Biyoçeşitlik, Korunan Alanlar ve Turizm

Kavram Coğrafya Şehir ve Bölge Planlama Rekreasyon

Kökleri ekoloji bilim alanında Fisher ve arkadaşlarınca (1943) geliştirilen tür çeşitliliği kavramına dayanan biyoçeşitlilik veya biyolojik çeşitlilik, 1992'de Rio Dünya Zirvesi'nde kabul edilen Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nde (Convention on Biological Diversity), "canlı organizmaların tüm türlerinin, genetik çeşitliliğinin ve türler arası ekosistemlerin çeşitliliği” olarak tanımlanmaktadır. Özellikle türler, habitatlar ve ekolojik süreçler için önemli yaşam alanları olan korunan alanlar, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin Korunan Alanlar Çalışma Programı'nda “Ulusal ve küresel biyolojik çeşitlilik koruma stratejilerinin temel unsurları” olarak belirtilmektedir. Biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlara bağlı kültürel kaynakların korunması ve sürdürülmesi için milli parklar, tabiat parkları, doğa rezervleri, biyosfer rezervleri gibi özel olarak ayrılmış alanlar olarak korunan alanlar, yasal ve diğer etkili yöntemlerle yönetilen kara ve/veya denizel alanlarıdır.

1990'lardan günümüze ekoturizm alanında çalışmalar yürüten Birleşmiş Milletler, korunan alanlar ile turizm arasındaki bağı güçlendirmek ve turizmin korunan alanların amaçlarına katkıda bulunmasını sağlamak üzere Dünya Ekoturizm Zirvesi ve bölgesel konferanslar gibi çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Bu çerçevede, biyolojik çeşitlilik ve korunan alanlar için büyük önem taşıyan hassas karasal, dağ, deniz ve kıyı ekosistemlerinde ve habitatlarında sürdürülebilir turizm gelişimi ile ilgili faaliyetleri çeşitli düzeylerde ele alan Biyoçeşitlilik ve Turizm Geliştirme Kılavuzu’nu 2004 yılında, Doğa ve Kalkınma için Turizm: İyi Uygulamalar Kılavuzu'nu ise 2009 yılında yayımlamıştır. 2010 yılında, Uluslararası Biyoçeşitlilik Yılı ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Onuncu Taraflar Konferansı bağlamında ortak hedefler belirlenmiş, 2016’da Refah için Biyoçeşitliliğin Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımının Desteklenmesine İlişkin Cancun Deklarasyonu ile turizm sektörü biyolojik çeşitliliğin önemi ve korunması konusunda farkındalık yaratmaya katkıda bulunan küresel ekonominin ana sektörlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Küresel biyoçeşitlilik gündemini destekleyen 2021 Raporu, Üye Devletlerin 2020 sonrası küresel biyolojik çeşitlilik çerçevesini gerçekleştirmelerine yardımcı olmak için hazırlanan Birleşmiş Milletler Eylem Sistemi Taahhüdü, BM Çevre Yönetim Grubu Biyolojik Çeşitlilik Raporu ve Biyoçeşitlilik ve Doğa Temelli Çözümlere İlişkin Ortak Yaklaşımına ilişkin çalışmalar, Birleşmiş Milletler’in günümüzde katkı sağladığı çalışmalar arasında yer almaktadır.

Uluslararası düzeyde biyoçeşitlilik koruma ve sürdürülebilir turizmin teşvik edilmesinde, Birleşmiş Milletler yanı sıra Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN), Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar önemli rol oynamaktadır. Bu kuruluşlar, biyoçeşitliliğin korunması, ekosistem yönetimi, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve etkin yönetimi, sürdürülebilir turizmin teşvik edilmesi, kültürel mirasın korunması konularında politikaların belirlenmesi, finansmanın sağlanması ile ilgili araştırmalar ve projeler yürütmektedir. Aynı zamanda, karar vericiler, yerel yönetimler, işletmeler ve sivil toplum kuruluşları için önemli bir referans kaynağı oluşturan en iyi uygulamaları ve etkin stratejileri içeren uygulama rehberleri yayımlamaktadır.

Dünyada biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir turizmle ilgili birçok uygulama ve program bulunmaktadır. Doğal yaşamı korumak, yerel ekonomiye katkı sağlamak ve sürdürülebilir turizm fırsatları sunmak üzere hazırlanan korunan alan yönetim planları; doğal ve kültürel çevreye duyarlı turizm faaliyetlerini içeren ekoturizm girişimleri; korunan alanlarda doğal ve kültürel kaynaklarının korunması, ziyaretçi deneyimlerinin iyileştirilmesi ve yerel ekonomiye katkı sağlanmasını hedefleyen korunan alan yönetim programları; yerel halkın turizm faaliyetlerinin planlanmasına, yönetilmesine aktif olarak katılmasını teşvik eden yerel topluluk katılımı uygulamaları bu kapsamda örnek olarak verilebilir.

