Esnaf Meyhanesi

Yeme-İçme İşletmesi Meyhane

Ticari faaliyetlerin yoğun olarak yaşandığı yerlerde faaliyet gösteren esnaf ve çalışanların istek ve ihtiyaçlarına göre şekillenmiş esnaf meyhanelerinde genellikle öğlen birkaç çeşit yemek, akşamları meze ve içki verilmekteydi. Esnaf meyhaneleri geleneksel meyhane kültürünün özelliklerini taşırken aynı zamanda da gösterişten uzak, kar marjı düşük, işletmeciyle müdavimlerinin dostluğunun paradan daha önemli olduğu karşılıklı saygı ve sevgi üzerine kurulmuş hizmet anlayışının benimsendiği mekanlar olarak tanımlanmaktadır.

Bizans’tan başlayıp Osmanlı ile devam eden içkili mekanların en tipik örneği olan meyhaneler Cumhuriyet döneminde gelindiğinde değişime uğramış olmasına rağmen yüzlerce yıllık bu kültürün kimi özellikleri yeni içkili mekanlarda sürdürülmeye devam edildi. Geleneksel meyhane kültürünü sürdürmeye çalışan mekanların en tipik örneklerinden biri esnaf meyhaneleridir. Böyle bir ruhu taşımasına rağmen bu meyhaneler günümüzde neredeyse tamamen yok olmak üzerdir. Esnaf meyhanelerinin bazıları güne erken başlarlar gelip de bir tek atmak isteyen müşterilerine kuşluk vakti rakısı servis ederlerdi. Öğlen içilene ise öğlen rakısı denilmekteydi. Akşam olunca esnaf kepenkleri kapatır. Kimi müdavimler meyhaneye uğrayıp evlerine öyle giderlerdi. Çarşıdan el ayak çekilince artık onlar da mekanlarını kapatırlardı. Esnafın ihtiyaçlarına göre öğle yemeği bile çıkarırlardı. Çok fazla meze çeşidi olmazdı. Bu nedenle ne lokanta ne de meyhane sayılırlardı. Birçoğunda sandalyeler yerine taburelerde oturulur, yerlere talaş atılırdı. Geçmiş dönemlerde ruhsatsız, el altından içki veren yerlerin birçoğu Cumhuriyet dönemiyle birlikte meyhane biçimine dönüşmüşlerdir. Ancak şatafat ve lüksten uzak kalmışlardır. Başlıca içkileri rakı, ucuz şarap ve biradan oluşmaktaydı. Su servisi için sebilhane bardağı denen kalın kenarları olan cam bardakları kullanırlardı. Bunlar kırılınca eğeyle törpülenip tuzluk-biberlik yapılırdı. Ayrıca yağlık ve sirkelik olarak Tekel’in bir zamanlar çıkardığı ince uzun boyunlu, geniş küre tabanlı likör şişelerini kullanırlardı.

1950 ve 1960’lı yılların esnaf meyhanelerinde az sayıda yuvarlak mermer masalar veya üzeri muşambayla örtülü masa, bir içki tezgâhı, küçük bir mutfak ve dört duvardan oluşan mekanlar olarak tasvir edilir. Biraz bohem, biraz salaş olan bu mekanlar ait olduğu kültürün kokusunu taşımaktaydı. Tahta masalar, isli duvarlar, kırık camlarıyla bir döneme ait işletmelerdi. Artık sayıları iyice azalan bu meyhanelerde kurulan çilingir sofrasının özü birkaç meze, biraz çerez, bir karafaki soğuk rakı ve kadehten oluşurdu. Bir başka anıda meyhane ortamı şöyle tasvir edilir: Pencerelerindeki perdeleri, beyaz muşamba örtülü tahta masaları, bakımsız iskemleleri, minik tabaklarda sunulan enfes mezeleri, gramofonları, radyoları, alüminyum lavaboları, tuvaletlerindeki musluk ve maşrapaları, mutfaklarına asılan sinekkapanları, tel dolapları ve tabii kalender müdavimleriyle bu meyhaneler, kendi otantik atmosferini yarattı. Bu mekanlar otantik meyhane kültürünü yaşatan, mütevazı, hesaplı, dostluğun paraya yeğ tutulduğu gönül evleri oldu. Gelenekselliği sürdüren meyhanelerin hemen hepsi dost yuvası, meyhanecilerin çoğu da gariban babası olarak anılmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Koçu, E. (1971). Gedikli Meyhaneler. İstanbul Ansiklopedisi, Cilt-11, İstanbul: Koçu Yayınları, s. 6064-6069; Ortaylı, İ. (1986). İstanbul’dan Sayfalar: İstanbul’un Meyhaneleri (ss. 168-173). İstanbul: Hil Yayınları; Zat, V. (2002). Eski İstanbul Meyhaneleri. İstanbul: İletişim Yayınları; Zat, V. (2008). Biz Rakı İçeriz: Rakının Geçmişi ve Bugünü. İstanbul: Overteam Yayınları; Zat, V. (2010). Esnaf Meyhaneleri. İçinde; V. Zat (Editör), Rakı Ansiklopedisi. İstanbul: Overteam Yayınları.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Kozak, N. (2018). “Meyhane ve Restorancılık” Görüşme Metinleri. İçinde; N. Kozak (Editör) Türkiye Turizmi Sözlü Tarih Araştırması Görüşme Metinleri, Cilt-8 (ss. 393-703). İstanbul: Yıkılmazlar Basın Yayıncılık