Küçükasya Seyahati

Seyyah ve Seyahatname Seyahatname

Fransız kökenli bir Alman olan Friedrich Sarre’nin 1895 yılının yaz aylarında yapmış olduğu Anadolu yolculuğuna ait gözlem ve izlenimlerini içeren, 12 bölümlük bir gezi ve inceleme kitabıdır. Berlin’de, 1896’da Reise in Kleinasien-Sommer 1895- Forschungen zur seldjukischen Kunst und Geographie des Landes adıyla, büyük boy ve resimli olarak basılan kitap, 1998 yılında, Dârâ Çolakoğlu’nun çevirisiyle Pera Turizm ve Ticaret A.Ş. yayını olarak İstanbul’da, Küçükasya Seyahati-1895 Yazı-Selçuklu Sanatı ve Ülkenin Coğrafyası Üzerine Araştırmalar adıyla yayımlandı. Bu yayından önce kitabın yalnızca Konya ile ilgili bölümleri Türkçeleştirildi. Çeviriler; Aziz Sayhan tarafından 1949-1950 yıllarında, Anıt Dergisi (8-12, 13-19-Konya) ile Nevin Selen tarafından 1976’da, Batı Dil ve Edebiyatları Araştırmaları Dergisi’nde (II/3-Ankara) yayımlandı. Leipzig Üniversitesinde Mecklenburg Sanatı ve Statius van Düren’in eserleri üzerine sanat tarihi doktorasına sahip Sarre (1865-1945) aynı zamanda arkeolog ve koleksiyoner olarak bilinmektedir. Arkadaşı tıp doktoru Alfred Osborne ile haziran ayında İzmir’de başlayan seyahati, Temmuz ayında nihai hedefi olan Konya’da son buldu. Sarre bu seyahatindeki asıl amacının “Selçuklu İmparatorluğu’nun XIII. yüzyıldaki altın çağında Konya’da inşa edilen yapılarda görülen erken Türk mimarisinin tanınması ve araştırılması…” olduğunu belirtmektedir. Eserde Selçuklu İmparatorluğu’nun kuruluş, gelişme ve yıkılma süreçleri, Bizans ve İran ile ilişkileri, sosyal, siyasal, ekonomik ve sanatsal yönleri ayrıntılarıyla ele alındı. Sırasıyla İzmir, Alaşehir, Buldan, Denizli (Pamukkale), Ladik, Dinar, Çay, Akşehir, Ilgın, Kadınhanı, Konya, Aksaray, Doğanhisar, Sultandağı, Beyşehir, Eğridir, Isparta ve Dinar yörelerinde sanat tarihine ve coğrafyaya ait incelemelerde bulunan Sarre, aynı zamanda fotoğraflar çekti, elişi örnekleri topladı ve haritalama çalışmaları yaptı. Bu nedenle Küçükasya Seyahati dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ayrıntılı analizini içermesi bakımından önemli bir eserdir.

Küçükasya Seyahati, geçmişe yönelik folklorik ve antropolojik çalışmalar için de önemli ipuçları içermektedir. Seyahatlerini trenle, atla ve yaya olarak gerçekleştiren Sarre, bazen hanlarda konakladı bazen de yöre halkına misafir oldu. Bu sayede gündelik hayatı, tarımsal faaliyetleri, mimari yapıları, kişiler arası ilişkileri, mekân düzenlemelerini, giyinme tarzlarını ve yeme alışkanlıklarını yakından gözlemleme fırsatı buldu. Yazarın bir tarihi eser üzerinde çalışırken gösterdiği ilgi ve hassasiyeti bir Yörük çadırına, sıradan bir köy evine veya bir sokağa karşı da sergilediği görülmektedir. “…Yörük çadırları koyu renk ve su geçirmez keçi yününden yapılıyor, ama aynı zamanda öyle bir gevşekliğe de sahipler ki gün ışığı içeriye sızabiliyor. Dikdörtgen olan çadır direklerle ayağı kaldırılıyor ama bu direkler aynı zamanda yere çakılmış kısa çubuklara da bağlı.” Buldan’da üretilen kumaşlar için “Burada yapılan dokumalar her yerde çok beğeniliyor ve her yere satılıyor. Bezler yünden yapılıyor ve içinden de ipek bantlar geçiriliyor. Bu parçaların üstüne de genellikle sarı ipek iplikle nakış işleniyor.” biçiminde ayrıntılı betimlemeler yaptı. İshaklı Köyü’ndeki bir çeşmeyi anlatırken günümüzde artık unutulmaya yüz tutan geleneklerden de bahsetti. “Küçükasya’daki çeşmeler genellikle dindar insanların hayratıdır… Bu tip yerlerde susamış yolcular için, yakında oturan birisi tarafından her gün taze suyla doldurulan bir sürahi su hazır bekletilir.” Sarre, giyim kuşam için de ayrıntılı bilgiler sundu. “Konya halkının en farklı tiplerini keyifle gözlemledik… Kıyafetleri genellikle açık renk ince kumaşlardan yapılmıştır. Giydikleri entari yani kaftana benzeyen uzun etek, kırmızı beyaz çizgilidir. Bunun üstüne de mahla adında beyaz kaşmirden geniş bir palto giyerler ki bu da Arapların burnus'una benzer ama kapüşonu yoktur. Başlarına, etrafına işli bir yün örtü sardıkları kırmızı bir fes takarlar. İşte şuradan uzun siyah cübbeli bir Rum papaz geçiyor, saçları başındaki yüksek siyah şapkanın altında gizli…”

