Dünyanın İlk Restoranı ve Dünyada Restoran Çeşitleri
Türk Mutfağı Etnik Mutfak Dünya Mutfağı Osmanlı Mutfağı Lokanta Bar Anadolu Mutfağı Kafe-Bistro Pastane Hızlı Yiyecek Üretim ve Sunum İşletmesi Catering İşletmesi
-
2024
Restoran kelimesi dünya dillerinde aynı anlamda kullanılan ender kelimelerdendir. Kelime ilk olarak 1765'te Paris'te Louvre’un bitişiğinde “Et suyu” satan bir dükkânda kullanılmıştır. Sözcük, Boulanger adlı aşçının, camına yazdığı Latince reklamda geçer:
“Venite ad me omnes qui stomacho laboratis et ego vos Restaurabo” “Mide ağrısı çekenler buraya geliniz, burada mideniz restore edilecektir (onarılacaktır).” Bu reklamın, Matta İncili 11-28’de geçen cümleden esinlendiği sanılmaktadır.
Latince Restaurare, onarmak, yenilemek anlamına gelir. Bu et suyu çorbadan içenlerin kemikleri “yenilenecek” anlamında idi. Dünyada bugünkü anlamda ilk restoran 1782’de Paris’te açılan “Grand Taverne de Loundres”dır. Türkiye’de yemek yerde veya hamur tahtası üstüne konulan tepside yenirdi. 1808’den sonra, sofra olarak masa ve sandalye ile birlikte çatal, bıçak, kaşık kullanılmaya başladı. Önceleri aşevleri denilen yol kenarlarındaki aşhaneler, zamanla yerini İtalyanca bir sözcük olan Lokanta ’ya bıraktı. Selçuklular zamanında lokantaya benzer yemek satılan yerler vardı. Ancak, bunlar bağımsız birer kurum değil, yol üzerindeki kervansarayların, şehirlerdeki hanların birer parçası durumundaydı. “Lokanta” adına ilk olarak, Aksaray’da orta çıktı. Aksaray’da adına "lokanta” denilen, yemek ve içki satılan, saz çalınıp şarkı söylenen bir yer bulunduğu biliniyor. Burası genellikle Hristiyan tüccarların, yolcuların uğrak yeriydi. Osmanlılar’da halka yemek hizmeti sunan aşevleri ve imaretler vardı. Aşhane, aşevi veya aşçı dükkânı denirdi. XVII. yüzyılda 4. Mehmet’in karşısında geçit yapan elli üç loncadan on birincisi aşçılar loncası idi. Bu da Osmanlı devletinde aşçılara verilen önemi gösterildiğini göstermektedir..
Türkiye'nin en eski restorandı; 1888’de İstanbul Galata’da açılan Viktorya’dır. Bu restoran daha sonra adını 2. Abdülhamid’in isteği üzerine Abdullah Efendi (Hacı Abdullah) olarak değiştirildi. Ayrıca; Konya Lezzet lokantası (Sirkeci), Pandeli lokantası (Kapalıçarşı) en eskilerdendirler. Bolşevik İhtilali’nden sonra (1917), Türkiye’ye sığınan Beyaz Ruslar da İstanbul (Rejans) ve Ankara’da (Karpiç) çeşitli lokantalar açmışlardır.
Eski Yunan ve Roma’da bar restoran karışımı yerlere Thermopolia denirdi. Kelime anlamıyla sıcak şeylerin satıldığı yer demektir (Grekçe: Thermos-sıcak, Poleo-yer.) Genellikle L formunda, içinde içecek ve yiyeceklerin saklandığı büyük fıçılar, variller yer alırdı. Dışarıdan gelenlere de hazır sıcak yemek satılırdı. Pompei’de bulunanı, üstte yatak odalarının da bulunduğu çift katlı bir yapı idi. Türkiye’de olan restoran çeşitleri Dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Balıkçı, Etçi, Çorbacı, Sulu Yemekçi, Kebapçı, Ciğerci, Tiritçi, Köfteci, Pideci, Pizzacı, Lahmacuncu, Çiğköfteci, Dönerci, Hamburgerci, Makarnacı, Börekçi, Kahvaltıcı vs.
