Güvenli Turizm

Kavram Sağlık Yönetimi

Bir turizm destinasyonu için başarı veya başarısızlığın; ziyaretçiler için emniyetin sağlandığı güvenli bir ortam sağlanmasına bağlı olduğuna vurgu yapılmaktadır. Sadece ulusal değil yerel düzeyde de geleceğe yönelik (uzun vadeli) çalışmalar bağlamında başlıca turizm sektörleri için vaka çalışmaları ve bilgilendirme broşürleri için çok yönlü fikirler üzerinde çalışıldığı dokümanlarında yer almaktadır.

Belirtilen bu tanımların temel unsurları kullanılarak, güvenli turizm gibi güvenli turizm yönetimi de şöyle tanımlanabilir: Güvenli turizm yönetimi; turistin seyahatini hedeflediği mekânda, gerekli imkân ve araçlarla ortamın güvenli hale getirilerek, emniyetinin sağlandığı turizm faaliyetlerinin, planlamadan kontrole kadar olan yönetimidir (tanım yazara aittir). Turizm, tarihten bu yana günün getirdiği değişmelere ve gelişmelere açık, hedeflerine bağlı olarak farklı tiplerine göre anlamı zenginleşerek dönüşen, değişimleri karşılayabilecek taktiksel faaliyetleri içermeyi başarabildiği ölçüde, sürdürülebilirliği olan önemli bir sektördür. Günümüzde turizm hareketlerini idari ve sektör temsilcisi olarak vb. yönetenler, doğrudan güvenliğin tüm boyutlarıyla mekânları değerlendirmeye önem vermek zorundadır. Tarih boyunca turizmin temel stratejileri, seyahat güvenliği ve mekânın çekiciliği ve turistin klasik hizmet memnuniyeti değerlerine dayandırıldı.

Sürdürülebilir turizm hareketlerinin farkındalık gelişmesini gösteren uluslararası toplantılardaki temalar kısaca incelendiğinde 04. 11. 1966, Uluslararası Turist Yılı, 15. 12. 1998, “2002’nin Uluslararası Ekoturizm Yılı Olarak İlanı, 20. 12. 2010, Küresel Turizm Etiği İlkeleri, 20. 12. 2013, Sürdürülebilir Turizm ve Orta Amerika’da Sürdürülebilir Kalkınma” ve 19. 12. 2014 yılında ise Yoksulluğun Ortadan Kaldırılması ve Çevrenin Korunması İçin Ekoturizm de dâhil olmak üzere sürdürülebilir turizmin teşvik edilmesi, öne çıktı. Birleşmiş Milletler 70. Genel Kurulu 2017 yılını, Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Yılı ilan etti. Kamu ve özel sektör karar vericileri ve sivil toplum örgütleri birlikteliği uygulaması, turizm hedefinin gerçekleştirilmesinde etkili bir metot ve fırsat olarak görülmektedir. Uluslararası 2030’a doğru, Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri açısından, sürdürülebilir turizm sektörüne yönelik politikalarda, faaliyetlerde ve tüketici davranışlarında ortaya çıkan değişiklikleri dikkate alma önemsenmektedir.

Özetle, turizm faaliyetlerinin geçirdiği düşünsel dinamizm, seyahatin güvenliği, bireylerin ülke dışına çıkabilme, seyahat hakkı ile temelde başlamış, 1990’lı yıllardan itibaren, dar kapsamlı bacasız turizm yaklaşımı, 2000’li yıllara doğru, sürdürülebilir turizm değerlerini de içererek geliştirilmiştir. Günümüzün temel turizm ilkelerini etkileyen unsurlar; i) Çevrenin insan kaynaklı olsun olmasın bozulmadan korunması ve yozlaşmanın engellenmesi ii) Kültürel bütünlük, ekolojik süreçler, biyolojik çeşitlilik ve kaliteli yaşam sürdürmenin önemi, iii) Bireylerin; bugün ve gelecekte ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde destinasyonun yönetimini gerçekleştirmek olarak belirlendi. Terör sözcüğü açıkça telaffuz edilmese de bugün bu kriterlerin hepsini kapsayacak şekilde genişletilmiş güvenlik kavramı eklendi. Hedeflenen bu ilkeler, geleneksel yerel ve toplumsal refah ile memnuniyet kavramlarına işaret etmektedir.

2015 yılından itibaren insan kaynaklı silahlı terörün virüs gibi bir ülkeden diğerine özellikle kalabalık turizm mekânlarını seçerek sıçraması güvenli turizm kavramına bir anlam kazandırdı. Buna karşılık silahlı saldırı yerine 2020 yılında görülen Çin kaynaklı ölümcül Corona virüsü gibi biyolojik kaynaklı tehditler, tehlike kaynağı ülkeye turist olarak giden, kaynak ülkeden farklı statülerle turist olarak çıkan bireylerin dünyanın dört bir tarafına taşıyabileceği ölümcül tehditlere yol açabilmektedir. Görüldüğü gibi turistler, mekânda etkileyen ve etkilenen olmak üzere farklı güvenlik açıklarına dikkatleri yöneltti. Artık güvenli turizm başlığı altında ziyaret edilen mekânların özelliklerini; i) risk içerdiği bilinen bir gayzer, yanardağ etekleri veya büyük dalgalara maruz kalabilecek plajlar ve kıyı alanları, ii) hiç akla gelmeyen ve aniden meteorolojik ve/veya jeolojik nedenlerden kaynaklanan ve tehdit dolu ortamlara dönüşen ziyaret merkezleri, iii) çeşitli nedenlerle kaotik ortamlar doğduğunda, insan kaynaklı silahlı terör eylemleri için cazip olabilecek alanlar olarak tanımlamak ve güvenlik açıklarını düşünerek turizm faaliyetlerini planlamak önem taşımaktadır. Başka bir ifadeyle turistin yaşam kalitesini bozan farklı özellik taşıyan riskler, turizm sektöründeki çevresel sürdürülebilirlik kavramının anlamını derinleştirdi ve doğa, nüfus, teknoloji ve ekonomi bütünlüğünde, ekolojik denge kavramı ile birlikte artık değerlendirilir hâle getirdi.

