Kültürleşme
Kavram Sosyoloji
-
2019
Literatürde birbirinin yerine kullanıldığı ve zaman zaman karıştırıldığı da görülebilen kültürleme/enculturation ve kültürleşme/acculturation kavramları esasen kültürel değişimin farklı yollarını tarif etmektedir. Kültürlemede, geniş anlamda toplumun fonksiyonel/olgun bir üyesi olma yolunda ilerlenmesi sürecinde yerel toplumsal kurumlarla etkileşim ön plana çıkarken kültürleşmede bahsi geçen toplumsal çevrenin dışındaki farklı kültür tarafları ile etkileşim öne çıkmaktadır. Bir başka ifadeyle kültürleme, bireyin kendi kültürünü edinme sürecine; kültürleşme ise iki farklı kültür üyesi/tarafı arasında, etkileşim zemininde gerçekleşen kültürel değişime işaret etmektedir. Sosyal psikoloji perspektifinde ilgili etkileşim ve kültürel değişim sürecinde taraflara, gruplara odaklanılırken, konunun tek tek bireyler ölçeğinde ele alınması psikolojik kültürleşme terimini ortaya çıkarmıştır.
2006 yılındaki çalışmalarında kültürleşme kapsamında psikolojik kültürleşmenin ölçülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Arends-Toth ve van de Vijver’ın aktarımlarına göz atılması suretiyle psikolojik kültürleşmeyi de kapsayacak şekilde kültürleşme sürecinin ana hatlarının aydınlatılması amaçlanmaktadır. Çalışmada kültürleşmenin; koşul, yönelim ve çıktı olmak üzere üç genel kategoriye ayrıldığına yer verilmiştir. Kültürleşme koşulları kategorisi, grup bazlı ve birey bazlı olmak üzere iki temel alt-kategoriye ayrılmıştır. Etkileşime geçilen toplumun karakteristikleri, köken toplumun karakteristikleri, göçmen grubun karakteristikleri ve algılanan gruplar-arası ilişkiler grup bazlı alt-kategoride; toplumdaki pozisyon, kişilik, kişisel ve toplumsal bağlam gibi bileşenlerden oluşan kişisel karakteristikler ise birey bazlı alt-kategoride gösterilmiştir. Ana-akım kültürün benimsenmesi ve etnik kültürün sürdürülmesi/maintaining, kültürleşme yönelimleri kategorisinin kapsamındaki unsurlar olarak ifade edilmiştir. Kültürleşme çıktıları kategorisinin içeriği ise psikolojik iyi-oluş, etnik kültürde sosyo-kültürel yetkinlik ve ana-akım kültürde sosyo-kültürel yetkinlik olarak belirtilmiştir.
Kültürleşme sürecindeki yönelim odağında kültürleşme kavramı, tek-boyutlu ve çift-boyutlu olmak üzere ağırlıklı olarak iki temel model çerçevesinde (füzyon modeli de öne çıkanlardandır) ele alınmıştır. Tek-boyutlu kültürleşme modeline göre kültürel yönelim doğrusal bir yol izlemekte; kültürleşme, ana-akım kültürünün kayda değer bir kısmının benimsenmesi ve etnik kültürün birtakım yönlerinin kaybolması şeklinde gerçekleşmektedir. Çift-boyutlu kültürleşme modelinde ise; etnik kültürün sürdürülmesi ve ana-akım kültürün benimsenmesi yönelimleri birbirinden bağımsız iki boyut olarak ele alınmaktadır. Araştırmalarda kullanımı tercih edilen çift-boyutlu kültürleşme modellerinden en yaygını Berry tarafından geliştirilmiştir ve bu model çerçevesinde dört adet kültürleşme stratejisi ileri sürülmüştür.
Kültürleşme stratejisi ve çıktısı mahiyetindeki dört kültürleşme seçeneği Berry tarafından; kendi kültürel kimliğinden feragat edilerek dominant/ana-akım kültürün benimsenmesini ifade eden asimilasyon/assimilation, hem kendi kültürel kimliğinin sürdürülmesi hem de dominant kültürün benimsenmesini ifade eden entegrasyon/bütünleşme/integration, kolektif ve bireysel şaşkınlık ve stres temelinde hem kendi kültürel kimliği hem de dominant kültür ile kültürel ve psikolojik bağlantının yitirilmesini ifade eden marjinalleşme/marginalization, dominant kültür ile ciddi önem arz edecek bir ilişkinin bulunmaması temelinde kendi kültürel kimliğinin sürdürülmesini ifade eden ve söz konusu durumun oluşmasında (kültürlerin ilişki kurmamasında) esas etkenin dominant kültür ya da kendi/etnik kültürü olmasına göre sırasıyla ayırma/segregation ve ayrılma/separation olarak adlandırılmış ve sıralanmıştır. Bunun da belirtilmesiyle kültürleşme kavramının genel hatlarıyla ortaya konulmasına yönelik aktarımlar tamamlanmış ve konunun turizmle ilişkisinin ele alındığı kısma geçilmiştir.
Turistlerin kültürleşme stratejileri çatısı altında belirli gruplar altında toplanabileceği ve bu sınıflandırmanın gerek pazar bölümlendirme faaliyetleri gerekse arz sağlayıcıları açısından faydalı olabileceği not edilmiştir. Elbette kültürleşme modelinin turizm bağlamında ele alınması işletmecilik alanıyla sınırlı tutulmamış, aksine turistik deneyim ekseninde turizm olgusunun açıklanması hususunda çalışmalar yapılmıştır.
