Ihlamur Kasrı

Doğal ve Kültürel Miras Bina

Küçük köşk olarak da tanımlanan kasır, hükümdarların, yönetici kesimden kimselerin kullanımı için inşa edilmiş özel yapıdır. Türklerin İslamiyet’i kabulüyle birlikte başlayan Türk mimarisinin yeni döneminde inşa edilen yapılar içerisinde sarayların yanında kasırlar da yerini almıştır. Osmanlı döneminde bu yapılar, ara sıra bazı değişikliğe uğramakla birlikte uzun süre varlıklarını korumuşlardır. Osmanlı Devleti’ne bir dönem başkentlik yapmış olan Edirne şehri İftariye Köşkü, Kum Kasrı, Bülbül Köşkü vb. meşhur kasırlara sahiptir. Burada olduğu gibi, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar hanedana başkentlik yapan İstanbul’da da önemli kasırlar inşa edilmiştir. Bunların bir bölümü, Topkapı Sarayı’nın bünyesindedir. XVII. yüzyılda Sultan IV. Murad döneminde fethedilen Revan ve Bağdat şehirlerinin anısına inşa edilen köşkler Topkapı Sarayı içerisinde yer almaktadır. Osmanlı devrinin diğer önemli sarayları arasında bulunan Dolmabahçe Sarayı, Yıldız Sarayı ve Çırağan Sarayı’nda da farklı kasırlar mevcuttur.

Ihlamur Kasrı, Osmanlı mimari sanatının önde gelen eserlerinden biridir. Günümüzde Beşiktaş, Yıldız ve Nişantaşı arasında bulunan Ihlamur Vadisi’nin yeşillikleri içinde yer alan köşk, ismini bünyesinde çok miktarda ıhlamur ağacı bulunduran bu bölgeden almaktadır. Kurulduğu bölge, Tersane Emini Hacı Hüseyin Ağa’ya ait olduğu için ilk zamanlar Hacı Hüseyin Bağları olarak ünlenmiştir. XVIII. yüzyılın başlarında Hüseyin Ağa’nın idam edilmesinin ve mallarının devlet hazinesine aktarılmasının ardından has bahçeye dönüştürülmüştür. Bağların devlet mülküne alınmasından sonra sultanların istirahat etmeleri için içine çeşitli dönemlerde ahşap bağ evi, havuz ve sofalar inşa edilmiştir. Buraya Ihlamur Mesiresi adı verilmiştir. Osmanlı sultanları tarafından sık sık ziyaret edilen Vadi, aynı zaman zarfında sultanların atış ve talim yaptıkları yer olarak kayda geçmiştir. Günümüze dek varlığını koruyan bazı nişan taşları, sultanların burada atış yarışmaları yaptıklarını kanıtlamaktadır.

Ihlamur Kasrı, gelenekle modernleşmeyi bir arada tutan Sultan Abdülmecid’in bu özelliğini yansıtan somut bir örnektir. Sultan Abdülmecid, önceki hâli ahşaptan olan bu köşkü yıktırıp yerine Nüzhetiye ismini verdiği bir mesirede yeni iki köşk bina ettirmiştir. Nüzhetiye, neşe, şenlik ve ferahlık anlamına gelmekte olup ileride kasrın ismiyle de bütünleşmiştir. Sultan Abdülmecid, bu iki yeni köşkün birini kendisi, diğerini maiyeti için inşa ettirmiştir. Abdülmecid’in Beşiktaş’ta kendi şahsı için yaptırdığı şatafatlı köşk ilk zamanlarda Ihlamur Kasrı ismiyle anılırken, daha sonradan bu yapıya Merasim Köşkü de denilmiştir. Genellikle resmî işler ve törenler için kullanılan bu köşkün yapısının her ayrıntısı Sultan’ı yüceltmek için tasarlanmıştır. Ihlamur Kasrı’na sık sık dinlenmeye gelen ve bazı özel davetlerini burada gerçekleştiren Sultan, meşhur Fransız şair Alphonse de Lamartine’i burada misafir etmiştir. İkinci köşk ise Sultan’ın maiyeti için yaptırılmıştır. Sultan’ın maiyetine tahsis edilen ikinci köşk, ara sıra haremi için de kullanılmıştır. XIX. yüzyıl mimarisinin özelliklerine sahip olan ve barok ağırlıklı bir tarzda inşa edilen bu iki yapı 24.727 metrekarelik bir alanda yeşillikleri barındıran bünyesinde üç havuz, bir su terazisi bir kuyu ve aydınlatma unsurlarına sahiptir. İkişer kattan oluşan Merasim ile Maiyet köşkleri devrin hâkim mimari anlayışı göz önünde bulundurularak özellikle ön cepheler oldukça gösterişli bir hâlde tasarlanmıştır.

