Mübarizeddîn Ertokuş Kervansarayı

Kervansaray ve Han Kervansaray Han Konaklama Tesisi Doğal ve Kültürel Miras Kervansaray Han Kervansaray Han

Eğirdir-Konya Karayolu üzerinde, karayolu ile Eğirdir Gölü arasında, Eğirdir Gölü kenarında yer almaktadır. Eğirdir Gölü’ne doğru eğimli bir arazi üzerine inşa edilmiş olup, Eğirdir-Konya Karayolu’ndan rahatlıkla görülebilmektedir. Adı kaynaklarda Gelendost Hanı, Ertokuş Han veya Kudret Hanı olarak geçmektedir. Bazı kaynaklarda Dadil Hanı ya da Alaeddin Hanı olarak da bahsedilmektedir. Ertokuş Vakfiyesinde Dadil Köyü’nde Mübarizeddin Ertokuş’un yaptırdığı han olarak geçmektedir.

Kervansaray’ın iç portalının basık kemerli kapısı üzerinde inşa kitabesi bulunmaktadır. Mermer üzerine kabartma olarak, sülüs yazı ile yazılmış kitabe dört satırdan oluşmaktadır. Kitabede, yapının Mübarizeddin Ertokuş tarafından 1223 yılında yaptırıldığı yazılıdır. Mübarizeddin Ertokuş’un ölümünden sonra yazıldığı anlaşılan bir vakfiye bulunmaktadır. Ertokuş’a ait vakfiye, kendisinin hayatta mütevelli tayin ettiği azadlı kölesi Hacı Armağan Şah’ın ölümünden sonra (1240), 1270-1271 yılında Antalya’da düzenlenmiştir. Vakfiye, toplam 16 sayfadan ibaret olup, Arapça dilinde yazılıdır. İstanbul İnkılap Müzesi’nde (Atatürk Müzesi) iyi bir durumda muhafaza edilmektedir. Yalnız baş tarafında bulunan tescil kısmı kopmuştur. Vakfiye metninde, vakfın gelir kaynakları ile bunlardan ne miktarda gelir sağlanacağı kesin rakamlarla açıklanmaktadır.

Kervansaray, kuzey-güney yönünde uzanmakta olup, Selçuklu kervansaraylarının planına uygun olarak yapılmıştır. Dikdörtgen planlıdır. Açık avlusu bulunan karma tip kervansaraydır. Aynı zamanda diğer bir gruplamaya göre kapalı barınağı bulunan tek yönde simetrik hanlar gurubuna girmektedir. Avlu kısmı kapalı kısımdan daha geniştir. Yıkık portaldan girilince simetrik olarak avluya açılan iki tonozlu oda, daha ileride iki tarafında dörder kemerli revak ile avlu uzanmaktadır. Kervansaray, yaklaşık 1200 metrekarelik alana oturmaktadır. Bu haliyle orta büyüklükte bir Selçuklu hanıdır.

Güney cephe eksenindeki dışa taşkın portaldan, açık avluya girilmektedir. Avlunun güneyinde eksende kuzey-güney doğrultusunda giriş eyvanı ile doğuda farklı doğrultularda iki, güneydoğu köşede kare planlı bir, batısında yine farklı doğrultularda dikdörtgen planlı üç mekan yer almaktadır. Doğu duvarı ekseninde, yine mazgal bir pencere bulunan güneydoğu köşe mekanının diğerlerinden farklı olarak kare planlı ve kubbeyle örtülmüş olması, farklı bir işlevde kullanılmış olabileceğini düşündürmektedir. Yine anıtsal bir portaldan girilen kapalı bölüm, iki sıra halindeki dört adet dikdörtgen planlı ayak ile kuzeyde duvar ayaklarına kuzey-güney doğrultusunda atılan sivri kemerlerle ortadaki daha geniş olan üç galeriye ayrılmaktadır.

Ana giriş kapısı bütün Selçuklu cami ve medreselerinde görülen taç kapının aynısıdır. Yapının dış cephesinde, taç kapısından sonra en önemli mimari öğeleri olan payanda kuleleri altı adettir. Cephelerdeki payandalar beden duvarları boyunca yükselmektedir. Statik olarak duvarı güçlendirmenin yanı sıra, yapılara güçlü bir kale görünümü veren bu kulelerin simgesel niteliklerinin yanında, sur burçlarında olduğu gibi handa yapılacak bir savunmada yararlı olacakları da açıktır.

2004 yılında yapılan Ertokuş Kervansarayı temizlik kazısında girişte, açık avlunun sağında bulunan, yönü avluya bakan eyvanın önünde pek çok nal çivisi ve binek hayvanı ile büyükbaş hayvanlara ait nal parçaları ele geçirildi. Bu nedenle sağdaki bu eyvanın nalbanda ait olduğu düşünülmektedir.

Üç Selçuklu sultanına hizmet etmiş olan ünlü devlet adamı Mübarizeddin Ertokuş’un, Eğirdir Gölü’nün karşı kıyısında bulunan medresesinden bir yıl önce yaptırdığı han, oldukça kaba bir taş işçiliği göstermektedir. Kervansaray’ın cephelerinde, taç kapısı, payanda kuleleri, mazgal pencereleri ve yan cephedeki çörtenler dışında mimari etkiyi yansıtan başka bir ögeye rastlanmamaktadır. Duvarlardaki yalın taş kaplamanın bezemesel bir özelliği yoktur. Çörtenler de hiçbir süsleme içermeyen dikdörtgen biçimli yekpare taştan yapılmaktadır. Yapıda süslemenin çok az bulunması, dönemin özelliğidir. XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde yapılan kervansarayların pek azında süslemeye rastlanmaktadır. Yapıda moloz taş, kesme taş, tuğla ve harç kullanımı görülmektedir. Kervansaray, kalın taş duvarların kemerlerle desteklenmesi sonucu çok fazla tahrip olmamıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

Aslanapa, O. (2011). Türk Sanatı (On birinci baskı). İstanbul: Remzi Kitabevi; Aslanapa, O. (2012). Selçuk Devlet Adamı Mübarizüddin Ertokuş Tarafından Yaptırılan Âbideler, İslam Tetkikleri Dergisi, 2: 97-111; Demirci, D. (2007). Mübarizeddîn Ertokuş Kervansarayı. İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları (ss. 123-139). Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları; Demirci, D. (2018). Ertokuş Kervansarayı. Konya: Adım Matbaacılık; Özbek, Ö. (1978). Eğridir Mübarizüddin Ertokuş Kervansarayı, Vakıflar Dergisi, 11: 293-311.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Demirci, D. (2007). Mübarizeddîn Ertokuş Kervansarayı. İçinde H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 123-139; Demirci, D. (2018). Ertokuş Kervansarayı. Konya: Adım Matbaacılık.