Boğaziçi ve İstanbul Seyahatnamesi

Seyyah ve Seyahatname Seyahatname

Philippe Anton Dethier, ölmeden önce 1873 yılında Viyana Dünya Sergisi Osmanlı Devleti Komisyon Başkanı Raşid Paşa’nın emri üzerine bu sergi için kaleme aldığı Boğaziçi ve İstanbul adlı eserinde İstanbul’daki saray ve diğer kamu binalarının topografyalarını ve tarihi önemlerini inceledi. Osmanlılar’ın Constantinopolis’i (Konstantiniye’yi) Bizanslılar’dan aldıktan sonra kullandığı İslambul sözcüğünden İstanbul ismini türeterek şehre verdiklerini anlattı. Ona göre, Boğaziçi Akdeniz ve Karadeniz ticaretinin kalbinin attığı yerdi.

Kamu binaları arasında Topkapı Sarayı’ndan, İslami anıtlardan, hanlardan, çarşılardan, hamamlardan ve Hristiyanlık dönemine ait tarihi eserlerden bahsetti. Boğaz’ın Asya kıyıları ve Prens Adaları eserinde değindiği İstanbul’un banliyöleriydi. Ona göre, Fransızca’nın İstanbul’da yaygın kullanımının sebebi Osmanlı İmparatorluğu’nun Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını kapsayacak kadar geniş olmasıdır. Anlaşılabilmek için eseri Fransızca olarak kaleme almıştır. Onun için Sultan Ahmed Türbesi de, Küçük Ayasofya olarak bilinen Aziz Serge ve Bacchus Kilisesi de, İstanbul’da yaşamış olan farklı kültürel grupların inanışlarını temsil eden önemli yapılardır. İrene’nin lahitini Osmanlılar çeşmeye çevirmişlerdir; tarihi eserlerin kullanım amaçları zaman içinde sınırları içinde bulundukları ülkelerin yöneticileri tarafından toplumsal koşullar ve inanışlar göz önüne alınarak değiştirilebilir. Yazar, Yerebatan Sarnıcı ve Binbirdirek Sarnıcı gibi Bizanslılar’dan kalma tarihi eserleri betimlemiştir.

Bu kitap, günümüz İstanbul’unun tarihini anlamak için oldukça önemlidir. Gezginlerin yanında bulundurabileceği bir rehber niteliğindedir. Yazar, sahip oldukları tarihi ve kültürel miraslara göre İstanbul’un yedi tepesinin sınırlarını çizer. Altı tepe şehrin kuzeyindedir. Yazara göre, bu tepelerin ilkinde İstanbul’un fethinden sonra dört minareli bir camiye dönüştürülen Aya Sofya ile altı minareli Sultanahmet Camii vardır. Ayrıca tramvay, dönemin tepeler arası şehir içi ulaşım aracıdır. İkinci tepede Konstantin’in Yanmış Sütunu, iki minareli Nuruosmaniye Camii, Haliç yakınındaki pazarlar, hanlar, her ikisi de iki minareli olan Beyazıd Camii ve Yeni Cami bulunur. Üçüncü tepede dört minareli Süleymaniye Camii ve At pazarı vardır. Dördüncü tepede iki minareli Fatih Sultan Mehmet Camii, beşinci tepede iki minareli Selimiye Camii, altıncı tepede Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı Balat semti ile iki minareli Eyüp Camii göze çarpar. Yedinci tepe ise İstanbul’un güney bölgelerinden oluşur.

Yazar, bazı semt isimlerinin kökenlerini de açıklar. Örneğin, Kandilli semtinin adı yangınları ihbar etmek için oraya yerleştirilmiş büyük bir fenerden, Kuleli semtinin adı ise babası I. Selim’in Mısır seferi sırasında henüz prens olan Sultan Süleyman’a zarar gelmemesi için orada üç yıl boyunca saklayıp barındırdığı bir kuleden gelir. Kısacası eser, İstanbul’un Avrupa ve Asya kıtalarındaki semtlerinin isimlerinin kökenlerini ve buraların tarihi ve turistik yapılarını okuyucuya tanıtır.

Referanslar

Dethier, P. A. (1993). Boğaziçi ve İstanbul (19. Yüzyıl Sonu). (Çeviren: Eyice, S. ve Öztürk, U.) İstanbul: Eren Yayıncılık; Dethier, P. A. (1873). Le Bosphore et Constantinople: Description topographique. Viyana: Alfred Hölder; Eldem, E. (2012). The Archaeology of a Photograph: Philipp Anton Dethier and his “Group for the history of Greek Art.” Jahrbuch des Deutschen Archäologischen Instituts; 127/128.2012/2013, 499-530.