Adrasan
Yerleşim Merkezi / Destinasyon Deniz Destinasyonu
-
2019
Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı bir sahil beldesi olan Adrasan, Antalya’nın 90 kilometre ve Kemer’in 55 kilometre güneybatısında yer alıyor. Musa Dağı’nın eteklerinde yer alan Adrasan, sit alanı olması sebebi ile doğal güzelliği bozulmamış bir sahaya, temiz bir plaja ve berrak bir denize sahiptir. Ayrıca Çıralı ve Olympos gibi turistlerin önemli uğrak noktalarına yakınlığı nedeniyle en çok tercih edilen tatil noktalarından biridir. Akdeniz ikliminin hakim olduğu Adrasan beldesinde, yaz ayları sıcak ve kurak geçerken kış ayları yağışlı ve ılık olarak seyrediyor. Bu elverişli iklimi nedeniyle dört mevsim boyunca yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır.
1960’lı yılların başında Adrasan’ın adı Çavuşköy olarak değiştirilmesine rağmen, bu isim değişikliğini benimsemeyen yöre halkı hala Adrasan adını kullanmayı tercih etmektedir. Adrasan isminin Luvi kökenli olduğu düşünülüyor, hatta benzer olan Adrasos ismi Klikya’da Mut ilçesi yakınlarında da kullanılmıştır. Beldedeki kalıntıları ilk çağlara kadar dayanmasına rağmen Adrasan’ın adı ilk kez Atrasas olarak MS 1400 civarında kayıtlara geçti. Bu isim 1521 yılında Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye adlı eserinde büyük gemilerin bile emniyetle barınmasına elverişli ve döneminin en korunaklı limanı olan Adrasan ile özdeşleştirildi.
Roma döneminde kaleme alınan bir denizcilik kitabında ise Sulu Ada’nın (Krambousa) 7,5 kilometre kuzeyinde Posidarisus adında bir yerleşim yerinden bahsedilmiştir. Daha sonra sözü geçen yerleşim yerinin Adrasan koyunun kuzeyinde bulunan Kız Kalesi Tepesi olduğu tespit edilmiştir. Bu tepenin üzerinde ve dik yamaçlarında yer alan yerleşim yerlerine ait kalıntılar ilk çağ ve Ortaçağ'da insanlar tarafında iskân edildiğini gösteriyor. Tepede yer alan bu kalıntılar içerisinden günümüze kadar korunan Bizans Kalesi ise Osmanlı döneminde de kullanıldı. Evliya Çelebi’nin de övgüyle bahsettiği Adrasan beldesi antik dönemde olduğu gibi XIX. yüzyılda da yoğun bir yerleşim dokusuna sahipti. Mübadele öncesinde Rum ustaların inşa ettikleri yerleşim yerlerinin bazıları hala ayakta durmaktadır. Kaliteli taş işçiliğine sahip olması, bol miktarda ahşap malzemenin kullanılması ve ahşap tavanlara süslemelerin işlenmesi söz konusu evlerin belirgin özellikleri olarak nitelendirilmektedir.
Adrasan portakal, nar ve az da olsa zeytin bahçeleri ile 850 hektar tarım alanına sahiptir. Bunun yanı sıra yerli halk seracılıkla da uğraşımaktadır. Ancak son zamanlarda Adrasan’ın popülaritesinin artması sebebi ile beldenin en önemli gelir kaynağı turizm olmaya başladı. Kuzey-Güney yönlü olarak uzanan 1.800 metrelik Adrasan sahiline portakal ve nar bahçeleri arasından geçilerek ulaşılıyor. Adrasan sahili, sakinlerine iki çeşit kumsal tipi sunuyor. Sahilin kuzey bölümünde kumsal taşlı ve deniz derin; sahilin güney kısmındaki kumsal ise ince kumlu ve deniz oldukça sığdır. Adrasan’da konaklama seçenekleri oldukça fazladır. Konaklama tesislerin birçoğu sahilin arkasında bulunuyor. Asma ahşap köprülerle ulaşılan pansiyonlar ise dere yatağına yerleştirdikleri platformlarla diğer konaklama seçeneklerinden farklı bir atmosfer sunuyor. Ayrıca sahilin gerisinde ağaçların arasında yer alan kamp alanları da turistler için farklı bir konaklama seçeneği olarak değerlendiriliyor.
