Âsâr-ı Atîka Nizamnameleri

Hukuki Alanına Giren Konular Yasa Yönetmelik

İstanbul (1869, 1874, 1884, 1906)

Osmanlı Devleti hâkim olduğu coğrafya bağlamında muhtelif medeniyetlere ait birçok âsâr-ı atîkaya ev sahipliği yapmıştır. Bununla birlikte 1846 yılında Tophane-i Âmire Müşiri Ahmet Fethi Paşa'nın girişimleriyle eski eserler ve Osmanlı müzeciliği konusunda çalışmalar başlamıştır. Ayrıca taşraya gönderilen talimat ile eski eser ve binaların korunması veya zarar görmemesi hedeflenmiştir. Buna rağmen, söz konusu süreçte eski eserlerin korunmasına yönelik herhangi bir bütüncül yasal düzenleme yapılmamış ve sadece fıkıh hükümlerine bağlı kalınmıştır. Söz konusu hükümlere yönelik doğrudan doğruya ilk düzenleme ise 1858 tarihli ceza kanunnamesinin 133. ile 1858 tarihli arazi kanunnamesinin 107. maddesiyle gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte eski paraların ahalinin elinde kalmasına izin verilmemiş ve bu mekûkât-ı atîkalar doğrudan merkeze gönderilmiş veya mahalli görevlilere teslim edilmiştir. Ahmet Fethi Paşa'nın 1858 yılında ölümü üzerine, müzecilik ve eski eser faaliyetleri konusundaki çalışmaların ivme kaybettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca koleksiyona alınan eserler konusunda resmî bir teşkilatlanmaya da geçilememiştir. 

Âsâr-ı atîka konusunda etkili girişimler ise 1868 ve 1869 yıllarında gerçekleşmiştir. 13 Şubat 1869 tarihinde ise yedi maddeden teşekkül eden Osmanlı Devleti'ndeki ilk esaslı ve müstakil âsâr-ı atîka nizamnamesi yayımlanmıştır. Böylece, eski eserlerin sergilenmesi için de bir müzenin açılması kararlaştırılmıştır. Daha önceki koleksiyon, Müze-i Hümâyûn ismini almıştır. Ayrıca söz konusu ilk nizamname ile önceki fıkıh usülleri fesholunmuştur. İlk âsâr-ı atîka nizamnamesinin maddeleri incelendiğinde öncelikle kazıların kayıt altına alınması hedeflenmiş ve izinsiz kazı çalışmalarının önüne geçilmek istenmiştir. Ayrıca çıkarılan eserlerin Osmanlı Devleti'nin haricine çıkarılması kesinlikle yasaklanmıştır. Söz konusu nizamnamenin uygulanmasında problemler yaşanmış olsa da sonraki nizamnemelerin temelini oluşturması müzecilik ve eski eser bağlamında önemli bir yer tutmaktadır. 8 Nisan 1874 tarihinde kabul edilen ikinci âsâr-ı atîka nizamnamesi ise bir giriş, dört bölüm ve sonuç olmak üzere toplam otuz altı maddeden oluşmaktadır. İlk nizamnameye göre ikinci nizamnamenin daha geniş bir teferruat ve gelişmişlik düzeyine sahip olduğu görülmektedir. Bununla birlikte yaptırım gücünde zafiyetin bulunduğu ve özellikle eski eserlerin ülke dışına çıkarılmasını tam olarak da engelleyemediği görülmektedir.

11 Eylül 1881 tarihinde müze müdürlüğüne Sadrazam İbrahim Ethem Paşa'nın oğlu Osman Hamdi Bey Atanmış ve vefat ettiği 24 Şubat 1910 tarihine kadar görevini sürdürmüştür. Osman Hamdi Bey'in müdürlüğü zamanında Osmanlı müzeciliği çok farklı bir sürece girmiş, âsâr-ı atîka çalışmaları ivme kazanmış, hukukî ve kuramsal teşkilatlanma da gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte artık ihtiyacı tam anlamıyla karşılamayan 1874 nizamnamesinin yerine beş bölüm ve otuz yedi maddeden teşekkül eden 21 Şubat 1884 tarihli yeni nizamname yürürlüğe girmiştir. Bu 1884 tarihli üçüncü nizamnamede eser mülkiyetinin şartsız bir surette devlete ait bulunduğu vurgusu ön plana çıkarılmış ve eski eserlerin yurt dışına çıkışının önlenmesi hedeflenmiştir. Bununla birlikte eski eser tanımı genişletilmiş ve yorumlara ihtiyaç bırakılmayacak surette belirginleştirilmiştir. Ayrıca kazılardan çıkarılan âsâr-ı atîkaların Müze-i Hümâyûn'a teslim edilmesi şartı koşulmuştur. Bu gelişmelere ramen zaman zaman özellikle yabancı ülkelerin diplomatik ilişkileri kullanarak söz konusu nizamnamenin dışına çıkma çabasına yöneldiği anlaşılmaktadır. Özellikle söz konusu gelişme üzerine ve buna karşı önlem alma amacıyla 13 Şubat 1906 tarihinde altı bölüm ve otuz beş maddeden müteşekkil dördüncü âsâr-ı atîka nizamnamesi kabul edilmiştir. Teferruat ve ayrıntılı maddelere sahip bulunan söz konusu nizamnamenin dikkatli bir surette kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Özellikle diğer önceki nizamnamelere nazaran kazıların durumu hakkında daha ayrıntılı bilgiler içermekte ve denetim arttırılarak eski eserlerin devlet içinde kalmasına yönelik kapsayıcı hükümler bulundurmaktadır. 1884 yılında Osman Hamdi Bey'in öncülüğünde teşkil edilen üçüncü nizamname yerine yine Osman Hamdi Bey'in ihtiyaca göre gerçekleştirdiği değişiklikleri içeren 1906 tarihli dördüncü nizamname, Türkiye Cumhuriyeti'ne intikal etmiş ve 1973 tarihine kadar kullanımına devam edilmiştir. 

Yararlanılan Kaynaklar

ASAN, H. (2022), Diyarbakır Vilayeti’nde Âsâr-ı Atîka Bilincinin Gelişimi: Müze-i Hümâyûn Fahrî Memuru Natık Efendi ve Faaliyetleri, Belgi Dergisi, 24 (Yaz): 399-429; Takvîm-i Vakâyi Gazetesi, No: 1053, 1285 Za. 1/13 Şubat 1869.; BOA. A.}DVN.MKL. 12/5, 1291 S. 28/16 Nisan 1874.; BOA. A.} DVN.MKL. 25/45, 1301 Z. 29/20 Ekim 1884.; BOA. ŞD. 220/70, 1323 Z. 18/13 Şubat 1906.