Biyoçeşitliliğin korunması konusu 1960'lardan günümüze turizm araştırmalarında kritik konulardan birini oluşturmuştur. Bu kapsamda, dağlar, ormanlar, göller, kıyı bölgeleri, otlaklar, sulak alanlar gibi ekolojik olarak kırılgan ve hassas bölgelerde biyoçeşitlilik ve turizm arasındaki ilişki, turizmin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri, turizmden etkilenen habitatlar, türler veya popülasyonlar, koruma önlemleri ve sürdürülebilir turizm gibi konulara yönelik çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Sürdürülebilir turizm için biyoçeşitliliğin korunması temel bir öneme sahiptir. Turizm faaliyetlerinin çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerini dengede tutmayı amaçlayan sürdürülebilir turizm, turizm faaliyetlerinin korunan alanlarda biyoçeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak üzere ziyaretçi sınırlamaları, izleme ve yönetim programları, eğitim ve farkındalık kampanyaları, sürdürülebilir ulaşım sistemlerinin teşviki ve yerel toplulukların katılımı gibi uygulamaları içermektedir. Literatürde biyoçeşitlilik, koruma ve sürdürülebilir turizm arasındaki ilişkiyi ele alan birçok çalışma bulunmaktadır. Korunan alanlarda turizmin ve ziyaretçi akışının biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini inceleyen araştırmalar turizm faaliyetlerinin, yerel ekonomilere katkıda bulunmak ve yerel topluluklara sosyo-ekonomik faydalar sağlamakla birlikte, aşırı turizm faaliyetlerinin doğal yaşam, habitatlar ve nadir türlerin yaşam alanlarını tehdit ettiğini ortaya koymaktadır. Korunan alanlarda turizmin biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerinin karmaşık olduğu ve tek boyutlu bir yaklaşımla ele alınamayacağı, doğal koruma alanlarının turizm potansiyeli ve sürdürülebilir yönetim stratejileri dikkate alınarak dengeli bir yaklaşımın benimsenmesi gerekliliği vurgulanmaktadır.

Günümüzde biyoçeşitliliğin korunması ve korunan alanların sürdürülebilirliği, turizm sektörünün rekabet gücü için kritik bir faktör olarak görülmektedir. Çevrenin korunmasını ve restorasyonunu teşvik eden turizm sektörü biyolojik çeşitliliği korumayı, insanların refahını, geçim kaynaklarını ve ekonomilerini iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Kıyı alanları, dağlar, nehirler ve orman alanları gibi korunan alanlar, yabancı ve yerli turistler için önemli çekim alanlarıdır. Turizm sürdürülebilir bir şekilde yönetildiğinde çevresel sorumluluğun ve korumanın teşvik edilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir.

Türkiye'de biyoçeşitliliğin korunması ve korunan alanlarda sürdürülebilir turizm konularındaki çalışmalar 2010’lardan sonra ağırlık kazanmıştır. Bu kapsamda, Türkiye'de biyoçeşitlilik kaybı ve korunan alanların etkin yönetimi, sürdürülebilir turizm politikaları ve uygulamaları, biyoçeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir turizm potansiyeli ve sürdürülebilir turizmde yerel yönetimlerin rolü gibi konular başlıca araştırma konuları arasında yer almaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Eagles, P.F.J. McCool, S.F. ve Haynes, C. D. (2002). Sustainable Tourism in Protected Areas: Guidelines for Planning and Management. IUCN: Gland, Switzerland and Cambridge; Jafar, J. ve Honggen, X. (2016). Encyclopedia of Tourism. Switzerland: Springer; Secretariat of the Convention on Biological Diversity. (2004). CBD Guidelines on Biodiversity and Tourism Development. Erişim adresi: http://www.cbd.int/tourism/guidelines.shtml; World Tourism Organization. (2020). Tourism and Biodiversity–Achieving Common Goals Towards Sustainability. Madrid: World Tourism Organization; Yıldız, R., Yücel, C. ve Katırcıoğlu, G. (2023). Korunan alanların sürdürülebilirliğinde planlama ve yönetim: Kayseri, Sultan Sazlığı. Planlama, 33(2): 324-339. doi: 10.14744/planlama.2023.74429.