Jeokoruma

Kavram Doğal ve Kültürel Miras Jeopark

Yerküre veya insanlık tarihinin aydınlatılmasına yönelik veriler sunmasının yanında ilgi çekici görsel sunumlarıyla benzerlerine göre farklılık gösteren ve yeniden oluşması mümkün olmayan nadir nitelikteki her türlü doğal varlıklar (kayaç, mineral ve fosil topluluğu, istif, toprak, yerşekli) jeosit (geosit) veya jeomorfosit (geomorphosit) olarak tanımlanmaktadır. Ancak son yıllarda kontrolsüz bir biçimde artan insan faaliyetleri bu türden doğal varlıkları tehdit etmeye başladı. Bu yüzden, yeryuvarındaki jeosit veya jeomorfosit varlığının araştırılması, korunması ve geliştirilmesi günümüzde doğa bilimlerinin en önemli konularından birine dönüştü. Dolayısıyla yok olma tehdidi altında ise jeosit veya jeomorfosit türünden doğal varlıklar jeolojik miras/jeomiras (geoheritage) olarak adlandırılmaktadır.

Jeolojik veya jeomorfolojik sitlerin jeo miras olarak değerlendirilmesi için ender olması, oluşumu temsil edecek bir örnek oluşturması, toplu şekilde görülebilecek bütünlük sağlaması ve paleocoğrafya açısından değerli olması gibi koşullar aranmaktadır. Bu koşulların uygun olduğu coğrafi mekânlar jeopark (geopark) olarak isimlendirilmektedir. Jeoparklar aynı zamanda yeryüzünün yapı ve görünümünü oluşturan jeolojik, jeomorfolojik, hidrografik ve edafik doğal kaynakların özelliklerinin, topluluklarının, sistemlerinin ve süreçlerinin doğal çeşitliliği şeklinde tanımlanan jeoçeşitlilik (geodiversity) bakımından zengin sahalardır. XXI. yüzyılın en önemli uygulamalarından biri olarak kabul edilen jeoparklar, günümüzde değişen turizm algısıyla birlikte daha da önem kazandı. Böylece son zamanlarda, turizm talebi içerisinde payı giderek artan ve jeoturizm (geotourism) veya jeomorfoturizm (geomorphotourism) olarak isimlendiren turizm şekli ortaya çıktı.

Jeoturizm veya jeomorfoturizm kapsamında değerlendirilecek jeomiras unsurlarının öncelikli olarak bilimsel, görsel, kültürel/tarihsel ve sosyal/ekonomik olmak üzere dört temel değere sahip olması gerekmektedir. Bu özellikleri taşıyan kritik öneme sahip jeomiras unsurlarının gelecek nesillere korunarak aktarılması düşüncesi jeolojik koruma/jeokoruma (geoconservation) kavramını ortaya çıkardı. Bu bağlamda sürdürülebilirlik temelinde ortaya çıkan jeokoruma, jeomiras niteliği taşıyan doğal varlıkların belirlenmesi ve bu varlıkların bulunduğu coğrafyadaki insanların yaşamına dâhil edilmek suretiyle korunmasıdır. Dolayısıyla yerinde korumayı ve doğal hayatın devamlılığı esas alan koruma bilincini meydana getiren jeokoruma, nadir olan ve yok olma tehdidi altında bulunan jeomiras unsurlarının hızla tüketilmesini veya yok edilmesini engelleyerek nesiller arası aktarımını hedef almaktadır.

Dünyadaki ilk girişimlerin 1750’li yıllara kadar uzanmasına rağmen, modern bilimsel anlayışla ele alınan jeokoruma yaklaşımı 1995 yılında Avrupa Jeolojik Mirası Koruma Birliği (European Association for the Conservation of Geological Heritage; ProGEO) teşkilatının kurulmasına dayanmaktadır. Bu topluluk tarafından düzenlenen bilimsel toplantılarda jeokoruma sürecine ait temel kavramlar ve jeokorumanın nasıl veya kimler tarafından uygulanacağı konusunda önemli kararlar alındı. 2000 yılından sonra jeolojik mirasın belirlenmesi, korunması ve turizme yönelik sürdürülebilir kalkınma sürecinin bir unsuru olarak ele alınması konusunda önemli gelişmeler yaşandı. Bu bağlamda 2000 yılında Avrupa Jeopark Ağı (European Geopark Network) ve 2002 yılında ise Uluslararası Jeopark Ağı (Global Geopark Network) kuruldu. Ayrıca, 2002 yılında UNESCO öncülüğünde jeolojik mirası koruma kavramının sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde nasıl uygulanacağına dair yönerge oluşturdu.

Türkiye’de jeokoruma konusunda çalışmaların başlangıcı 1970’li yıllara dayanmasına rağmen kapsamlı ve sistematik çalışmalar 2000 yılından itibaren yapılmaya başlandı. Bu bağlamda, hem Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Türkiye Jeolojik Mirası Araştırma Projesi (TUJEMAP) hem de Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO) gibi kurum ve kuruluşlar tarafından önemli araştırmalar yürütüldü. 2013 yılında Kula Volkanik Jeoparkı Projesi’nin UNESCO Jeopark ağına dâhil olmasıyla birlikte Türkiye jeokoruma çalışmalarında önemli bir aşamaya varıldı. Ancak daha henüz tescillenmemiş ve koruma altına alınmamış çok sayıda jeomiras varlığı dikkate alındığında yapılmış çalışmaların oldukça yetersiz olduğu da aşikârdır.

Yararlanılan Kaynaklar

Burek, C. V. ve Prosser, C. D. (Editörler) (2008). The History of Geoconservation. Londra: The Geological Society; Çiftçi, Y. ve Güngör, Y. (2016). Jeopark Projeleri Kapsamındaki Doğal ve Kültürel Miras Unsurları için Standart Gösterim Önerileri, Maden Tetkik ve Arama Dergisi: 223-238; Bowen, D.Q., Campbell, S., Knill, J.L., McKirdy, A.P., Prosser, C.D., Vincent, M.A. ve Wilson, R.C.L. (1996). An Introduction to the Geological Conservation Review. Peterborough: Joint Nature Conservation Committee; İnan, N. (2008). Jeolojik Miras ve Doğa Tarihi Müzeleri, Bilim ve Teknik: 80-83; Kazancı, N., Özgen Erdem, N., Korhan Erturaç, M. (2017). Kültürel Jeoloji ve Jeolojik Miras; Yerbilimlerinin Yeni Açılımları, Türkiye Jeoloji Bülteni: 1-16; Kazancı, N., Şaroğlu, F. ve Suludere Y. (2015). Jeolojik Miras ve Türkiye Jeositleri Çatı Listesi, Maden Tetkik ve Arama Dergisi: 263-272; Kazancı, N., Şaroğlu, F., Doğan, A., Mülazımoğlu, N. (2012). Geoconservation and geoheritage in Turkey. İçinde; W.A.P. Wimbledon ve S. Smith-Meyer (Editörler), Geoheritage in Europe and its Conservation (ss. 366-377). Norway; Özşahin E. (2017). Geodiversity Assessment in the Ganos (Isıklar) Mount (NW Turkey). Environmental Earth Sciences: 271-281; Worboys, G. L., Lockwood, M., Kothari, A., Feary, S. ve Pulsford, I. (eds) (2015). Protected Area Governance and Management. Canberra: ANU Press.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Kazancı, N. (2010). Jeolojik Koruma (Kavram ve Terimler). Ankara: Jemirko ve TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları.