Kültürel Zekâ

Kavram Sosyoloji

İnsan zekâsını tek bir puana indirgeyen ve temelinde dilsel, mantıksal ve matematiksel yetkinliklerin bulunduğu zekâ katsayısı/intelligence quotient’ını (IQ) eleştiren Gardner, ilk basımı 1983 yılında yapılmış olan Frames of the Mind: The Theory of Multiple Intelligences kitabında biyolojik ve kültürel etkenleri de dikkate alarak zekâyı çok boyutlu bir yaklaşımla ele aldı. Bu yaklaşım neticesinde dil bilimsel/linguistic, müziksel/musical, mantıksal-matematiksel/ logical-mathematical, uzamsal/spatial, bedensel-kinestetik/bodily-kinesthetic, kişisel/personal (kişilerarası/interpersonal, içsel/özedönük/intrapersonal olarak ikiye ayrılmaktadır) zekâ türlerini ortaya koydu, ayrıca ilerleyen yıllarda doğacı/naturalist ve varoluşçu/existential zekâları da öne sürmüş ve irdeledi.

Gardner’in Çoklu Zekâ Teorisi kapsamında değerlendirildiğinde; ilk bakışta kültürel zekânın, teori çerçevesinde yer alan zekâ türlerinden –Daniel Goleman’ın 1995 yılında ileri sürmüş olduğu duygusal zekânın da ilişkilendirildiği gibi– en çok kişilerarası zekâ ile benzeşim gösterdiğini ifade etmek mümkün olacaktır. Ancak Gardner’ın da kültürün önemine vurgusu hatırlanarak birkaç adım geriden bakıldığında, kültürel zekânın diğer zekâ türleriyle de belirli ölçüde paylaşabileceği kesişim kümeleri daha belirgin bir hal alacaktır.

Kültürel zekâ araştırmaları uzun zamandır tartışılagelmiş olan kültürel çeşitliliği haiz ortamlarda neden bazı insanların diğerlerine nazaran daha etkin bir şekilde hareket edebildiği, duygu ve düşüncelerine yön verebildiği ve bu bağlamda başarımını sürdürdüğü sorusuna yanıt aramakta ve bu konunun anlaşılmasına çaba sarf etmektedir. Earley ve Ang tarafından 2003 yılında resmen ilk kez tanıtılmasından bu yana önemli düzeyde dikkatleri üzerinde topladığı bilinen kavram, Sternberg ve Detterman’ın 1986 yılındaki çalışmasında zekânın çok odaklı bir çerçevede değerlendirmesi temelinde, dört boyutta ele alınmaktadır. Bu boyutlar; kültürel bilginin edinim ve anlaşılma kapasitesini ifade eden üstbilişsel/metacognitive, kültür hakkındaki genel bilgi ve bilgi yapılarını ifade eden bilişsel/cognitive, kültürlerarası ortamlar hakkında bilgi edinimine yönelme ve bu ortamlar içerisinde faal olma kapasitesini ifade eden motivasyonel/motivational ve kültürel çeşitlilik arz eden etkileşimler çerçevesinde sözlü ve sözsüz surette uygun eylemleri sergileme kapasitesini ifade eden davranışsal/behavioural kültürel zekâ olarak sıralanmaktadır.

Bireysel farklılıklar kapsamında belirli bir kapasiteyi ifade eden kültürel zekânın katı, değişmez bir hâlden ziyade mevcut durumu gösteren, deneyim yoluyla değiştirilebilen ve geliştirilebilen bir yapı arz ettiği ortaya konulmuş ve özellikle çok-kültürlü ve uluslararası bir atmosfer içerisinde gerçekleştirilecek etkileşimsel deneyimler bağlamında arttırılabileceği ileri sürülmüştür. Her ne kadar salt kültürel farklılıkla sınırlı olmasa da konu çok-kültürlü ve uluslararası kavramları olduğunda, turizm, akla gelen kavramların başında gelmektedir. Bu bağlamda –turizm perspektifiyle yaklaşıldığında– kültürel zekâ ile turizm arasındaki ilişkinin ilk bakışta göze çarptığının ifade edilmesi yanlış olmayacaktır.

