Turizme Aşırı Bağımlılık
Kavram Ekonomi Kamu Yönetimi
-
2020
Turizm, yaşamsal ihtiyaçlardan kaynaklanan bir olgu olmadığı, belli bir dönem ve belli bir yerde ortaya çıkmadığı bir gerçektir. Dolayısıyla, turizm toplumun sosyal davranışını nitelediği ve toplumsal yapının belirli bir düzeye ulaşımının bir ürünü olduğu söylenebilmektedir. Toplumların bilgi birikimleri, deneyimleri, değer yargıları ve tepkileri turizm sektörünün biçimlenmesine neden olmaktadır ve ülkelerin ellerinde bulundurdukları arz kaynaklarını da turizmin şekillendirilmesinde kullandıkları ortaya çıkmaktadır. Turizm faaliyetleri sonucunda ülkeler, ulusal gelirlerini artırmakta, doğrudan ve dolaylı uyarılmış harcamalar yoluyla gelirlerin yayılmasına katkı sağlamakta, ödemeler dengesi ve istihdama katkıda bulunmakta, vergi gelirlerini artırarak altyapı ve üstyapılarında iyileşme imkanı gibi pek çok olumlu kazançlar elde etmektedir. Ancak turizmin sağladığı olumlu katkılar, ülkelerin sadece turizme bağımlı olmaları beraberinde pek çok sorunun ortaya çıkmasına da neden olmaktadır. Bu olumsuzlukları iki kategoride ele almak mümkündür. Birincisi, ülkelerin ve destinasyonların turizme aşırı bağımlı olmaları gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasındaki açığı kapamaktan ziyade daha da genişlemesine neden olmaktadır. Turizme aşırı bağımlılık batılı ürün ve hizmetlerin karşılanması noktasında ortaya çıkmakta ve dev çokuluslu şirketlerin turizm sektöründeki hakimiyetlerinden kaynaklanmaktadır. Turizmde bağımlılık ilişkisinin şiddeti ülkede sunulan turizm hizmetlerinin türüne ve niteliğine göre değişmekte, özellikle paket tur ve her şey dahil sistemlerinde bağımlılık en üst noktaya çıkmaktadır. İkincisi ise, turizm sektörünün kullandığı kaynakların genelde doğal ve kültürel kaynaklara dayalı olması, kolay işgücü bulma gibi çekicilikleri sebebiyle bir anlamda turizme bağımlılık oluşmaktadır. Yükselen turizm talebine karşın, bu yükselişten ülkelerin ve destinasyonların aynı oranda olumlu etkilenebileceğini düşünmek yanıltıcı olabilmektedir. Turizm talebinin zorunlu olmaması, ikame olanaklarının çokluğu, sosyo-ekonomik ve siyasal değişikliğe bağlı olarak sürekli değişmesi nedeniyle makroekonomik dengelerin sadece turizme bağlı olması doğru değildir. Özellikle, turizme aşırı bağımlı ülkeler, kriz, salgın, doğal afetler ve pandemi dönemlerinde olumsuz bir şekilde etkilenmektedirler. Nüfuslarının kat ve kat fazlasını ağırlayan ve tek geçim kaynakları turizm olan, özellikle ada ülkelerinin bu dönemlerde GSYİH’larında azalmalarla karşı karşıya kalınmaktadır. Sonuçta turizme aşırı bağımlılık hem yabancı denetimi şeklinde hem de ülke ya da destinasyonlarda tek sektörün ortaya çıkması, gelirlerinin azalması ve diğer sektörlerin dışlanmasına neden olmaktadır.
Referanslar
Akoğlan Kozak, M, Evren, S. ve Çakır, O. (2013). Tarihsel Süreç İçinde Turizm Paradigması, Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 24(1): 7-22; Akpulat, N. A. ve Üzümcü Polat, T. (2019). Turistik Destinasyonlarda Turizmin Etkilerine Yerel Halkın Bakış Açısı: Çeşme Örneği, Journal of Recreation and Tourism Research, 6(4): 448-463; Çiçek, D. ve Sarı, Y. (2018). Kalkınma Kuramları ve Turizmin Gelişimi, Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 6(4): 993-1015; Dündar, Y. ve Ünlüönen, K. (2019). Neo-Kolonyalizm Aracı Olarak Kitle Turizminin Etkileri Üzerine Bir Araştırma, Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 7(3): 2066-2107; Soyak, A. (2009). Türkiye’ye Yönelik Yabancı Turizmin İktisadi Etkileri: Akdeniz ve Ege Bölgeleri üzerine Bir Araştırma (İkinci baskı). İstanbul: Derin Yayınları.