilen eski hastane, 2004’ten bu yana Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi olarak faaliyet göstermektedir. Binada müze, sergi salonu, kütüphane, bilgisayar odası ve kafe bulunmaktadır.
Taş evleriyle ünlü Eski Doğanbey Köyü bir açık hava müzesi gibidir. Ancak, mimarisiyle öne çıkan köy, doğal güzellikleri nedeniyle de görülmeye değerdir. İçinde yer aldığı Milli Park, benzersiz bitki çeşitliliği nedeniyle Avrupa Konseyi tarafından Flora Bio-Genetik Rezerv Alanı ilan edilmiştir. Dilek Yarımadası Büyük Menderes Deltası Milli Parkı, Uluslararası Sulak Alanlar Sözleşmesi, Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi ve Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunmasına Ait Sözleşme çerçevesinde korunmaktadır. Eski Doğanbey Köyü, Milli Park’ın zengin florası, endemik bitki türleri ve kuş çeşitliliği sayesinde, kültür turizminin yanı sıra eko turizm bölgesi olarak da gelişmektedir. Kavaklıburun ve Karasu arasındaki iki kilometrelik parkurda botanik turu düzenlenmektedir. Ayrıca, Ziyaretçi Tanıtım Merkezi etkinlikleri kapsamında, Olukdere Kanyonu’nda rehberli doğa yürüyüş turları düzenlenmektedir. Doğa sporları için elverişli olan bölgede, dağ bisikleti sporu tutkunları için doğal stabilize ve az eğimli parkurlar bulunmaktadır.
Referanslar
Aşçı, M. (2016). Bir Rum Köyü: Domatia (Eski Doğanbey Köyü), Mimarlık Dergisi, 387: 55; Çakmak, B., Göktuğ, T. H. (2021). Çekirdek Köylerin Eko-köy Kapsamında Değerlendirilmesi: Kuşadası ve Söke Ekoturizm Ağı Örneği, Mimarlık Bilimleri ve Uygulamaları Dergisi, 6 (2): 444-460; Gürses Söğüt, S. (2010). Doğanbey (Domatia) Köyü’nde Yapısalcı Tipolojik Çözümleme Yöntemi İle Mekansal Değişime Bakış. (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul; Orhan, G., Yücel, Y. G. (2019). Kırsal Mekanın Metalaşması ve Soylulaştırmanın Köy Hali: Doğanbey Köyünün Dönüşümü, Mekansal Adalet Dergisi, 1(1): 8-38; Öden, H. Y. (2019). Eski Doğanbey Köyü Evleri ve Mekansal Olarak Sinemada Kullanımı, İdil Sanat ve Dil Dergisi, 61: 1199-1208; Söke Belediyesi (2025). Eski Doğanbey Köyü. https://soke.bel.tr/tarihi-merkez/eski-doganbey-koyu/12, (Erişim tarihi: 01.02.2025); 09Ajans (2011). Söke Tarihi ve Kültürü. İzmir: 09 Ajans Yayıncılık.