Küresel rekabetin artması ile birlikte işletmeler büyüme ve uluslararası pazarlara giriş yöntemlerinden biri olarak joint venture (ortak girişim) yöntemini kullanmaya başladılar. Joint venture; iki veya daha fazla özel veya kamu işletmelerinin belirli bir işi veya projeyi gerçekleştirmek üzere bir araya geldikleri ortak girişimi ifade etmek için kullanılmaktadır. Ortaya çıkan yeni işletmeye joint venture adı verilir.

Ortaklık yapısının oransal olarak değişiklik gösterdiği joint venture işletmeleri, genellikle yerli bir işletme ile yabancı bir işletmenin mülkiyet ve denetim yapısını paylaşarak ortaklık kurmasıyla gerçekleşir. Yatırım yapmak isteyen yabancı işletme, faaliyet göstermek istediği ülkedeki veya pazardaki sosyokültürel ve ekonomik riskleri bilmemesi nedeniyle söz konusu riskleri en aza indirgeyerek yerli işletmenin bilgi ve tecrübesinden fayda sağlar. Bazen de, pazara doğrudan yatırımı engelleyici kanun ve yönetmelikler olması gibi siyasal ve politik riskler olması durumunda pazara giriş imkânı sağlayabilmek için ortak girişim yöntemine başvurulur.

Joint venture yöntemi ile riskin paylaşılması, maliyetlerin düşürülmesi, ülke ve pazar hakkında bilgiye kolay erişimin, teknolojik ve pazarda rekabetçi üstünlüğün, kaynaklara daha ucuz ve kolay bir şekilde erişilebilirliğinin sağlanması gibi avantajları bulunur. Bunun yanı sıra, ortak girişim olsa bile pazarın tam olarak bilinmemesi nedeniyle yatırım maliyetlerinin artması ile birlikte elde edilecek karın diğer işletme veya işletmeler tarafından paylaşılması yatırımın getirisini ve de denetim ve yönetimin paylaşılması joint venture üzerinde yabancı işletmenin kontrolünü azaltacaktır.

Turizmde ortak girişimler, potansiyel müşterilere toplam faydası yüksek olan bir turizm ürünü geliştirildiğinde meydana gelmektedir. Örneğin, çok amaçlı konferans merkezleri; otelciler, mülk sahipleri/şirketleri, turizm hizmetleri operatörleri ve yerel yetkililer bir araya gelerek oluşturdukları ortak girişimin ürünüdür.