Kültürel çeşitliliğin küçülen dünyada daha görünür ve ulaşılabilir olması işletmelerde insan kaynağı ve hedef pazar bağlamında beşeri heterojenlik seviyesinin artmasına kapı açmaktadır. Bununla birlikte pazara sunulan ürünlerde mümkün mertebede kişiselleştirilmiş özelliklerin ve tüketim esnasında edinilen deneyimlerin ön plana çıkması, kültürel farklılıkları dikkate almayı, yönetmeyi ve bu çerçevede kültürel farkındalık ve zekânın işletme içi süreçlere sirayet etmiş olmasını gerekli kılmaktadır. Mercek turizm işletmeleri özeline çevrildiğinde; yine işletme varlığının devamlılığı adına gerek mevcut gerekse potansiyel iç ve dış müşterilerin (kültürel)arka-planlarına dair bilgi ediniminin katkısı ön plana çıkmaktadır. Genel anlamda turistik çekiciliklerin yanı sıra piyasaya arz edilen turistik ürünlerin de tüketiminin kültür-yoğun bir aktivite olduğu dikkate alındığında, söz konusu turistik ürünlerin şekillendirilmesinde kültürel dinamiklerin oynadığı rol daha rahat bir şekilde anlaşılabilmektedir.

Turizm olgusu ve olayının işletmecilik ve işletmeden ibaret olmamasından hareketle, kültürel zekânın turizmle ilişkisine turistik deneyim, yerel halk, çalışan ve turist çerçevesinde de değinilmesinin yerinde olacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda kültürel zekânın, yerel halkın turizme verdiği destek ve turistlerle gerçekleştirdiği etkileşim kapsamında taşıdıkları niyet üzerinde etkisi olan faktörlerden biri olduğu belirtilmiş ve yerel halkın yüksek kültürel zekâya sahip olmasının söz konusu etkileşim ve destek noktasında pozitif yönelimi desteklediği not edilmiştir. Buradan; turistik etkileşimde ev sahibi rolü oynayan yerel halkın dâhil olduğu kültürlerarası karşılaşmanın kültürel zekâyı arttırdığı, artan kültürel zekâ zemininde gerçekleştirilmesi sürdürülen söz konusu karşılaşmaların sonraki turistik etkileşimleri ve turizm olaylarını desteklediği anlaşılmaktadır. Bu anlayışla birbirini destekleyen pozitif bir turizm-kültürel zekâ sarmalının belirgin bir form kazandığından, bu sarmalın turist için de benzer tesirlere kaynak teşkil etmesinden bahsetmek mümkün olmaktadır.

Genel anlamda hizmet sektöründe, özel anlamda ise turizm endüstrisinde çalışan ile müşterinin profesyonel ve kültürlerarası düzlemde bir araya geldiği esnada gerek hizmet sunumu (çalışanın tutum, davranış ve performansı) gerekse hizmet alımı (müşterinin hizmet kalitesi algısı) noktasında zekânın, kişiliğe nazaran ön plana çıktığı; kültürel zekânın da duygusal zekâya kıyasla daha ağırlıklı bir rol oynadığı vurgulanmıştır. Söz konusu durum değerlendirilirken kültür, kişilik ve zekâ arasındaki karşılıklı ilişkinin göz önünde bulundurulmasının arz ettiği gereklilik hatırlatılmalıdır.