Günümüzde Değişik Adlarda Yemek Yenen Yerler
Lokanta: İtalyanca “locale-yerel olan (veya locare- kiraya vermekten) içinde konaklama odaları da bulunan han, aşçı hanıdır. Bugün Türkiye’de, tüm restoranlar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından lokanta olarak tanımlanmaktadır. 1960'lara kadar lokanta yerine aşevi deniyordu.
Bistro: Rusça çabuk anlamında “Bystro”dan gelmektedir (быстрый). 1814 yılında Napolyon Bonapart’ı yenen Rusya ve Prusya orduları Paris’i işgal ederler. Napolyon Elbe Adası’na sürgüne gönderilir. İşgalci Rus yetkililer öğle molalarında hızlı servis almak için “Bistro-çabuk” diye seslenmelerinden gelir. Hızlı servisin yapıldığı böyle yerler sonra Bistro diye adlandırılmaya başlar. Şimdilerde yine hızlı, ev usulü yemeklerin uygun fiyata sunulduğu keyifli mekânlardır.
Brasserie: Bira imalatının yanında olan “Bira bahçesi, salonu” idiler. Kelime Fransızca brasser (İng. to brew) bira yapılan ve içilen yerden gelmektedir. Buralarda bira ile birlikte yenen yemekler servis edilir. (Türkiye’de birasız brasserieler var!) İlk brasserie, 1871 yılında Fransa’nın Alsace bölgesinde Alman işgalinden kaçıp, Paris’e göç eden Alsacelılar tarafından açılmıştır.
Tapas Bar: İçkilerin küçük porsiyonlu yemeklerle içilen, TV, maç izlenen İspanyol meze restoranlarıdır. Tapas-Tapear kelime anlamı kapak, tıpa, tapa demektir. Restoranlarda bardakları sineklerden korumak için üzerine konan ekmeklerden türediği sanılmaktadır.
Patiserrie - Pastry: Fransız usulü pastacı. Latince Pasticium’dan (pasta-hamur işi) anlamına gelir.
Taverna - Tavern: Masalı yer, han. Özellikle yolculara hitap eden aşhane, Türkçemize sazlı sözlü yer anlamında geçmiştir. Türkiye’de ilk akla gelen Rum müziği ve sirtakidir (bir çeşit Grek halayı).
Trattoria: İtalya’da restoranlardan daha küçük, mütevazı aile işletmelerine denir. Restore etmeye yakın bir anlamı vardır. (Fr.”traitier”, İng."to treat” tedavi etmek) Trattorialarda masa örtüleri genellikle beyaz yerine karelidir.
Osteria (Konuksever): İtalya’da küçük kısıtlı sayıda çeşidin olduğu ve masaların paylaşıldığı ev atmosferinde mekânlardır.
Kantin: Latince Canto Köşe (bir iş için ayrılmış yer, depo); kışla, hastane ve okul gibi yerlerde yiyecek, içecek satılan yer.
Pızzeria: Pizzacı, en eskisi neresi olduğu İtalya’da hala tartışılmakta, Napoli ve civarından çıkmıştır. En ünlüsü Napoli’de “Da Michele”dir.
Cafeteria - Coffeshop: xVII. yüzyılda İstanbul’da kahvehanelerin gelişmesi ile İstanbul’dan Dünya’ya yayılmıştır. Zamanla pasta ve keklerin de servis edildiği kahveciler idiler. Şimdiki çeşitli adlarda kahve ve simit dükkânları olmuştur.