Bugün ölümcül salgın hastalıklar nedeniyle sınır güvenliği için kullanılan statüsel bir kavram olan güvenli yolcu terminolojisine, güvenli turist kavramı da eklenebilecektir. Nitekim salgın hastalıkların seyahatler nedeniyle yaygınlaşma potansiyeli taşıması bağlamında; seyahatler, ölümcül hastalığın çıktığı orijin ülkesine gidiş ve gelişler, güvenlik kaygısı nedeniyle kural konularak ve daha sınırda engellenebilmektedir. Esasen, bazı popüler destinasyonlar, doğa kaynaklı tehditleri çekici değerler haline getirmeyi başarabilen stratejiler ile ayakta kalabilmektedir. Ayrıca turizm firmalarının yanı sıra, kamu yönetimleri de idari web sayfalarında güvenli bir turizm deneyimi için talimat ve ilkeleri ortaya koyarak, turistlerde güvenli seyahat duygusunu güçlendiren bilgilendirmeyi önemseyen yapılanmaları, erişilebilir hâle getirdi. Yine dağlık alanlarda turizmin güvenliğini sağlamak adına önceden, optimum nüfus ve araç sayısına dikkat edileceği başta olmak üzere her alanın özelliğini dikkate alan ihtiyat ilkesi içinde yapılan çalışmalar, turist adaylarıyla önceden elektronik ortamlarda web sayfalarında paylaşılarak, güven iklimi oluşturulmasına özen gösterilmektedir.

Birleşmiş Milletlerin, ortak hedefleri esas itibariyle turizm ile de bağlantılı, beş kilit alanı içermektedir; (1) kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme; (2) sosyal kapsayıcılık, istihdam ve yoksulluğun azaltılması; (3) kaynak verimliliği, çevre koruma ve iklim değişikliği; (4) kültürel değerler, çeşitlilik ve miras; (5) karşılıklı anlayış, barış ve güvenlik. Aslında bütün bu değerler daha 1990’lı yılların başında Birleşmiş Milletler raporunda esasen güvenlik başlığı altında dikkate alındı. Görülen o ki artık turizmde rekabet alanı, güvenli turizm ya da güvenlikte rekabet ilkelerini de kapsamaktadır. Güvenlik konusu kıyı, dağlık alan gibi hangi coğrafi mekân olursa olsun, turizmde başarı için önemsenmesi gereken, farklı afet tiplerine karşı toplumsal, kurumsal ve yerel mukavemetin, aslında refah kavramı ile ilişkili disiplinler arası işbirliğini gereken bir değer kabul edilmesine bağlıdır. Bu işbirliğinde riskli alan ve konuların tespiti, doğal, teknolojik, sosyal, beşerî, politik koşulların kontrolü; rasyonel plan, politika ve yöntemlerin geliştirilmesinin sağlanması; karar alıcı ve uygulayıcıların eğitimi dâhil, her detayın düşünülerek yönlendirilmesi, farkındalığın artırılması ve bir kültür olarak topluma benimsetilmesi önemlidir. Bu farkındalıkta kamu, özel ve sivil paydaşların her biri yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde turizmin evrensel etik kodlarında yer alan sorumluluklara sahiptir.

Referanslar

Keleş, R. ve Hamamcı, C. (2002). Çevrebilim. Ankara: İmge Kitabevi; Toprak, Z. (2012). Çevre Yönetimi ve Politikası. İzmir: Albi Yayınları; https://sustainabledevelopment.un.org/topics/tourism/decisions, (Erişim tarihi: 08.06.2020); http://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2019/06/Destination-Management-and-Sustainability-Strategies-in-the-OIC-Member-Countries.pdf, (Erişim tarihi: 08.06.2020); https://www.e-unwto.org/doi/pdf/10.18111/9789284401529), (Erişim tarihi: 08.06.2020); http://www.un.org/en/sc/repertoire/89-92/Chapter%208/GENERAL%20ISSUES/Item%2029_Agenda%20for%20peace_.pdf, (Erişim tarihi: 08.06.2020); https://www.unwto.org/global-code-of-ethics-for-tourism, (Erişim tarihi: 08.06.2020).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Karaman, Z. T. (2017). Corporate Social Responsibilities of Stakeholders in Terms of Secure Tourism at Disasters and Sustainable Tourism Governance, Journal of Tourism Theory and Research, 3 (2): 67-78.