Her iki köşkün bir arada anıldığı Ihlamur Kasrı, Sultan Abdülaziz, Sultan II. Abdülhamid ve Sultan Mehmed Reşad tarafından da kullanılmıştır. Sultan Abdülaziz’in burada pehlivan güreşleri, koç ve horoz dövüşü yaptırdığı kaydedilmektedir. Ihlamur Kasrı ve üzerinde kurulu olduğu vadi, Sultan II. Abdülhamid devrinde padişah ailesinin gezinti için kullandığı bir mekân olmuştur. Sultan Mehmed Reşad da Ihlamur Kasrı’nı sık sık ziyaret etti ve günübirlik geldiği bu yerde vakit geçirmiştir. Sultan Mehmed Reşad’ın saltanatı sırasında 23. 03. 1910’da Bulgar Kralı, 03. 04. 1910’da Sırp Kralı Yusuf İzzettin Paşa tarafından büyük törenlerle karşılanmıştır. Yeni kurulan alayların sancakları Ihlamur Kasrı’ndaki taş merdivenlerin üzerindeki sofa da bizzat Sultan Mehmed Reşad tarafından verilmiştir.

Cumhuriyet’in ilanından sonra Ihlamur Kasrı, 03. 03. 1924’te 431 sayılı kanun maddesiyle TBMM’ye bağlanmıştır. Meclis İdaresi’nin kararıyla 1951 yılında İstanbul Belediyesi’ne devredilmiştir. Köşklerin belediye tarafınca gerçekleştirilen restorasyon aşamasından sonra Merasim Köşk’ü, Köşk Tarihi Müzesi, Maiyet Köşkü ise Tanzimat Müzesi ismiyle halka hizmet vermeye başlamıştır. Fakat beklenilen ilgiyi karşılayamayan müzeler kapatılarak, köşkler, 1966 yılında yeniden TBMM’ye devredilmiştir. Ihlamur Kasrı, 1978-1985 yılları arasında Milli Saraylar Daire Başkanlığı’nca yürütülen restorasyon çalışmalarının ardından özellikle çocukların sanat gösterilerine hitap eden bir mekân hâline dönüştürülmüştür. Günümüzde varlığını sürdüren kasır, büyük bir bahçe içerisinde etrafı iki aslan ve bir sırtlan heykeliyle çevrili bir havuza sahip olup hâlâ İstanbul’da ziyaret edilip görülmesi gereken eserlerden biridir.

Referanslar

İğit P. (2006). Ihlamur Kasrı’nın Peyzaj Mimarisi Değerlerinin Tarihi Süreç İçinde İncelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü; Kurtoğlu K. (1992). Önemli Bir Turistik Mahal Olarak İstanbul ve Milli Saraylar (Yayımlanmamış doktora tezi). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Şehsüvaroğlu H. Y. (tarihsiz). İstanbul’un Meşhur Binaları: 1. Ihlamur Kasrı, (https://core.ac.uk/download/pdf/38303034.pdf, (Erişim tarihi: 20.01.2021); Utkuluer H. (2012). Cumhuriyet Döneminde Müzeye Çevrilen İstanbul Sarayları (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul: Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü; Uzunaksu C. (tarihsiz) Ihlamur Kasrı Tarihçesi. Yaşayan Tarih İstanbul, https://core.ac.uk/download/pdf/38305938.pdf, (Erişim tarihi: 18.01.2021).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Dişbudak, D. (1999). Ihlamur Kasrı. İçinde; İslam Ansiklopedisi, Cilt-19 (s. 82). Ankara: TDV Yayınları.