İkincil Konut

Kavram

Türkçe literatürde bir yanılgı olarak ikinci konut diye geçen kavram aslında İngilizcedeki secondary homes veya vacation homes kelimeleri karşılığı olarak kullanılmaktadır, bu nedenle terimin ikincil konut veya tatil konutu olarak ifade edilmesi daha doğrudur. Kavramın içinde geçen ikincil terimi ile ifade edilmek istenen kişinin sahip olduğu konutun sırası değil, kullanımında yüklenen rekreasyonel amaçtır. İkincil konut olgusu her ne kadar sanayileşme ve şehirleşme sonucu olarak ortaya çıkan bir kavram olarak kökeni çok eskilere dayanmaktadır. Örneğin; MÖ tarihlerde Babil yöneticisi Şulgi, vergisini ödeyen asiller için dinlenme konutları inşa ettirdi. Anadolu’nun kıyı alanlarında yaşayanların yazın sıcak aylarında yaylalara çıkarak basit ahşap evler inşa ettiği veya çadır kurdukları bilinmektedir. Ancak bugün anladığımız anlamda ikincil konutlar sanayileşme sonucu ortaya çıkan ulaşım teknolojilerindeki gelişmeler, şehirleşme, ekonomik koşullarda iyileşme ve bireylerin boş zamanlarındaki artışı ile ortaya çıktı.

Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri’nde pazar günlerinin tatil ilan edilmesiyle tatil, dinlenme ve dinlenme mekanları gündeme geldi (1905). O dönemde tatil sürelerinin kısıtlılığı ve ulaşım olanaklarının yeterli ve süratli olmaması tatil konutları için yer seçimlerinin kentlere yakın çevrelerde olması zorunluluğunu doğurdu. Ancak kentlerdeki hızlı refah artışı ve buna bağlı göç, kentlerin hızla büyümesine ve bu sayfiye alanlarının kent içinde kalması sonucunu doğurdu. İkincil konut alanları olarak Paris’te 1840 yılında kurulan Auteil veya İstanbul’da zamanının önemli sayfiye yerleri olan Florya, Yeşilköy, Pendik ve Kadıköy gibi semtler zamanla kent içinde kalarak birincil konut alanlarına dönüştü. Diğer bir oluşum ise, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kırdan kente göç eden kırsal alan sakinlerinin boşalttıkları alanlarda bulunan konut birimlerinin (çiftlik, kulübe vb.) daha sonradan kentliler tarafından satın alınarak kullanılmasıyla ortaya çıkan ikincil konut alanlarıdır.

İkinci Dünya Savaşı, (1940-1945) bu süreci duraklatan önemli olaylardandır. Savaş sırasında yıkılan kentlerde ortaya çıkan konut açığı ikincil konutlar ile giderilmeye çalışıldı. Örneğin, Fransa’da 1938 yılında 380 bin olan ikincil konut sayısı savaş sonrası yarıya düştü. Savaş sonrasında Batılı devletler hızlı ekonomik ve sosyal toparlanma sürecine girdi, otomobil sahipliğinin artması ve ulaşım olanaklarının gelişmesiyle ikincil konut sahipliği tüm dünyada hızla arttı. Tabi bunda iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve küreselleşmenin de etkisi büyüktür. Bugün dünyada farklı ülke ve coğrafyalarda, farklı rekreatif aktivitelere hizmet eden, farklı mimari özellik ve standartlara sahip tam olarak sayısı bilinmeyen çok sayıda ikincil konut bulunmaktadır. Literatürde ikincil konutlar ile ilgili uzmanlık alanına (hukuk, turizm, iktisat, şehircilik, mimarlık vb.) bağlı birçok tanım ve tarif bulunmaktadır. Tüm bu tanımlardan yola çıkarak ikincil konutların şu ortak özelliklerinin bulunduğunu söylenebilir:

Konum: ikincil konutlar doğal ve iklimsel potansiyeli yüksek kent dışı alanlarda konumlanmaktadırlar (Göl, nehir, deniz kıyıları, kaplıcalar, ormanlık alanlar vb.).

Kullanım amacı ve süresi: ikincil/tatil konutlar şehirlerde yasayan ve günlük yaşamlarının yorgunluğunu atmak, fiziksel ve zihinsel olarak kendini yenilemek ve dinlenmek için yılın belli dönemlerinde (konutun konumuna bağlı olarak hafta sonları veya tatillerde) rekreatif amaçlı olarak kullanılmaktadır. Bu süre farklı istatistik kurumlarına göre yıllık ortalama bir buçuk ay olarak tahmin edilmektedir.

Sabit mülk ve mülkiyet: İkincil konutlar yapım teknikleri ve malzemeleri ne olursa olsun belli bir altyapıya sahip taşınmaz bir mülktürler (gayrimenkul). İkincil konutları bir turizm tesisinden ayıran en önemli özelliği mülkiyet durumudur.

İkincil konutlar bir emlak yatırımıdır. Zira kimi örneklerde ikincil konutların kullanım amacına ters düşecek şekilde apartman dairesi olarak düzenlendiği örneklere rastlamak mümkündür. İkincil konutlar, rekreatif amaçlı olarak kullanılması veya kiralanabilmesinin yanı sıra bulundukları bölgede yoğunluk anlamında dönemsel farklılıklar oluşturması, ekonomik girdi sağlaması, fiziksel ve sosyal yapısında değişiklik meydana getirmesi anlamında turizm tesislerinin yarattığı etkiyi yaratır ve turizm sektörünün bir parçasıdır. Bu nedenle ikincil konut kullanıcıları da bu konutlarda sürekli oturmamaları nedeniyle turist olarak kabul edilmektedirler.

Yararlanılan Kaynaklar

Akgün, O. (1993). Türkiye’de Sosyal Turizmde Devre Mülkün Önemi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Ankara: Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü; Arkon, C. (1977). İkincil Konutlar: Sorunlar ve Potansiyelleri ile Planlama İçerisindeki Konum, İzmir Örneği (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi; İçöz, O. (2003). Seyahat Acenteleri ve Tur Operatörleri Yönetimi. Ankara: Turhan Kitapevi; Mardsen, B. S. (1977). Holiday Homescapes of Queensland, Second Homes: Curse or Blessing? Londra: Pergamon Press.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Manisa, K. (2007). İkincil Konutların Turizm Sektöründe Kullanılabilmesine İlişkin Model Önerisi (Yayımlanmamış doktora tezi). İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü.