Konstantinopolis İmparatorluk Kütüphanesi

Doğal ve Kültürel Miras Antik Dönem Kütüphanesi

Bizans İmparatorluğu’nun başkentinde, günümüzdeki İstanbul’un antik dönemin son büyük kütüphanesi Konstantinopolis Kütüphanesi’dir. Homeros, Hellen ve Latin kaynakların yer aldığı bir kütüphanedir. Döneminin en büyük kütüphanesidir. Yaklaşık 1000 yıl boyunca antik Yunan ve Latin klasiklerini korumuştur. Ancak, mimari yapısı ile ilişkili bilgiler yeterli değildir.

Kütüphane, papirüse yazılı durumdaki eski metinlerin bozulmaya başlaması nedeniyle II. Constantius zamanında (MS 337-361), İmparatorun bizzat girişimiyle inşa edilmiştir. İlk olarak kopyalama işlerini yapmak için katipler grubu oluşturulmuştur. Daha sonra ise papirüslerin üzerindeki yazılı metinlerin korunması ve kalıcılığının sağlanması için parşömen gibi malzemeler kullanılarak kopyalama işleri gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki çalışmalarda Homeros zamanına ait ve Hellen yazımlı eserlerin kayıt altına alınması, Latin eserlere göre daha öncelikli yapılmıştır. Kütüphane çalışmalarının baş denetçisi olarak Themestios’un sorumlu olduğu bilinmektedir. II. Constantius’dan sonra kütüphanenin işlevi, halefi Flavius Iulius Valens’in (MS 364-378) buyruğuyla görevlendirilen dördü Yunan ve üçü Latin olmak üzere yedi hattatın (antiquarii) girişimleri ile sürdürülmüştür. Kütüphanede MS V. yüzyıla kadar 100 bin ve 120 bin arasında eser bulunuyordu. İlk okutmanı ise MS 680 yılında monofizit akımı kınayan ve III. Konstantiopolis Konsili’nde yazman olan kişi, Agathon’dur.

İki büyük yangın geçirerek kütüphane tahrip olmuştur. İlki MS 475 yılındaki büyük yangında eserlerin birçoğunun yanarak yok olduğu olaydır. İkincisi ise 1204 yılında meydana gelen IV. Haçlı Seferi sırasında Frank ve Venedik güçlerinin Konstantinopolis’i tahrip ederken kütüphanenin de yakılması olayıdır. Bunların yanı sıra, kitapların yok oluşuyla ilişkili olarak Frank Kralı Charlemagne’nin koleksiyonculuk faaliyetleri sırasında kütüphanede bulunan eserleri ele geçirmesi, kitapların kaybolması yönündeki başka bir önemli vakadır. Buna göre yukarıdaki olayların kütüphanede yer alması gereken eserlerin günümüze kadar ulaşamamasında etkili olduğu görülmektedir.

Haçlıların yağmasından sonra başkent Nicaea’ya taşınsa da 1222 yılında İmparatorluk Kütüphanesi tekrardan kurulmuştur. 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından başkent ele geçirildiğinde kütüphane binası ayaktaydı. Ancak, içindeki eserler yoktu. 1800 yılında Prof. Thomas Carlyle, fetihten sonra sağlam kalan eserlerin korunduğu Seraglio adlı depoya giderek bazı eserlere ulaşmıştır. Fakat bu eserlerin arasında İmparatorluk Kütüphanesi’ne ait eserlerin olmadığını görmüştür. Buna karşın 1840 yılında bulunarak 1915 yılında tercüme edilen ve 1998 yılında çeşitli sebepler öne sürülerek satılan Arşimet Palimpsest adlı eser, kütüphaneye ait bir eser olarak karşımıza çıkar. Bu eser, Osmanlı İmparatorluğu zamanında kütüphaneye ait bazı eserlerin var olduğu konusundaki tartışmaları tekrardan başlatmıştır.

Referanslar

Harris, M. H. (1999). History of Libraries of the Western World. Londra: Scarecrow Press; Jeremy Norman’s, HistoryofInformation.com (Exploring the History of Information and Media through Timelines, (Erişim tarihi: 01/05/2021); Wilson, N. G. (2003). The Libraries of the Byzantine World, GRBS, 8: 53-80.