Tarihi Köprü
Doğal ve Kültürel Miras Köprü
-
2024
İnsanların temel gereksinimlerinden biri olan ulaşım sorununu çözmek için yollar inşa edilmiştir. Bu yolların kesintisiz şekilde devam edebilmesi için inşa edilen köprüler ise yolların en temel unsurlarındandır. Anadolu’da Antik dönemden itibaren imparatorlukların sınırlarına ulaşmak için ya da dinî ve ticari amaçlar doğrultusunda inşa edilmiş tarihî yollar bulunmaktadır. Hititler tarafından Anadolu içlerine uzanan güzergâhların kullanımından sonra Perslerin kullandığı Susa’dan Sardeis’e kadar uzanan Kral Yolu bilinen ilk güzergâhlardandır. Anadolu’da yeni krallıkların ortaya çıkışı ile yeni şehirler kurulmuş ve gerek kıyılardan iç bölgelere gerekse iç bölgelerdeki kentler arasında yollar inşa edilmiştir. Tarihsel süreç içerisinde kurulan yeni şehirlere bağlı olarak inşa edilen yeni yollar; Roma İmparatorluk, Doğu Roma İmparatorluk, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kullanılarak günümüze kadar gelmiştir.
Farklı insanları ve dolayısıyla farklı kültürleri birleştiren yollar üzerindeki en önemli yapı olan köprülere ait ülkemizde çok sayıda örnek vardır. Bu köprülerin MÖ ikinci bin yıldan itibaren kullanıldığı yazılı ve somut verilerle kanıtlanmıştır. Köprülerin gelişim tarihi incelendiğinde; ilk örneklerin Boğazköy’deki Büyükkaya Köprüsü (MÖ XIII. yüzyıl) gibi iki kenar arasına uzatılan ahşap ağaç gövdelerinden veya Kral I. Tiglatpileser (MÖ 1114-1076) ile II. Assurnasirpal’in (MÖ 883-859) yaptığı gibi savaş sürerken asker ve araçları karşıya geçirmek için birbirine bağlanan ağaçlardan oluşturulmuş köprüler inşa edilmiştir. Bir diğer uygulama ise MÖ 480 yılında ordusunu Abydos’tan Avrupa’ya geçiren Pers Kralı Kserkses’in (MÖ 486-465) yaptırdığı yan yana dizilen gemilerle oluşturulmuş tekne-köprülerdir.
Bunun gibi geçici çözümlerin ardından Caesar’ın MÖ 53 yılında Ren Nehri üzerine yaptırdığı köprü gibi ahşap köprüler ve MS 104 yılında İmparator Traianus tarafından Tuna Nehri üzerinde, taş ayaklar üzerinde ahşap üst yapıya sahip köprüler inşa edilmiştir.
Bu gelişimin sonucunda ise özellikle Roma İmparatorluk döneminde mimari inşa tekniklerinin gelişimi ve Roma betonunun (opus caementicium) etkin kullanılmaya başlanmasıyla daha dayanıklı olan ve yüzlerce yıl varlığını koruyabilen taş köprüler inşa edilmiştir. Beton ve kireç harcı gibi birleştiriciler kullanılarak ahşap, taş veya tuğla ile inşa edilen köprüler yüzlerce yıl kullanılmıştır. Anadolu’daki tarihî köprüler incelendiğinde bu malzemeler ile Roma İmparatorluk döneminden sonra Doğu Roma İmparatorluğu dönemi, Selçuklu dönemi ve Osmanlı döneminde de yeni köprüler inşalarına devam edilmiştir. Tarihî köprülerin mimari tasarımı incelendiğinde pratik ve kullanışlı biçimleri sayesinde yüzlerce yıl aynı teknikler kullanılarak inşa edilmeye devam edilmiştir.
Sanayi ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak farklı malzemelere ulaşımın ve malzeme işlemenin kolaylaşmasına kadar mimari tasarımda köklü değişimler olmamıştır. Doğu Roma döneminde özellikle Anadolu’da tuğlanın taş ile yoğun olarak kullanılması köprü duvarlarının inşasında da fark edilmiştir. Anadolu’daki Türk mimarisinin hâkimiyeti ele geçirmesiyle çok büyük farklılıklar olmasa da sivri kemerlerin kullanımı gibi biçimsel değişiklikler yapılmıştır. Fakat genel tasarıma bakıldığında; işçilik ve malzemeden tasarruf ederek pratik çözümün esas alındığı köprülerin inşasında, Roma İmparatorluk Dönemi köprü modelinin kullanılmaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
Referanslar
Çulpan, C. (2002). Türk Taş Köprüleri Ortaçağdan Osmanlı Devri Sonuna Kadar. Ankara; Vitruvius, (2005). Mimarlık Üzerine On Kitap4, S. Güven (Çev.). Ankara; Tunç, G. (1978). Taş Köprülerimiz. Ankara; Duran, R. – Baş, A. – Özcan, R. (2016). Tarihi Konya Köprüleri. Konya.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Caesar, C. J. Caesar's Gallic War1, W. A. McDevitte – W. S. Bohn (çev.), Harper's New Classical Library (New York 1869); Galliazzo, V. (1994). I Ponti Romani. Canova; O’Connor, C. (1993). Roman Bridges. Cambridge; Tyrrell, H. G. (1911). History of Bridge Engineering. Chicago; Naumann, R. (1963). Die hethitische Brücke über die Schlucht bei Büyükkaya (Boğazköy), MDOG 94, 24-32.