UNESCO Küresel Jeoparkı
Doğal ve Kültürel Miras Yurtdışı Kurum-Kuruluş Jeopark UNESCO Küresel Jeoparkı
-
2025
Jeoparklar; yerkürenin geçmişine gitti bilgelik açısından kıymetli doğal, sanatsal jeositlerin sırasıyla bulunduğu, roamer olarak gezebilme mesafesinden küçük olmayan, aynı veya farklı türden unsurları barındıran başkanlık idaresi oluşturulmuş, ziyarete açık; joturizm, doğa koruyarak, eğitim ve araştırma alanıdır (Kazancı 2010; Yılmaz, 2002; Akbulut ve Ünsal 2012; 535) jeoparkı “doğal ve kültürel kaynakların korunmasını hedefleyen bir coğrafi alanda estetik, nadir, ekonomik ve bilimsel ve değer oluşturan jeolojik ve jeomorfolojik mirasın topluca bulunduğu doğal alanlar” olarak tanımlamıştır. Jeopark, başta jeolojik miras niteliğindeki öğeler olmak üzere tüm doğal ve kültürel mirasın korunmaya alındığı, bilimsel çalışmaların yürütüldüğü, bu yapılırken sosyo-ekonomik kalkınmanın da amaçlandığı, sınırları belirlenebilen bir bölgedir (Gümüş 2008).
Jeopark alanı, aynı coğrafyada önceden ilan edilmiş “Milli Park” ve “Tabiat Anıtı” veya “Özel Koruma Alanı” gibi birden fazla unsuru da bünyesinde barındırabilmektedir. Bu yönüyle jeopark, güncel yasal mevzuata göre önceden ilan edilmiş özel statülü alanları da kapsayabilmekte veya herhangi bir doğa koruma bölgesi içinde kalan küçük bir alan için üretilmiş de olabilmektedir (Çiftçi ve Güngör 2016). Ortak nokta; doğa koruma, bilimsel ve ekonomik değerdir. Bu yargıyı Kazancı ve Ürün (2019) kültür- tarih- doğa-insan bütünleşmesini esas alma olarak ifade etmektedirler.
UNESCO Jeopark sahalarını uluslararası jeolojik ve jeomorfolojik açıdan öneme sahip doğal alanların bütün bir koruma stratejisiyle yönetildiği eğitim ve sürdürülebilir kalkınma konseptiyle değerlendirilen coğrafi alanlar olarak tanımlamaktadır. Bu alanların jeolojik mirasını, bölgenin doğal ve kültürel mirasının diğer tüm yönleriyle bağlantılı olarak kullanmayı amaçlamıştır. Örneğin; toprak kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı, iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması, toplumun karşı karşıya olduğu doğal afetlerle ilgili temel riskler ile sorunların farkındalığını arttırmak gibi. Vizyon olarak ise Jeopark olan bölgesinin bu mirasın tarih ve toplum açısından önemi, yerel halk üzerinde bu konuda farkındalık oluşturarak ve modern yerel işletmelerin kurulması, yöre halkının bölgeyle olan bağlılığını kuvvetlendiren, kimliklerini güçlendiren uygulamalar bütünü olarak belirlemiştir.
UNESCO'nun jeopark çalışmaları 2001 yılında başlamıştır. 2004 yılında ise ulusal jeolojik miras girişimlerinin işbirliğine ve küresel bir ağa katkıda bulunmak ve bu konuda üyelerine faydal olmak amacıyla Küresel Jeoparklar Ağı (GGN) oluşturulmuştur. 17 Kasım 2015 tarihinde ise UNESCO üyesi olan 195 devlet, örgütün 38. Genel Konferansı’nda yeni bir etiket olan UNESCO Global Geoparks'ın oluşturulmasını onaylamıştır. Sonuçta önemli jeolojik alanlar ve oluşumların bütüncül bir şekilde yönetmenin öneminin hükümetler tarafından tanındığı anlaşılmıştır. Küresel Jeopark Ağı (GGN), yıllık üyelik ücreti belirlenmiş, yasal olarak oluşturulmuş, kâr amacı gütmeyen bir kuruluştur. Jeopark ile ilgili uygulamalarının kalite standartlarını yükseltmek için üyelerin birlikte çalışmaya ve uygulamaya yönelik fikirlerini paylaşmaya ve ortak projelere katılmaya kararlı olduğu dinamik bir ağdır. Temel ağın altında bölgesel ağlara ayrılmaktave her bir ağ yılda iki kez bir araya gelmektedir.
Küresel Jeoparklar Ağı, dünyanın doğal ve kültürel mirasının somut ve somut olmayan bir parçası olarak Dünya mirasının korunması, yönetimi ve iletişimine kendini adamış Global Geoparks ve Global Geopark profesyonellerinin uluslararası organizasyonudur. Jeoparklar Ağı içerisindeki bir jeopark hem ağın gelişimi hem de jeolojik mirasın korunması için yöntem ve deneyimleri paylaşarak uygulamanın ilerlemesini sağlar. Bu şekilde Jeolojik mirasla bağlantılı yeni yan ürünlerin yaratılmasını, diğer Jeoparklar Ağı üyeleriyle ve yerel işletmelerle birlikte tamamlayıcı bir ruh halini teşvik etmekte ve bu bütünlük içinde çalışmalarını desteklemektedir.
