Telmessos

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Telmessos Antik Kenti, günümüzde Muğla’nın Fethiye ilçesinin sınırlarında yer almaktadır. Günümüzde antik tiyatrosu ve kenti çevreleyen kaya duvarlarında bulunan yirmi civarında kaya mezarı dışında pek bir kalıntı kalmamıştır. Kent ve antik kalıntılar, özellikle 1856 ve 1957 yılı depremleri neticesinde ağır tahribata uğramış ya da yok olmuştur. Antik kentten çok kalıntı bulunamasa da iskân tarihinde süreklilik dikkat çekmektedir. Bazı dönemlerde önemi azalmış olsa da kesintisiz olarak varlığını sürdürmüştür. Dağlardan ve yaylalardan Fethiye Körfezi'ne inen akarsuları; Fethiye düzlüğünde bereketli, alüvyonlu ovalar yaratmıştır. Verimli zirai olanak sunan, kolay savunulabilen dağların eteklerindeki kentlerin bulunması; Telmessos’un surlarla çevrilmiş olması buraları bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Bu koşulların varlığı ile Telmessos kentinin kuruluşunun çok eskilere dayandığını söylemek mümkündür. Kentin adındaki “-ss” son ekinin bulunması, kentin MÖ 3000 yılına kadar geriye gidebileceğini düşündürmektedir. Komşu illerde bulunmuş olan Erken Bronz Çağı’na ilişkin maddi deliller de bunu doğrular niteliktedir.

Diğer yandan Telmessos adının Likya dilinde “Telebehi” isminden geldiği de iddia edilmiştir. Bu kentin Likya’nın Arkaik ve Klasik dönemlerindeki yerel beylerden birisinin başkenti olduğu söylenmektedir. Sarayı ise “Hızırlık” diye adlandırılan bir tepe üzerinde bulunmaktaydı.

Kentin yazılı tarihine bakılacak olursa MÖ 466’da Atinalı Kimon’un güneybatı kıyılarına kadar inip Likya şehir devletlerini Atika-Delos Deniz Birliği’ne dahil ettiği görülebilir. Telmessos ise Atika-Delos Deniz Birliği listesinde yer almasına rağmen Likya şehir devletlerinin listesinde yer almamıştır. MÖ 420 yılında kent, Xanthos şehir devletine bağlanmış ve daha sonra Limyralı Perikles’in Likya ordusunun yönetimi altına girmiştir. Daha sonra yeniden Pers kontrolüne giren bu bölge, Pers Kralı Artaxerxes II’in ve sonrasında MÖ 360 yılında Karya Satraplığı’na bağlanmıştır. Telmessos Likya kentlerine yakın olmakla birlikte ürün temininde o bölgelerden yararlansa da Miletos şehir devleti ile de yoğun ticari ilişkileri bulunmaktaydı. Yörede üretilen ürünler ya deniz yolu ya da kara yolundan (kervanlarla Karya üzerinden) Miletos’a ve oradan dünya limanlarına ulaşıyordu. Özellikle nüfus artışı ile birlikte artan tahıl talebi, Doğu Akdeniz bölgelerinden temin edilmeye başlanmıştır. Kıyı denizciliğinde bir durak noktası olan Telmessos bu bağlamda giderek önem kazanmıştır. 

Telmessos kentinin Büyük İskender tarafından MÖ 334 yılında işgal edildiğini ve Truva atına benzer bir hile aracılığıyla yapıldığını bilmekteyiz. Büyük İskender’in donanması Telmessoslu yöneticilere bir gemiyle tutsak ve müzisyenleri karaya çıkarmak istediklerini bildirirler ve izin aldıktan sonra kılık değiştirmiş olan erlerini karaya çıkarırlar. Akropolise çıkan askerler, asker kıyafetlerini giyer; flüt kaplarından hançerlerini, sepetlerinden ve davullarından kalkanlarını çıkarır ve Telmessos’u sorunsuz bir şekilde ele geçirirler. 