Turistin kültürel zekâsının destinasyonu değerlendirmesinde oynadığı rol incelendiğinde; algılanan destinasyon marka değerinin turistin kültürel zekâsı tarafından etkilendiği, bununla birlikte dâhil olunan turizm türünün moderatör etkiye sahip olduğu ortaya konulmuştur. Yine turistin destinasyona ilişkin geçmiş deneyimlerinin kültürel zekâsını etkilediği, kültürel zekânın da destinasyonun algılanan değerinde belirleyici bir rol oynadığı ilgili araştırmalar neticesinde saptanmıştır.

Turistik deneyimlerin bilişsel edinim bağlamında incelendiği çalışmada, turizm yoluyla aşina olunmayan kültürel unsurlara/çeşitliliklere ve bağlamındaki farklı yaşam pratiklerine bizzat –en azından– tanıklık edilmesinin bilgi edindirici ve perspektif kazandırıcı yönü irdelenmiştir. Buna ek olarak, bilgilendirici ve bakış açısı genişletici bir deneyim olması bakımından turizmin; bireyin doğaya, insana ve kültüre bakışı üzerinde olumlu bir etkide bulunarak önyargı ve kalıp-yargı aşımında oynadığı rolün altı çizilmiştir. Söz konusu bilişsel edinimlerin kültürel zekâyla ilişkisi açıkça görülebilmektedir. Kaçınılmaz bir şekilde kültürlerarası etkileşimi zorunlu kılmasa da turizmin önemli düzeyde kültürel farklılık atmosferi sunma potansiyelinin kendini gösterdiği, bu potansiyelin de bireyin kültürel çeşitlilik ortamları içinde daha rahat hareket etme kapasitesini, yani kültürel zekâsını destekleyici bir rol oynayabileceği malûmdur. Bu bilgiler ışığında turizmin, kültürel zekâ ile yoğun ve çok katmanlı bir nitelik arz eden ilişkisinin daha belirgin bir yapı teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Akbarian, R. S. R., ve Ramezanzadeh, L. M. (2015). Cultural Intelligence of The Host Community, and Rural Tourism Development; Case Study: Roudbar-E Qasran District (Shemiranat Township), Geography and Territorial Spatial Arrangement, 5 (16): 201-212; Alshaibani, E., ve Bakir, A. (2017). A reading in Cross-Cultural Service Encounter: Exploring the Relationship between Cultural Intelligence, Employee Performance and Service Quality, Tourism and Hospitality Research, 17(3): 249-263; Altan, M. Z. (2011). Çoklu Zekâ Kuramı ve Değerler Eğitimi, Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi, 1(4): 53-57; Ang, S., ve Van Dyne, L. (2008). Conceptualization of Cultural Intelligence: Definition, Distinctiveness, and Nomological Network. İçinde; Ang, S. ve Van Dyne, L. (Editörler), Handbook of Cultural Intelligence (ss. 3-15). Routledge; Erdoğan, Ç., ve Kıngır, S. (2019). Turistik Deneyimlerin Bilişsel Edinim Bağlamında Değerlendirilmesi, International Social Sciences Studies Journal, 5 (48): 6074-6084; Frías-Jamilena, D. M., Sabiote-Ortiz, C. M., Martín-Santana, J. D., ve Beerli-Palacio, A. (2018a). Antecedents and Consequences of Cultural Intelligence in Tourism, Journal of Destination Marketing & Management, 8: 350-358; Frías-Jamilena, D. M., Sabiote-Ortiz, C. M., Martín-Santana, J. D., ve Beerli-Palacio, A. (2018b). The Effect of Cultural Intelligence on Consumer-based Destination Brand Equity, Annals of Tourism Research, 72: 22-36; Gardner, H. (2011). Frames of Mind: The Theory of Multiple Intelligences. New York: Basic Books; Mkono, M. (2010). Cultural Awareness And The Global Hospitality Business, Tourism Analysis, 15(2): 273-278; Peterson, B. (2011). Cultural Intelligence: A guide to Working with People from Other Cultures. Londra: Nicholas Brealey Publishing.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Gardner, H. (2011). Frames of Mind: The theory of Multiple Intelligences. New York: Basic Books.