Sirkeci’den Cağaloğlu’na çıkan yokuş üzerinde Ankara Caddesi ile Ebusssuud Efendi Caddesi’nin kesiştiği köşede bulunan otelin kesin inşa tarihi ve mimarı bilinmemektedir. Dönemin Avrupa Neo-Klasiği üslubunda yapılan otel, dönem yapılarına göre dış cephe açısından mimari olarak oldukça sadedir. Meserret sözcüğü, kelime anlamı olarak sevinç manasına gelmektedir. Otelin giriş katı İttihat ve Terakki döneminden itibaren Meserret Kıraathanesi adıyla faaliyet gösterdi. Yakub Cemil ve arkadaşları 1916’da Babıali’yi basmaya karar verdiklerinde burada toplandılar. 07. 10. 1919 tarihli bir Osmanlı arşiv vesikasından; mütareke döneminde otelin Fransız askerlerinin elinde olduğu ve işletmecinin Babıali’ye dilekçe vererek askerlerin otelden çıkartılmasını istediği anlaşılmaktadır. Otel ve kıraathane, Babıali’de olması sebebiyle Cumhuriyet döneminde yazarların, şairlerin, gazetecilerin müdavimi oldukları bir mekân haline geldi. Ayrıca, Eminönü, Hanlar Bölgesi ve Kapalıçarşı’ya yakınlığı sebebiyle özellikle Anadolu’dan gelen tüccarların konakladığı bir otel oldu. Otelin müdavimlerinden Sait Faik Abasıyanık’ın Meserret Oteli adlı hikayesi bu otelde geçmektedir. Hikâyede; seyahate çıkmış iki erkek, bir kadından oluşan grubun Meserret Oteli’ne giderken ve otele geldikten sonra yaşadıkları anlatılmaktadır. Kıraathane, 1960’lı yıllardan itibaren işlevini yitirerek pastaneye dönüştürüldü. 1970’li yılların sonunda hem pastane hem de otel kapandı; uzun müddet boş kaldıktan sonra Ziraat Bankası tarafından kullanılmaya başlandı. Son yıllarda Fibabanka tarafından kullanılan yapı, 2018 yılının sonlarında tekrar otel olarak hizmet vermeye başladı. Dört yıldızlı olarak hizmet veren üç katlı ve 25 odalı otelin, eskiden kıraathane olan alt kısmı ise günümüzde dönerci olarak hizmet vermektedir.