Telmessos istila edilince hemen Makedon bir kent haline gelmiştir. MÖ 309 yılında Antigonos Monophtalmus yönetimine giren kent, MÖ 240’ta Ptolemaiosların dönemindeyken Telmessos Thrakia Kralı Lysimakhos’un oğlu Arsineoe’ye armağan edilmiştir. Bu dönemlerde kentin kehanet merkezi ve özellikle bu alanda görev yapan yılanvari rahipleri çok ünlüydüler. Apamea Anlaşması ile Bergama Krallığı’na geçen kent, Attalos III’ün ölümüyle MÖ 133 yılında Romalılara geçmiştir. Ancak kent eski ihtişamına yeniden ulaşamamıştır. Buradaki küçülme Miletos’un deniz ticaretindeki payının azalmasına, Rodos’a ticari bağımlılığının artmasına, Roma İmparatorluğu döneminde İtalya’nın deniz ticaretinde ön plana çıkmasına ve Ege Denizi kıyılarının öneminin azalmasına neden olmuştur. Telmessos, Roma ve Bizans imparatorlukları dönemlerinde küçük bir iskele haline gelmiştir. Özellikle Romalıların gözünde Telmessos, Likya kıyılarında bulunan korsan yuvalarından biridir.

Bizans döneminde de kentin düşüşü devam etmiştir. Kentin kilisesi Myra Metropolitliği'ne bağlı bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Bizans döneminde ise 451 yılında Telmessos Piskoposu Kalkedon Konsili'ne katılmıştır.

VI ve VII. yüzyıllarda Arap akınları kentin yıkılmasına neden olmuştur. 713 yılında ll. Anastasius kenti eski haline getirmiş, canlandırmış ve kente kendi adını vermiştir: Anastasiopolis. Ancak bu isim uzun ömürlü olmamıştır, IX. yüzyılda Makri olarak isimlendirilen ve uzak diyar anlamına gelen Şövalye Adası’ndan dolayı Meğri (Makri) olarak anılmaya başlanmıştır. Anadolu’ya Selçukluların gelmesiyle birlikte XI. yüzyılın sonlarına doğru Türkler Meğri civarında da görülmeye başlanmışlardır. 1207 yılına gelindiğinde ise Bizans’ın sınırı Meğri’de başlamaktadır. Antalya fethedilmiş ve Türkler Meğri ’ye kadar dayanmışlardır. 1282 yılında Menteşe Beyliği’nin bu yörelere yerleşmesiyle birlikte 700 yıldan fazla süren Türk hakimiyeti başlamıştır. 1286 yılında Menteşe Beyliği'nde beş kadıya tahsis edilen bu bölge “Beşkaza” olarak anılmaya başlanmıştır ve 1424 yılında Osmanlılar kenti ele geçirmiştir. XV. yüzyılda Telmessos’ta Rodoslu St. John Şövalyeleri bir kale kurmuştur ve bu kale daha sonra Cenovalılar tarafından kullanılmaya devam edilmiştir. 1874 yılında bu bölge Menteşe Livası'na bağlanmıştır. 

Bu bölgenin adı 3 Mart 1914’te Şam yakınlarında savaş pilotumuz Fethi Bey’in anısına Fethiye olarak değiştirilmiştir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yöre, Menteş Dağları'nda bulunan krom madenleri sayesinde önem kazanmıştır. Ancak 1957 Depremi kenti büyük ölçüde yok etmiştir. Günümüzde ise Fethiye turizm ile birlikte yeniden bir altın çağ yaşamaktadır. 

Kentte görülecek yerler arasında kaya mezarları, Likya lahitleri, Tiyatro, Kale vardır. Kaya mezarları kentin doğusunda bulunan, kaya duvarlarına oyulmuş mezarlardır. En görkemli olanı ise Amynthas’ın Mabet Mezarıdır. MÖ IV. yüzyılda alfabesi ile ''herpamiasoğlu amintas'' yazılı olan mezar, şehrin simgesi haline gelmiştir. Bu yapı İyon üslubundadır ve MÖ IV. yüzyılda inşa edilmiştir. Güzel bir arşitravı taşın iki sütununun arkasında bir kapı ve mezar odası bulunmaktadır. Templum in antis düzeninde inşa edilmiş olan mezar yapısına dört basamaklı bir sundurma üzerinden çıkılmaktadır. Sol tarafta bulunan duvardaki yazıttan mezarın Hermapias'ın oğlu Amynthas’a ait olduğu anlaşılmaktadır. Mezarın alınlığı süslemelerle bezenmiştir. Mezar odasının kapısı dört panelden oluşmaktadır. Odanın içinde ise üç tane kline bulunmaktadır. 

Amynthas'ın mezarının yanında ise benzer ama daha sade yapıda bir anıt mezar daha bulunmaktadır. Yine mezarın etrafında birçok ev tipi mezarları (iki-üç katlı) görmek mümkündür.  Bazıları ise daha eski tarihlere tarihlenmektedir (MÖ IV. yüzyıl).  

Kentin çeşitli yerlerinde ise Likya tipi lahitler bulunur. Bu lahitlerin bazıları suyun içinde bulunurken 1957 depreminin kıyı şeridini denize doğru doldurmasıyla artık karadadırlar. Bunların en görkemlisi ise Telmessos Lahitidir. MÖ IV. yüzyıla tarihlenen mezar, yerel kireç taşından yapılmış olmasına rağmen işlemeleri incelendiğinde bir ahşap yapısının taşa yansıtıldığı anlaşılmaktadır. Likya bölgesinin yaylalarında bulunan tahıl ambarlarına benzer işlemeler lahitin dar yüzeylerine ustaca işlenmiştir. Lahit kapağı ise gotik kemerlere benzer biçimdedir. Kimisi de bu kapak biçimini ters çevrilmiş bir sandala benzetmektedir. Üzerinde bulunan savaş sahnelerine ilişkin kabartmalar da görkemlidir. Sahnede kalkanlı dörtlü savaşçı grupları bulunmaktadır, devamında da başka savaşçı grupları bulunmaktadır. Kapağın en tepe kısmında yine benzer temalı kabartmalar bulunmaktadır. Alınlıkları ise dörde bölünmüştür ve içinde insan figürleri bulunmaktadır. 

Kenti XIX. yüzyılda gezen seyyahlar, kentte iki antik tiyatronun olduğunu yazmışlardır. Günümüzde ise sadece geç Helenistik dönemde yapılmış olan ve Roma döneminde genişletilmiş, otuz iki oturma sırasıyla 6200 kadar seyirci kapasiteli bir tiyatro bulunmaktadır. MS II. yüzyılda sahne binası ve tonozlu yan geçitler eklenmiştir. MS III ve IV. yüzyıllarda da gladyatör oyunları için orkestra ile oturma sıraları arasına bir koruma duvarı eklenmiştir. 

Kale ise kent merkezinde bulunan bir tepededir ve St. John Şövalyeleri tarafından XV. yüzyılda inşa edilmiştir. Ancak birkaç duvar kalıntısı dışında başka bir iz kalmamıştır. Kale Fethiye’nin kuzeyinde, kaya mezarlarının yakınında bulunmaktadır. 

Telmessos antik kenti, kentleşme ve doğanın yaratmış olduğu tahribatlarına rağmen binlerce yıldır varlığını sürdürmektedir. Kenti gezen ziyaretçiler de eski dönemlerin ihtişamına şahitlik eden antik tiyatroyu, mezar yapılarını ve Fethiye Müzesi’ni görme fırsatını yakalamaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Bussmann, M. (2014). Türkei Reiseführer. Lykische Küste Antalya bis Dalyan. Individuell reisen mit vielen praktischen Tipps (MM-Reisen). Michael Müller Verlag; Doğan, M. (2013). Tarihi Coğrafyadan Bir Örnek: Telmessos, Marmara Coğrafya Dergisi, (19): 55-68; Lendering J. Livius. Telmessus: (Greek Τελμησσός): port in Lycia, modern Fethiye. Erişim:https://www.livius.org/articles/place/telmessus-fethiye, (Erişim tarihi: 15.06.2024); Muğla Büyükşehir Belediyesi. Güney Ege Turizm Tanıtım Portalı. Erişim: www.guneyegeturkiye.net, (Erişim tarihi: 15.06.2024); Yazıcı, E. (2019). Uranus Rehber Anadolu Uygarlıkları Likya Yollarında. İstanbul: Uranus Yayınevi