Turizm faaliyetleri çerçevesinde gerek turist gerekse ağırlayan konumunun süreklilik arz etmemesinin olası olduğu bilinmektedir. Elbette ilgili aktörler arasındaki etkileşimi azaltıcı unsurların kültürleşme sürecini aşağı çekebileceği aşikârdır. Yine de kesintili etkileşim kapsamında dahi gösterim/özendirme etkisi vasıtasıyla değer bazında derinlik arz eden bir kültürel değişim ortaya çıkmasa da, suret bazında (giyim, temel jestler gibi) değişimlerin vuku bulabileceği, bu bakımdan gösterim etkisinin kesintili etkileşim atmosferinde kültürleşme için destekleyici bir unsur olabileceği tespit edilmiştir. Bununla birlikte turist-yerel halk etkileşimlerinde; gerek yerel halk perspektifinden etkileşimin daha kesintisiz yaşanması gerekse turistlerin tatil esnasında yerel halkın günlük harcamalarına kıyasla belirgin seviyede çok harcama yapma olasılığının mevcudiyeti, ayrıca turist rolüne uygun sergilediği davranış repertuvarı ile hizmet alan konumunda olması dolayısıyla, taraf olarak turistlerin dominant kültürü temsil etmeye daha yakın olduğu ileri sürülmüştür. Yine buradan hareketle yerel halkın kültürleşme çerçevesinde kültürel değişime daha açık olabileceği görüşleri ortaya konulmuştur.
Turistik deneyimlerin göz ardı edilemeyecek seviyede kültürler-arası etkileşim, deneyim potansiyeli barındırdığı bilinmektedir. Yukarıda her ne kadar turizm çatısı altında meydana gelen kültürleşme olayı kapsamında kültürel değişimi yoğunlukla yerel halkın yaşamasının muhtemel olduğu işaret edilmiş olsa da turist rolünü oynayan tarafların da kültürel değişime tabi olduğu bir gerçektir. Nitekim yapılan çalışmalarda turistik faaliyetlerin, turistler için yalnızca diğer kültürleri tanımanın ve onlara değer vermenin bir aracı olmadığı, aynı zamanda kendi kültürlerini daha iyi anlayabilmeleri noktasında da destekleyici bir unsur olduğu vurgulanmıştır.
Temel motivasyon kaynağı kültür ile ilişkili olsun olmasın, bir turistik etkinlik vasıtasıyla farklı yaşam pratiklerinin farkına varılması, benzer sorunlara verilen toplumsal alternatif çözüm önerilerinin yerinde görülmesi, insanların fiziksel ve sosyal çevreleriyle etkileşimlerindeki çeşitliliğe şahitlik edilmesi gibi kültürel temasların gerçekleştirilmesi olası olmaktadır. Söz konusu olası durumun yalnızca farklı kültürlerin tanınması hususunda katkı sağlayacağının düşünülmesi yeterli kapsayıcılıktan uzak olacaktır. Nitekim bahsi geçen turistik deneyimler vesilesiyle insanlığın kültür evreni içinde, bireyin kendi kültürünü konumlandırması, bir anlamda kendi kültürüne bir adım geriden, dışarıdan bakması desteklenmektedir. Farklı kültüre mensup bireylerin günlük yaşamlarındaki olağanlıkların, söz konusu kültüre yabancı bir gözle bakıldığında olağandışı olarak nitelendirilebileceğinin farkına varılmasıyla, bireyin kültürüne farklı bir perspektiften yaklaşması ihtimali de artmakta, kendi kültürünü daha bütüncül bir açıdan değerlendirebilme yetkinliği yükselebilmektedir. Bu bilgiler ışığında kültürleşme ve turizm arasındaki güçlü ilişkinin daha belirgin bir hal aldığı görülmektedir.
Referanslar
Albu, C. E. (2015). Intercultural Communication in Tourism, Cross-Cultural Management Journal, 17 (1): 7-14; Arends-Toth, J. ve van de Vijver, F. (2006). Assessment of Psychological Acculturation (ss. 142-160). İçinde; D. L. Sam ve J. W. Berry (Editörler), The Cambridge Handbook Of Acculturation Psychology. Cambridge: Cambridge University Press; Berry, J. W. (1992). Acculturation And Adaptation In A New Society, International Migration, 30: 69-85; Kabir, N. A. (2008). Enculturation and Acculturation Of Young Muslims In Australia: What Is The Right Mix?. In Online Proceedings Of Sustaining Culture: Annual Conference of the Cultural Studies Association of Australia, 6-8 Aralık; Kim, B. S. K. (2007). Acculturation and Enculturation. İçinde; F. T. L. Leong, A. G. Inman, A. Ebreo, L. Yang, L. Kinoshita, ve M. Fu (editörler), Handbook of Asian American Psychology, (ss.: 141-158). Thousand Oaks: Sage; Rasmi, S., Ng, S., Lee, J. A. ve Soutar, G. N. (2014). Tourists’ Strategies: An Acculturation Approach, Tourism Management, 40: 311-320; Ünlüönen, K. ve Özekici, Y. K. (2019). Turizm Odaklı Kültürel Dönüşümü Açıklayıcı Bir Temel: Kültürleşme Teorisi, Seyahat ve Otel İşletmeciliği Dergisi, 16 (3): 470-492.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Berry, J. W. (1992). Acculturation and Adaptation In A New Society, International Migration, 30: 69-85; Ünlüönen, K. ve Özekici, Y. K. (2019). Turizm Odaklı Kültürel Dönüşümü Açıklayıcı Bir Temel: Kültürleşme Teorisi, Seyahat ve Otel İşletmeciliği Dergisi, 16 (3): 470-492.