Sakinliği ve huzur dolu ortamı ile şehir hayatından uzaklaşmak isteyenlerin daha çok tercih ettiği Adrasan’da doğa yürüyüşleri gerçekleştirilebiliyor, yat turları ile yeni koylar keşfedebiliyor ve elverişli hava koşulları nedeniyle su sporları tercih ediliyor. Etrafı çam ormanlarıyla çevrili iki uzun burun arasında bulunan Adrasan, meraklılarına farklı yürüyüş rotaları sunuyor. Bunlardan ilki Adrasan’dan Antalya’nın Akdeniz’deki en uç noktasında bulunan Gelidonya Feneri’ne olan yedi saatlik bir yürüyüş parkurudur. Zorlu geçen parkur sonrasında doğaseverler tatmin olacağı bir manzara ve unutulmaz bir hikâye ile karşılaşıyor. Gelidonya Feneri, bölgeye göç eden kırlangıçlar sebebiyle adını Likya dilinde kırlangıç anlamına gelen “kaledonya” kelimesinden aldı. Bu bölgede ters akıntılardan dolayı birçok gemi kayalara sürüklendiği için bölge su altı mezarlığına dönüşmüştür. Hatta antik çağda bu alanı gemisi hasar almadan geçen gemiciler tanrıların kendilerine yardım ettiğine inanarak buraya Kutsal Burun adını vermişler.
1934 yılında inşasına başlanan Gelidonya Feneri’nin yapımı 1936 yılında tamamlandı. Ayrıca 237 metre yükseklikte ve denizden üç kilometre içeride inşa edilen bu fener, Türkiye’nin en yüksek deniz feneri olarak biliniyor. Fenerin bekçiliğini 1944 yılından bu yana üç kuşaktır Demir Ailesi yapıyor. Öyle ki Demir Ailesi için Gelidonya Feneri bir aile yadigârı ve bir yuvadır. Diğer bir yürüyüş rotası ise Adrasan-Kızıl Dağ (Üçbük Kızılı) arasındaki parkurdur. Bu parkur toprak yoldan oluşuyor ve üç saatlik kolay bir rota sunuyor. Tamamı eski maden yolundan oluşan bu patika yolun sonunda turistler iki krom madeni keşfediyor. Yürüyüş rotaları haricinde Adrasan’da tekne turları düzenleniyor. Bunlardan ön önemlisi Suluada turudur. İsmini adadan çıkan tatlı sudan alan Suluada, denizcilik tarihi boyunca bölgede seyahat eden tüm gemilerin su ihtiyacını karşılamıştır. Bu etkinlikler haricinde Adrasan ve civar bölgeleri 4x4 araç turları, su altı dalışları ve deve turları gibi birçok farklı turistik etkinliğe katılma fırsatı sunuyor.
Referanslar
Antalya Gezi Rehberi (2016). Gelidonya Feneri (Taşlıkburnu Feneri), https://www.antalyagezirehberi.net/gelidonya-feneri.html, (Erişim tarihi: 19.07.2019); Gezimanya (2017). Adrasan, https://gezimanya.com/turkiye/antalya/adrasan, (Erişim tarihi: 10.07.2019); Neredekal.com (2016a). Gelidonya Feneri, https://www.neredekal.com/gelidonya-feneri/, (Erişim tarihi: 18.07.2019); Neredekal.com (2016b). Çavuşköy, https://www.neredekal.com/cavuskoy/, (Erişim tarihi: 09.07.2019).
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Adak, M. C. G. (2003). Çıralı Adrasan Gezi Rehberi-Olympos. İstanbul: Günışığı Yayıncılık.