Kocaeli Müzeciliğinin Gelişimi

Müze

Kocaeli müzeciliğini anlatabilmek için 1903 yılına gitmekte fayda var. Alman arkeolog ve Müzeci Theodor Wiegand Hannibal mezarını bulmak için kazı yapmak fikrindedir. Ve bunun için Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey’den izin alır. Kazı yapmak için seçtiği yer ise Dilovası’nda denize nazır bir yer olan Yılanca Tepe’dir. Kazının sonunda umduğu gibi Hannibal’ın mezarını bulamaz ama bir Bizans kilisesi keşfeder. Bu Kocaeli tarihindeki ilk kazıdır. Ve aynı zamanda bir müzecinin ilk faaliyetlerinden biridir de.

Kocaeli tarihindeki önemli arkeolojik eserlerden bir bölümü SEKA Fabrikası’nın temel kazma çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Bu tarihlerde henüz İzmit’te bir müze yoktur. Fabrika’nın kurucu Müdürü Mehmet Ali Bey çıkan eserlerin bir kısmını “Müze Dairesi” adını verdiği bir salonda koruma altına aldığı anlaşılıyor.  Hatta görevde olmadığı 1941 yılında Sümerbank Selüloz Sanayi Müessesesi Müdürlüğü’ne yazdığı yazıda “müze dairesi” salonunun anahtarının Müzeler Genel Müdürlüğü’nün emri gereğince Kocaeli Maarif Müdürlüğü’ne verildiğini bildiriyor. Yani denilebilir ki SEKA fabrikası içinde yer alan “Müze Dairesi” halkın ziyaretine açık olmayan, bir müze teşkilatına sahip olmayan, Kocaeli’nin ilk depo-müzesidir. Tarih tekerrürden ibarettir derken 2016 yılında artık bugün fabrika olmayan SEKA binalarında bir müzenin açılacak olması da hesap edilip söylenmiş midir bilinmez ama neredeyse seksen yıl sonra SEKA bir müzecilik faaliyetine daha ev sahipliği yapacak ve hatta kendisi bir müze olacaktır.

Arkeolojik çalışmalar ile otuzlu yıllarda yoğun alarak karşılaşan İzmit’te aynı zamanda bir müze ihtiyacı ve isteği artık oluşmuştur. Bilindiği üzere Halkevlerinde ki şubelerden biride Tarih ve Müze şubesidir. İşte İzmit’teki o şube SEKA kazılarından çıkan bu eserlerin kaydını tuttuğu gibi bu eserlerin başka bir yere gitmemesi için 1935 yılında İzmit’te müze kurulması adına girişimde bulunmuştur.

Müze binası olarak Mimar Sinan’ın eseri olan Pertev Paşa Camii/Yeni Cuma Camii düşünülmüştür. Ancak bu yapı askeriyenin elinde olduğundan binanın boşaltılması için Valiliğe ve Vakıflar Müdürlüğüne başvurulmuştur. Bu başvurunun sonucu hakkında bir malumatımız yok. Fakat istenildiği gibi neticelenmediği ortadadır ki daha sonraları Müze’nin bu camiinin yanında yeni baştan inşa edilmesi fikri vücut bulmuştur. Bu arada şube eserleri araştırmaya ve bu eserler ile ilgili albüm/katalog çalışması yapmaya devam etmiştir. Ele geçen lahit gibi büyük boyutlu eserlerin bir kısmı Hükümet Konağı bahçesinde sergilenmekteydi.

Yıllar yılları kovalamış ancak İzmit hala bir müzeye sahip olamamıştır. İlden çıkan eserlerin büyük bölümü İstanbul Arkeoloji Müzelerine naklolmuş, bir bölümü SEKA’da müzeler dairesinde bir bölümü ise bir zamanlar Necati Bey İlköğretim okulunda bir zamanlar ise Sümer İlköğretim okulunda korunmuştur.

Kaynaklar İzmit Müzesi’nin kuruluşu 28 Haziran 1967 yılı olarak gösterir. Şüphesiz kurdele 1967 yılında Kasr-ı Hümayun’da kesilmiştir. Ancak Müze koleksiyonumuza 1 nolu eser olarak kayıtlı olan Lahitin “müzeye geliş tarihi” 1965 yılı olarak doldurulmuştur envanter bilgilerinde. Bu envanter belgesi bize göstermektedir ki 1965 yılında İzmit Müzesi faaliyetleri resmi olarak başlamış ancak müzenin ziyarete açılması 1967 yılını bulmuştur.

1987 yılına gelindiğinde ise İzmit’teki Saatçi Ali Efendi Konağı (Etnografya Müzesi) ve Gebze’de ki Osman Hamdi Bey Evi Kültür Bakanlığı’nca onarılarak Müze olarak hizmete açılmışlardır. Yıllar içinde hasar alan, bakımsız kalan yapılar sebebi ile Kasr-ı Hümayundan tamamen Saatçi Ali Efendi Konağına eserlerin nakledildiği dönemler, müzelerin ziyarete tamamen kapandığı dönemler ya da 90 lı yıllarda yaşanan, büyük boyutlu eserlerin Kasr-ı Hümayun’dan Fuar alanına “sürüldüğü”, “sahipsiz bırakıldığı” dönemler olmuştur. Müze emektarlarının büyük gayretlerine rağmen Müzecilik ilimizde istenen seviyeye imkansızlıklar sebebi ile gelememiştir.

1994 yılında İzmit’te Ali Kağıtçı’nın bağışları ile Seka Genel Müdürlüğü içinde açılan ve fabrikanın kurulum sürecini anlatan ve kısa soluklu bir girişim olan Seka Kağıt Müzesi de Kocaeli Müzeciliği tarihinde yerini almıştır...

2006 yılına gelindiğinde Müzenin imkanları dar Saatçi Ali Efendi Konağı’ndan bugün bulunduğu yer olan Eski Gar Alanı Kompleksine taşınmıştır. Bugün 525 metrekarelik kapalı teşhir alanında arkeolojik ve etnografik eserlerin bir arada sergilendiği Kocaeli Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin en özel koleksiyonunu ise, bir zamanların Roma Başkenti Nikomedia’sını süsleyen, İmparator Diocletianus tarafından yaptırılan bir yapıya ait renkli mermer rölyef grubu ve heykeller oluşturmaktadır.

 2007 yılında ise restorasyonu tamamlanan Kasr-ı Hümayun, Saray Müze adı ile ziyarete açılmıştır. 2011 yılında İl Özel İdaresi tarafından restorasyonu tamamlanan Redif Binası, Kocaeli Müze Müdürlüğü’nce 2011 yılında teşhire hazırlanmış ve 2012 yılında Atatürk ve Redif Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

Kaya, Berna. (2008). Bir halk eğitimi kurumu olarak İzmit Halkevi (1932-1951). (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Sarıoğlu, Mehmet (2006). “Mehmet Ali Kağıtçı, SEKA ve İzmit”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Sempozyumu (Bildiriler), 20-22 Nisan 2006, Kocaeli B.B. Yayınları.