Köpek yasası üzerine kentin biyolojisi-faunası
-
13 Ağu, 2024
Gündeme geldiğinde beri tartışılan, çıktıktan sonra da uygulamalarıyla tepkilere neden olan sokak köpekleriyle ilgili yasaya karşı tepkiler yurt dışına taştı. Tepki gösterenler ‘Türkiye’ye gitmeyin’ kampanyası açıyor.
Konuyu bundan 12 yıl önce Turizm Gazetesi’nde ele alan Nizamettin Şen’in sorunu o gün ele alan 1.7.2012 tarihli yazıyı yeniden yayınlıyoruz.
Ülkemizin flora zenginliğine paralel olarak fauna- hayvanlar alemi zenginliğimiz dikkat çekicidir. Sahip olduğumuz bu zenginliğimizin hiç kuşkusuz kıtalar ve iklimler arası bir köprü görevi gören coğrafyamıza borçlu olduğumuzu biliyoruz.
Zenginliğimizi rakamlarla örneklemek istiyorum. Memeli hayvanlar açısından Türkiye 160, Yunanistan 120, Almanya 94, İngiltere 42 türe sahiptir. Akdeniz ülkeleri içinde en çok türe sahip ülkeyiz. Türkiye’nin deniz canlıları açısından da çok zengin ve çeşitli canlılara sahip olduğunu hemen eklemeliyim.
Türkiye’de 418 kuş türü tespit edilmiştir Bunların 302 türü ülkemizde yumurtlamaktadır, yani doğum yerleri topraklarımızdır. 116 göçmen kuşumuz vardır.
Göçmen kuşlar üzerinde en beğendiğim hikaye; Afrika yolunda, Ciconia ciconia isimli Avrupa Leyleklerinin, deniz üzerinden hiç uçmak istememelerinden dolayı, İstanbul Boğazını en dar yerinden geçmeleridir.
Kuş merakımdan, kendime en güldüğüm an; Büyük bir merakla İspanyanın Jerez bölgesindeki Coto Donana Milli Parkına gidip, hiçbir Flamingo göremeden dönmek, sonra İzmir Çamalatı Tuzlasında yüzlerce Flamingoyu seyretmek.
Kısaca Türkiye kuş gözlemcileri için bir cennettir.
Bafa Gölü havzasının son yıllarda hızla kirlenmesine ve bu bölgenin kuş yaşamı için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek isterim.
Fauna zenginliği bir kent için ne ifade eder? Doğal hayatın zenginliği ve çeşitliliği, bir kent kapitalidir. Kentlilerin yaşam sevincidir. Kente gelen yabancıların da tercih nedenleridir. Profesyonel veya ilgililer konusunda bu zenginlik çok daha anlamlıdır ama sıradan ziyaretçiler flora ve fauna zenginliğini de önemserler. Dünyada bu zenginliğini öne çıkararak tanıtımlarını yapan kentler vardır.
Antalya Büyük Şehir Belediyesinin, Dr. Tamer Albayrak’ın bir çalışması olan Karaalioğlu Parkı Kuşlarını, sergilemesi ve kitaplaştırması, kentin bir parkındaki zenginliği ortaya koyması ,övülmeye değer çalışmadır.
2005 yılı haziran ayında “Türkiye Nasıl Uçurulur” yazılarım içinde Sokak Köpekleri için Yönetmen Ezel Akay’ın önerisine dikkat çekmiştim. O zamanlar İstanbul sokak köpekleriyle ünlüydü, bugün Antalya’da farklı değil. Ezel Akay şöyle demişti: “hepimiz biliyoruz, hiçbir Avrupa şehrinde sokak köpekleri sokakta gezmiyor. İstanbul sokakları ise köpekten geçilmiyor.
Ben diyorum ki bunu bir sorun olarak görmekten vazgeçelim. Sokak köpeklerinin bakımı ile ilgili olarak bir proje geliştirelim ve İstanbul sokak köpekleriyle ünlü bir şehir olsun.” O yazımda ben ne demişim :
“Şimdi bu proje turizmde bizim nasıl işimize yarayacak ona bakalım.
Duyar gibi oluyorum sabırsız olanlarınız bu projede sakıncaların olduğunu hemen söyleyecektir.
Sokak kedilerinin, bu projeden mağdur olacağını.
Hiç telaşlanmaya gerek yok.
Ehlileşen hayvan birbirini ısırmaz.
Şimdi Türk insanının imajına bakalım; İnsan haklarına değer vermeyen, katı, toleransız, radikal, hayvanlara eziyet eden, daha pek çok sayacağımız negatiflikler. Bunların içinde hayvan sevgisi konusundaki eleştirilerde haklılık payı yok mu?
Biz değil miyiz, köpek taşlayan, kızdığımızda aşağılayıcı “it” kelimesine yüklediğimiz anlamı veren, köpek gördüğümüzde yol değiştiren, hatta üstümüze sürüldüğünde, aptes tazeleme zorunluluğu bile getiren…
Oysa bizim kültürümüz içinde dönemsel olarak köpeğin ne güzel yeri de olmuştur.
Kangal köpeği gibi çok ünlü cins bir köpeğe sahip olan bu ülkede, Kangal için dernekler kuran Avrupa ülkeleri ve Amerika bizden daha fazla bu köpek hakkında bilgiye sahip. “Karabaş” dernekleri bir tek bizim ülkede yok.
Bu ülkenin insanlarının bazıları batıdan adapte ettiği, evde cins köpek besleme alışkanlığından vazgeçebilir, hayvan sevgimizi bu sokak köpeklerinin iyileştirilmesine veririz. Bu tarz bir yaşam, eminim köpekleri, doğal bir ortamda çok daha mutlu edecektir. Bu doğal yaşam, dünyada bir ilk olacağından, insanlar sadece bu anlayıştaki bir kenti ve bu anlayıştaki insanları yakından tanımak için gelecektir.
Eminim yüzlerce ve binlerce köpek kendilerine hem yerli hem yabancı bakıcı bulacaktır. Kurulacak bir yapı bu projeyi çok hızlı hayata geçirebilir.
Köpek barınma ve bakım istasyonlarının her semtte kurulması kolay ve gönüllülerin gerçekleştireceği çok basit bir çalışma, yeter ki Büyükşehir Belediyesi bu projeye ne der onu bilmek gerekir.
Antalya’yı uçurmak için “Heykel” dikmeye gerek yok.
Hayvanı seven, insanı da sever.