Kitapta yazar; bitki örtüsü, orman alanları, hayvanlar gibi doğal habitata ilişkin izlenimlerini edebi bir üslupla dile getirmektedir. Tuz Gölü, yazarı en fazla etkileyen yerlerden biriydi. “…gölün ortalama derinliği diz boyuydu ve en derin yerde ancak kalçaya kadar yükseliyordu. Bulduğumuz bazı çalıların üzeri sanki toz şekerle kaplanmış gibiydi; bunun yanı sıra bir kuş, salyangoz ve birkaç böcek de bulduk. Hayvanlar da kristal bir örtüyle kaplanmış olduklarından, yattıkları zeminde hiç bozulmamış bir halde duruyorlardı.”

Sarre, karşılaştığı tarihi eserlerle ilgili incelemelerinde hem kendinden önceki Texier, Moltke, İbn Battuta gibi gezginlerin izlenimlerine yer verdi, hem de Avrupa’daki diğer tarihsel kaynaklara atıf yaptı. Bunun yanı sıra, eserlerin boyutlarına ilişkin bilgiler aktardı ve hemen her eserin fotoğrafını çekerek, yazıtları kopyaladı. Kitap; tarihi, coğrafi ve kültürel içerikli çok sayıda fotoğraf ve illüstrasyondan oluşan görsellerle aynı zamanda görsel bir veri kaynağı niteliğindeydi. Yazar, Konya’da kendisini en fazla etkileyen Sultan Hanı ile ilgili izlenimlerini şöyle anlatmaktadır: “Karşımızda Selçuklu mimarisinin en müthiş yapılarından biri, büyüklük ve güzellik açısından o güne kadar Küçükasya topraklarında gördüğümüz kendi türündeki her şeyden daha üstün olan bir abide duruyordu… Burada akşama kadar kaldık, pek çok fotoğraf çektik ve yapının tam bir ölçümünü yaptık.”

Küçükasya Seyahati’nin ekler kısmı ise “antik yazılar” bölümüyle başlamaktadır. Burada Sarre, incelediği yazıtlardaki bilgileri orijinal alfabeleriyle olduğu gibi aktardı. Gezinin arkeolojik incelemelerden elde edilen bulguları ise Archaolog-Epigr. Mittheilungen XIX, (I. Wien 1896) adlı ayrı bir çalışmada ayrıntılı olarak ele alındı. Ekler’in ikinci bölümünde Sarre, hem karşılaştığı zorluklardan hem de Türk halkının doğası ve karakteri üzerine edindiği olumlu izlenimlerden bahsetmiştir. Moltke’den bir alıntı yaparak Türk insanını tanımladı: “İyi insan olmaktan kaynaklanan doğal bir terbiyeleri var; bizimki ise eğitim ile elde edilme…” Üçüncü bölümde Sarre’nin saat ve pusula kullanarak yaptığı kayıtlardan elde edilen ve Dr. Richard Kiepert tarafından çizilen, Konya coğrafyasına ait haritaya ve Kiepert’in harita üzerindeki değerlendirmelerine yer verildi. Berlin Kraliyet El Sanatları Müzesi kumaş koleksiyonu yöneticisi olan Max Heiden tarafından kaleme alınmış dördüncü bölüm, Dr. Sarre’nin Anadolu’dan topladığı nakış işleri, el halıları ve dokuma kumaşlar üzerine yapılan değerlendirmelerden oluştu. Beşinci bölümde ise, Dr. Sarre’nin Küçükasya seyahatini birlikte gerçekleştirdiği Dr. Alfred Osborne tarafından kaleme alınan hava ölçüm raporları ele alındı. Son bölüm ise, Dr. Sarre’nin çektiği fotoğraflardan oluştu. Teknik ve estetik açıdan oldukça başarılı olan 76 fotoğraf; barındırdığı mimari detaylar, manzaralar, portreler, gündelik hayattan görünümlere dair son derece önemli görsel veriler içermektedir.

Referanslar

Eyice, S. (1972). Anadolu Selçuklu Sanatı Çalışmalarının Başlangıcında İki Yabancı: Clement Huart ve Friedrîch Sarre, Türkiyat Mecmuası, 17: 133-148.; https://museums.fandom.com/wiki/Friedrich_Sarre, (Erişim tarihi: 07.12.2019).; https://islamansiklopedisi.org.tr/sarre-friedrich, (Erişim tarihi: 02.12.2019).; Sarre, F. (1998). Küçükasya Seyahati-1895 Yazı-Selçuklu Sanatı ve Ülkenin Coğrafyası Üzerine Araştırmalar (Çev. D. Çolakoğlu). İstanbul: Pera Turizm ve Ticaret A.Ş.