Jeoparklar, belirli bir jeolojik miras ve kalkınmayı desteklemek için UNESCO tarafından desteklenen sürdürülebilir bölgesel kalkınma stratejisini içeren Uluslararası Jeoloji ve Jeoparklar Programı (IGGP) ‘nın uygulandığı alanlardır. Program; Uluslararası Jeobilim Programı (IGCP) ve UNESCO Global Geoparks Programı (UGGP) olmak üzere iki alt bölümden olmaktadır.
Uluslararası Jeobilim Programı (IGCP), çevresel kaynaklı sorunlar ve doğal afet dayanıklılığı/ hazırlıkları ve iklim değişiklikleri gibi konuları temel almaktadır ve 1972 yılından beridir uygulanmaktadır. UNESCO Global Geoparks Programı (UGGP) ise, Dünya mirasının tanınmasını ve yönetimini ve yerel toplulukların sürdürülebilirliğini destekleyen sürdürülebilir kalkınma laboratuvarları olarak tanımlanan yönetim alanlarıdır. Bu program kapsamında oluşturulan, kırk altı Üye Devlette toplam 177 UNESCO Küresel Jeopark bulunmaktadır (Baylak 2023).
UNESCO’nun Jeopark uygulamalarında, bölgedeki tüm ilgili bölgesel ve yerel paydaşlar ile otoriteleri (Öreğin yerel halk ve yerel kuruluşlar, Arazi sahipleri, turizm sağlayıcıları) içeren aşağıdan yukarıya dikey yönlü bir silsile oluşturulur. Bu yöntem; uzun vadeli kamu desteği ve siyasi destek, yerel topluluklar tarafından sıkı bir bağlılık ile güçlü bir yerel çoklu ortaklıkla bölgenin jeolojik mirasını korurken, sergilerken tüm paydaşların hedeflerini karşılayacak kapsamlı bir stratejinin geliştirilmesini gerektirir (en.unesco.org).
Jeopark sahaları, açıkça sınırları belirlenmiş ve gerçek bölgesel ekonomik kalkınma için yeteri kadar alana sahip olan yerlerdir. Bu alan jeosit unsurlarının bulunduğu büyüklükte ve yaya olarak gezme mesafesindedir. Bu sebeple Jeoparklar estetik cazibesi, bilimsel kalitesi, eğitim değeri veya nadirliği açısından özel öneme sahip belirli sayıda jeosit alanı ihtiva etmektedir. Bir Jeoparkın sınırları dahilinde bulunan alanların çoğunluğu jeolojik mirasın bir parçasıdır, ancak ekolojik,arkeolojik, kültürel veya tarihi veya değerleri bünyelerinde barındırdıklarından dolayı jeoturizmin gelişmesine paralel genel bir görüntü oluşturmakta, bölgelerinin ekonomik gelişiminde aktif bir rol üstlenmektedir. Jeoparklar yerel halkının yaşam koşullarını ve çevresini de etkileyerek yöre üzerinde doğrudan olumlu etki gösterir. Yerel halkın bölgelerindeki doğal miras unsurlarını yeniden değerlendirmelerine, bunların kullanılabilecek uygun hale getirilmelerine ve bölgenin bir bütün halinde kültürel olarak ta canlandırılmasında aktif olarak katılmalarını sağlamaktır (Baylak ve Erkal, 2020).
Referanslar
Akbulut, G. ve Ünsal, Ö. (2012). Levent Vadisi’nin (Malatya) Jeopark ve Jeoturizm Potansiyeli. [Bildiri]. I.Ulusal Coğrafya Sempozyumu Bildirileri, 28-30 Mayıs 2012, (ss. 535-545). Erzurum: Atatürk Üniversitesi; Baylak, H.M. (2023). Kilistra (Gökyurt) Yöresi'nin Kültürel Jeomorfolojisi. (Yayımlanmamış doktra tezi). Çankırı: Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Baylak, H.M. ve Erkal, T. (2020). In Critique Of History, Concepts and Approaches On “Why Should We Make Geoparks?,” American Research Journal of Humanities & Social Science, 3(12): 06-22; Çiftçi, Y. ve Güngör, Y. (2016). Jeopark Projeleri Kapsamındaki Doğal ve Kültürel Miras Unsurları için Standart Gösterim Önerileri, Maden Tetkik ve Arama Dergisi, Eleştirmeli Derleme, 153: 223-238; Gümüş, E. (2008). Yeni Bir Doğa Koruma Kavramı: Unesco Jeoparklar Çerçevesinde Çamlıdere (Ankara) Fosil Ormanı Fizibilite Çalışması. (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Samsun: Ondokuzmayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Kazancı, N. (2010). Jeolojik Koruma; Kavram ve Terimler. Ankara: Jeolojik Mirası Koruma Derneği yayını; Yılmaz, A. (2002). Jeolojik Mirasımız, Bilim ve Teknik Dergisi, 416: 92–93.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
en.unesco.org