Kısa adı LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) olan sertifikasyon sistemi, enerji ve çevresel tasarımda liderliği tanımlamaktadır. Dünyada en çok kullanılan yeşil bina derecelendirme sistemlerinden biri olan LEED, çevresel sürdürülebilir yapı için uygun standartları oluşturmak için ABD Yeşil Bina Konseyi tarafından 1998 yılında geliştirildi. Çevre sertifikasyonundaki ilk uygulama ise, 1985 yılında yüzme suyu kalitesi ile ilgili Avrupa Topluluğu mevzuatına uyumu teşvik etmek için bir yöntem olarak verilen Mavi Bayrak’tır. Bu tür eko-etiketler ve sertifikasyon sistemleri, tarafsız ölçütlere dayanan, genellikle kamu kurumları veya kâr amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından yürütülen çevresel taleplerin tanıtımını standartlaştırmak için kullanılan yöntemlerdir.

Dünya çapında yaşanan çevresel tahribatların önüne geçebilmek adına birçok kişi, kurum ve işletme yürüttükleri faaliyetlerde, çevre hassasiyetini vurgulamak istemektedir. Gerek çevreye duyarlı bir hizmet vermek gerekse bu hizmetleri bir tutundurma aracı olarak sunmak için işletmeler çevre ile ilgili olarak farklı sertifikaların alınmasına çaba göstermektedirler. Bununla birlikte turizm işletmeleri, aldıkları bu sertifikalar sayesinde rekabet avantajı da sağlamaktadırlar.

Kitle turizminden uzaklaşmak isteyen turistler, turizm tesislerinin kurulmasının ve kullanımının, mevcut kaynaklara zarar vermediğine inanmak istemektedirler. Ayrıca bu doğrultuda turizm işletmelerinin verdiği sözleri tutmaları da beklenmektedir. Sertifikalar ise bu sözlerin garantisi olarak kullanılmaktadır. Turizm sektörünün lokomotifi olan konaklama tesislerinin çevreye duyarlı olması, tüketiciler için bir tercih sebebi olarak ön plana çıkarken, konaklama işletmeleri için de önemli bir tasarruf aracı olarak değerlendirilmektedir.

Turizm işletmelerinin çevresel performansını değerlendirmek ve karşılaştırmak üzere geliştirilen LEED gibi yöntemlerin, otelciler ve turistler arasında kafa karışıklığına neden olmaması için basit ve anlaşılır operasyonel kılavuzlar ve değerlendirme ölçütleri belirlemesi süreci kolaylaştıracaktır. LEED, binaların inşası ve işletilmesi süreçlerine odaklanan bir eko-etikettir. LEED sistemi, sürdürülebilir alanlar, su verimliliği, enerji ve atmosfer, malzeme ve kaynaklar ile iç mekân çevre kalitesi olmak üzere beş temel alana odaklanmaktadır. Her ne kadar bu eko-etiket gıda tedarik zinciri ve sosyolojik bileşenler gibi otelciliğe özgü hizmetlere yeterince odaklanmasa da, sürdürülebilirlik ölçütlerine göre binaları sürdürülebilir veya yeşil olarak sınıflandırmaktadır.

LEED sertifikasyon sisteminin ekonomik, sağlık ve çevresel açıdan faydaları bulunmaktadır. Örneğin, 2015-2018 yılları arasında LEED sertifikalı binalarda toplam 1.2 milyar ABD Doları enerji, 149.5 milyon ABD Doları su, 715.3 milyon ABD Doları bakım ve 54.2 milyon ABD Doları atık tasarrufu elde edilmiştir. Sağlık açısından ise LEED, daha temiz bir hava, gün ışığına erişim ile boyalarda ve kaplamalarda bulunan zararlı kimyasallardan arınmış sağlıklı mekânlar yaratmaktadır. Bununla birlikte bina içi hava kalitesinin artırılmasını sağlarken, çevresel kirliliğin de azaltılmasına katkı sunmaktadır. Çevresel açıdan faydası ise özellikle düşük enerji kullanımı ve karbon emisyonu ile ilgili olmaktadır. Bu doğrultuda, LEED sertifikalı binalarda yüzde 34 daha düşük CO2 emisyonu, yüzde 25 daha az enerji tüketimi ve yüzde 11 daha az su tüketimi gerçekleşmektedir. LEED sertifikası alan projeler, elde edilen puan sayısına göre “Sertifikalı, Gümüş, Altın veya Platin” olmak üzere dört LEED derecelendirme seviyesinden birini kazanırlar.