Fast Food: Mc. Donald’s, Burger King, Pizza Hut, KFC gibi; İlk Mc. Donald’s ABD’de 1937’de açılmış ve1952’de ilk bayilikler vermiştir. Türkiye’deki ilk Mc. Donald’s 1986 yılında Taksim’de açılmıştır.
Luncheonette: Az sayıda, hafif yemeklerin servis edildiği öğle arası yemek yerleri
Steakhouse: İlk 1690 yılında İngiltere’de Chophouse olarak açılır. ABD’de adı Steakhouse olur. Çeşitli bifteklerin (et veya tavuk) genellikle ocak başında pişirilerek servis edildiği yerdir.
A La Carte: Karta göre, Menü kartında yazılı olan listeye göre. Müşterilerin bir menüden istediklerini seçebildikleri restoranlardır.
Chiringuito (Çiringito): İspanya’da özellikle deniz kıyısında, plajlarda tapas ve içki yeridir.
Churrascaria: Brezilya’da churrasco demektir. Şişlerde pişirilmiş bifteklerin masada şef tarafından ince ince doğrandığı mekân.
Boulangerie: Germanik dillerde bolle-yuvarlak ekmek demektir. Fransız usulü ekmek üreten, satan fırın, börekçidir.
Charkuteri: Char-Et + Cuit - pişmek, salam, sosis gibi domuz ürünleri satan yer.
Snack Bar: Snack, Hollandaca snacken-ısırık, ısırmak atıştırmak. Bar, engel, bariyer. Ayakta küçük atıştırmalıklarla yiyip içilen yer.
Taqueria: Meksika’da taco ile birlikte çeşitli yemeklerin de servis edildiği yerler.
Pavyon: Fr. Pavillon, papilio’dan, kelebeğe benzemesinden de “çadır” demektir. Türkiye’de çalgılı, konsomatrisli, dansözlü, içkili eğlence yerlerine denir.
Gazino: Casino, İtalyanca Casa ev + İno cik, küçültme eki. (Bambino gibi), evcik. Canlı müzikli restoran.
Barbecue: İspanyolların Amerika yerlilerinden öğrendikleri mangalda et pişirme usulü. Kelime "Barbacoa" dan gelmedir, etimolojik kökeni tam bilinmemektedir.
Teppanyaki: Japonca Teppan çelik tava, ızgara + Yaki kızartmak, Japon restorandı. Et, balık ve sebzelerin şef tarafından hazırlanan ve pişirilen restoran. Pişirme müşterilerin karşısında ızgaralarda yapılır.
Ramen: Japon makarnalarından, eriştelerinden yapılma çorba dükkânı, çoğunluğunda oturacak yer yoktur, ayakta yenir.
Food Court: Toplu yerlerde çoğunlukla da AVM’lerde çeşitli restoranların bir arada olduğu yer.
Notlar:
- Matta 11-28: “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm”.İng Matthew 11: 28 “Come to me, all you who are weary and burdened, and I will give you rest”.
- Convivium- Slow Food: “Fast Food”a karşı, sembolü salyangoz olan (Cittaslow gibi) uluslararası bir harekettir. Adına Latince Convivium (birlikte yaşam) denilmektedir. Amaçları, kültürel mirasları, doğayı, doğallığı, yerel üreticiyi korumak, yerel yiyecekleri tanımak, üretmek, tanıtmak vs. dir. Türkiye’mizde de hızla yayılmaktadır.
- Fransızlar, bistronun Rusça’dan geldiği söylemine karşılar. “Bistraud - küçük çoban”dan gelmektedir diyorlar.
- UNESCO’nun “Dünya Gastronomi Şehirleri” olarak ilan edilen yirmi altı şehir arasında Türkiye’mizden Gaziantep, Hatay ve Afyon’un girmiş olması gurur vericidir.
Referanslar
1001 IDEAS That Changed The Way We Think, Published İn GB By Cassell İllustrated, 2013
Meydan Larousse Ansiklopedisi; İncil (2007). The Gıdeons Internatıonal, İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları.